Avrupa’da artan kira fiyatları barınma sorununu da beraberinde getirdi. Brüksel’de üniversite öğrencisi Bonte, “Hem okuyup hem çalışmazsam kirayı ödeyemezdim” derken Almanya’da kiracı aktivist Kalenderoğlu, “Kiralar pandemide daha da arttı” diyor.

Barınamama krizi gençleri vurdu

Yağmur Milena SARPKAYA

Pandemide ev ve yurt sorunu ülkemizde olduğu gibi dünyada ve özellikle Avrupa’da da yükselişe geçti. Tıpkı ülkedeki sorun gibi Avrupa’da da temel ihtiyaç olan barınma ihtiyacını karşılamak için uygun yerler bulmak giderek zorlaşıyor. Özellikle kuzey ve batı Avrupa’da kira ile ilgili düzenleme eksiklikleri halkın sokaklara dökülmesine yol açtı. İsveç’te geçtiğimiz aylarda kira kontrolü konusu hükümeti fiilen devirdi. Temmuz ayında İsveç Parlamentosu’nda yapılan güven oylaması ile Sosyal Demokrat Başbakan Stefan Lofven görevden alınarak yeni bir hükümet bulma ya da erken seçim çağrısı ile görevini devretmesi kararı alındı. Almanya’da süregelen kira eylemleri tüm dünyada ses getirirken Hollanda’nın Groningen kentinde de öğrencilerin barınma hakkı için Akademi Binası’nda eylemler yapmasıyla kıtadaki kira krizi bir kez daha gözler önüne serildi.


Avrupa’da yaşanan barınma sorununu, öğrencilerin yaşadığı zorlukları Brüksel’de okuyan Charlotte Bonte ve Almanya’da kiracı aktivistlerden Seçil Kalenderoğlu ile konuştuk.

Belçika Leuven’den Brüksel’e üniversiteye giden lisans öğrencisi Charlotte Bonte, ülkedeki yurt sorununa vurgu yaptı. Kentte zaten pahalı olan yurt fiyatlarının pandemide daha da arttığına dikkat çeken Charlotte Bonte şu ifadeleri kullandı: “İlk yurdum çok eski ve kötü durumdaydı. Birçok ufak tefek şey sıkıntılı veya bozuktu, örneğin tuvalette sifon bazen çalışmıyordu. Şu anda kaldığım yurt ise çok daha iyi durumda. Fakat bir işim olmasaydı konaklamayı sadece ailemin gönderdiği harçlıkla karşılamam imkânsız olurdu.”

KONUTLAR KAMUYA DEVREDİLMELİ

Almanya’da kiracı aktivistlerden Seçil Kalenderoğlu ise ülkedeki kira krizini ve halkın tepkisini anlattı. Kendisinin de mağdur olduğunu aktaran Seçil Kalenderoğlu, “Ben buradaki eylemcilerden birisiyim ve aynı zamanda buradaki eylemin ana kaynağı olan şirket Deutsche Wohnen mağdurlarından da biriyim. Üç bine yakın konutu olan ve kentte adeta mağduriyet inşa eden şirketlerin evlerinden birinde yaşıyorum” dedi.

KİRACILAR ADETA YERİNDEN EDİLİYOR

Yurttaşların en temel haklarından barınma hakkının ellerinden alınarak evlerinden edildiğine dikkat çeken Kalenderoğlu şöyle konuştu: “Almanya’da kiralardaki artış zaten sürekli bir vaziyetteyken pandemi ile bu durum daha da arttı. Almanya’da şöyle bir durum var; eski kiracıysan, eski bir kontratın varsa kira çok hızlı bir şekilde artmıyor fakat sıkıntılı olan şu ki, farklı şirketler evleri satın alır almaz kontratı iptal edebiliyor. Benim de mağduru olduğum Deutsche Wohnen ve onun alt şirketleri gibi şirketler evleri sahiplerinden ve birbirleri arasında satın alarak kiracıları uzun süredir yaşadıkları evlerinden çıkarıyorlar. Bu sayede de örneğin öncesinde 500 Euro’ya kirada olan evi bin 500 Euro’ya kiralıyorlar. Bu yüzden de buradaki kiracıların yerlerinden edilmesi ve onun yerine yeni kiracıların gelmesi çok popüler oldu.”

Almanya’da 26 Eylül’de yapılması planlanan referandumda çıkacak kararın önemine vurgu yapan Kalenderoğlu, “Referandum, Deutsche Wohnen Kurumu’nun üç bine yakın evinin ve diğer özel emlak şirketlerinin sahip olduğu evlerin temel barınma hakkının sağlanabilmesi için kamulaştırılması talebi ile ortaya çıktı. Referandum yapılacak olması bu eylemlerin büyük bir kazanımı oldu. Referandum sonucunun olumlu çıkması ise eylemlerin en büyük kazanımı olacak” diye konuştu.