Barınma krizine dair yeni perde sonbaharın yaklaşmasıyla açılıyor. Üstelik bu kez fiyatlar geçen yılın iki hatta üç katını buldu. İktidar ise krizin çözümünü yine halkı konut almaya yönlendirmekte buldu. Akademisyen Araman, “Asıl amaç yine müteahhitleri kurtarmak” dedi.

Barınma krizinde ikinci perde açılıyor
Fotoğraf: AA

Havva GÜMÜŞKAYA

Barınma krizinin patlak vermesinin üzerinden bir yıl geçti ancak bir arpa boyu yol alınamadı aksine kriz katmerlendi. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise konut krizine çözüm olarak yeni konut üretileceğini ve düşük gelirlilerin ‘kira öder gibi’ ev sahibi olacağını ilan etti.

Konut fiyatları o kadar yükseldi ki düşük gelirlilerin krediyle dahi konut sahibi olması artık imkânsız. Çok katmanlı bu krizin mağduru ise ekonomik kriz ile tek başına mücadele etmeye çalışan halk kesimleri oldu. Durum öyle bir noktaya geldi ki öğrencilerin üniversite tercihlerinde bile belirleyici oldu. Büyükşehirdeki üniversitelere puanı yeten öğrenciler başta barınma sorunu nedeniyle tercihlerini başka yerlere yöneltirken büyükşehirde yaşayan öğrenciler de şehir dışında okumanın maliyeti ile özel okulda okumanın maliyetini karşılaştırıp aile yanında kalmaya karar veriyor.

İktidar ise derinleşen konut krizini ya yeni konut kredisi paketiyle ya da konut inşaatıylarıyla çözmeyi umuyor. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, kabine toplantısının ardından yaptığı konuşmada Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesini başlatacaklarını belirtti.

Erdoğan, hazırlıklarının bitmek üzere odluğu proje için şu açıklamayı yaptı:

“İlk kez ev sahibi olacak vatandaşlarımız için hayata geçeceği proje hayata geçmek üzere. Vatandaşımızı kira öder gibi ev sahibi yapacağız. İnşaat sektörünü canlandırıp, insanımızın erişebilir şartlarda ev sahibi olmasını sağlayacağız. Bu proje kiraların düşmesini de sağlayacak. Şehit yakınları ve gazilerimize özel bir kontenjan ayıracağız. Yeni evlenecek gençlerimiz de kota sahibi olacak.”

Amacının halkın gerçekten barınma sorununa çözüm üretmek olmadığını belirten Akademisyen Sinan Araman, konut üzerinden müteahhitleri besleyen ve oradan beslenen bir iktidar olduğunu vurguladı.

“Ekonominin buraya gelmesi sürpriz değildi çünkü 20 yıldır inşaat üzerinden ekonominin çarklarını döndürmeye çalışan bu anlamda zorunlu kentsel dönüşüm sürecini de sermaye birikimi amacıyla kullanan iktidar yapısıyla karşı karşıyayız” diyen Araman, Türkiye’de 20 yıldır gayrimenkul çılgınlığı yaşandığını vurguladı.

MÜTEAHHİTLER BATARSA AKP BATAR

Yol, köprü, baraj gibi ‘mega projeler’le inşaat alanına kaynak aktarıldığını ve tüketicilerin sürekli konut alanına teşvik edildiği bir sürecin yaşandığını belirten Araman, “AKP şimdide döviz kuru yükselince bu şirketlerin batmaması için var gücüyle uğraşıyor. Bütün ilan edilen planların nedeni de bu” dedi ve ekledi:

“Düşük faiz kredi politikasından yoksullar yararlanamıyor. Konut fiyatları aşırı arttığı için yoksulların o fiyatları karşılayacak ve kredileri ödeyecek gücü yok. Üst gruplar ise servetine servet ekliyor, gayrimenkulüne gayrimenkul ekliyor. Giderek tekelci bir yapı oluşuyor. Kiralar da bu nedenle artıyor. Şu an TOKİ özel sektör mantığıyla çalışan, üretim yapan, pazarlayan kamunun arazilerini EMLAK Konut’la birlikte büyük müteahhitlere peşkeş çeken en büyük müteahhit firma. TOKİ hiçbir zaman sosyal konut yapmadı. Bu açıklanan paketinde gerçekten halkın barınma sorununu çözmek amacıyla ortaya atıldığını düşünmüyorum. Hükümetin derdi daha çok göbekten bağlı oldukları büyük müteahhitlerin batmaması çünkü müteahhitler batarsa AKP’yi ayakta tutan ekonomik kaynakları çökecek, AKP iktidardan düşerse büyük müteahhitler batacak.”

Yapılması gerekenin Almanya ve İspanya örneğinde olduğu gibi konutların kamulaştırılması ve halka ucuza kiralanması veya satılması olduğunu söyleyen Araman, “Ülke ekonomisi batmış durumda, inşaatında batması halinde altından kalkamayacak bir enkaz oluşacak, bunun farkındalar. Ellerindeki konut stoklarını eritmeye çalışıyorlar” şeklinde konuştu.

TOKİ ALT GELİRE HİTAP ETMİYOR

Kısa adı TOKİ olan Toplu Konut İdaresi, altyapılı arsa üretimi ve toplu konut yapımcılarına kredi desteği sağlaması amacıyla 1984’te kuruldu, ancak AKP iktidarıyla birlikte 2002’den itibaren rantı yüksek konut üretimine, 2008’den sonra da kamu hizmet binası, hastane, okul gibi tesislerin yapımına ağırlık verdi. Temel görevleri arasında, “Dar gelirlilere ucuz konut sağlamak” olan TOKİ’nin, bu görevini yeterince yerine getiremediğini 2003-2020 arasındaki verileri ortaya koyuyor. Buna göre, “Alt-yoksul gelir grubuna” yönelik üretilen konutlar, inşa edilen toplam 977 bin 302 konutun yalnızca yüzde 16’sını oluşturdu. 2003-2020 döneminde alt-yoksul gelir grubuna üretilen konut sayısı 153 bin 654 ile ifade edilirken bu gelir grubuna yönelik 2018, 2019 ve 2020 yıllarında üretilen konut sayısı sırasıyla 456, 779 ve 2 bin 317 olarak gerçekleşti.

TOKİ, 2003 ve 2020 yıllarını da kapsayan 17 yılda dar ve orta gelir grubuna yönelik ise 450 bin 791 konut üretti. İdarenin kâr elde ettiği ve “Kaynak geliştirme” adı altında inşa ettirdiği görece lüks konutların, diğer tüm konutlara oranı ise kayıtlara, yüzde 14 olarak geçti.

KİRACI-MAL SAHİBİ DAVALARI FIRLADI

Fahiş kira artışları kiracılarla mülk sahiplerini karşı karşıya getirdi. Enflasyonun çok üzerinde yapılan artışlar dar gelirli kiracıları zorlarken sulh hukuk mahkemelerinin ve icra mahkemelerinin dava yükünün neredeyse yüzde 30-40’ını şu anda kiracı mal sahibi davalarından oluşuyor. Mahkemelerde ciddi yük oluşunca duruşma günü de en erken 2023’te veriliyor. Cumhuriyet’ten Şehriban Kılıç’a konuşan Gayrimenkul Hukuku Derneği Başkanı Avukat Ali Güvenç Kiraz, normal koşullarda davaların ön hazırlık duruşmasının 3 ayda verildiğini şimdi bu sürenin en az 6 aya çıktığını vurgulayarak, “Kira tahliye ve kira tespit davaları normal zamanlarda ortalama 2-2,5 yıl civarında sürüyor, şimdi bu süre en az 3 yıla çıkacak. Kira tahliye ve kira tespit davalarında haziran, temmuz ayında açılan davalar için İstanbul’da sulh hukuk mahkemeleri en erken 2023 Ocak ayına duruşma günü veriyorlar. Dava yükü astronomik şişmiş durumda” dedi. Konut kira artışlarına yüzde 25 sınırı getirilmesine rağmen hiçbir ev sahibi buna uymadı. Beşinci yılını doldurmuş kiracılar için mal sahipleri adeta noterleri işgal ederek ihtarname sağanağı içerisine girdiler ve kiracılarına uzayan altıncı kira dönemi için ciddi artışlar talep ediyorlar.