Bankalar Kanal İstanbul’dan kaçıyor
Türkiye’nin önemli bankaları, yatırım riskleri ve olası uluslararası yaptırımlar sebebiyle Kanal İstanbul’u finanse etmeye yanaşmıyor.
Erdoğan’ın bundan 10 yıl önce çılgın proje olarak ortaya attığı seçim projesi Kanal İstanbul’un yapımına Haziran ayında başlanması planlanıyor. Projenin 2019 ÇED raporuna göre toplam maliyeti 75 milyar lira. Projenin çevresel, ekonomik ve politik sebeplerle İstanbul şehrine ve boğazına vereceği zarardan ötürü halkın büyük çoğunluğunun karşı olmasının yanında, isim vermeyen kaynakların aktarımına göre, belli başlı büyük bankalar da kaynak yaratmaya yanaşmıyor.
ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER ENGEL
Reuters’e konuşan, ismini vermek istemeyen bir banka yetkilisi, Türkiye’de Garanti, İş ve Yapı Kredi bankalarının da dahil olduğu, BM destekli Sorumlu Bankacılık Prensipleri gereği, yaratacağı çevresel felaket göz önünde tutulduğunda, Kanal İstanbul’u finanse ederek uluslararası alanda zor duruma düşmek istemiyor. Reuters’e konuşan ikinci bir kaynak; “Böyle bir projeye çevresel sorunlar sebebiyle kaynak yaratmak istemiyoruz” dedi.
KAR ETTİRMİYOR
75 Milyar liralık bütçesi olan projenin, muhtemelen devlet kaynakları ve dış yatırımlarla finanse edileceği aktarılırken, Reuters’e konuşan kaynaklar, projenin bankalar açısında kar getirmeyeceğini ve büyük ölçekte risk oluşturduğunu da belirtti.
Bu kadar büyük bir yatırımın, uzun vadede kaynak yaratma konusunda bankalara sorun yaratacağı belirtilirken, projenin ileri süreçte iptal edilme ihtimali de göz korkutuyor. “İster devlet ister özel olsun, hiçbir Türk bankası bu riski göze alamaz.”
Bankaların Avrupalı destekçilerinin de yine uzun vadede projeyi değersiz gördüğü aktarılırken, arazi spekülasyonu dışında herhangi bir değer yaratması mümkün görünmüyor yorumuna yer verildi.
RUSYA DA RAHATSIZ
Haberde TMMOB’un, kanal yapıldığı takdirde İstanbul’un temiz suyunun üçte birini kirleteceği ve eko sistemini mahvedeceğine de yer verildi. Bunun yanında, Türk yetkililerin projenin Montrö Anlaşması kapsamında olmayacağını açıklaması sebebiyle Kremlin tarafından da endişeyle karşılanıyor.