AKP’nin çukur kazmak ve beton dökmekten oluşan Türkiye vizyonuna karşı CHP Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce, en büyük projesinin “huzur” olduğunu söylüyor.

“Onun projesi Kanal İstanbul ise benim projem 3B: Barışacağız! Büyüyeceğiz! Bölüşeceğiz!” diyor, İnce.

Millet İttifakı, bu barışmanın ilk adımı oldu ve toplumun farklı kesimlerini temsil eden siyasi partileri bir araya getirerek parlamenter sisteme sahip çıkmak için birlikte hareket etmelerini sağladı.

Barışmanın ikinci adımı ise Kürt Sorunu’nun çözülmesinden ve bütün toplum kesimlerinin kucaklaşmasından geçiyor.

• • •

AKP, adına seçim beyannamesi denilen bir “özür belgesi” yayımlandı. “Neler yaptık” başlıklı bölümde Kürt kelimesi sadece şurada geçiyor: “Kürt vatandaşlarımızın her türlü insani meselesini demokrasi ve refah sorunu olarak gördük.”
“Neler yapacağız” bölümünde veya başka hiçbir yerde Kürt ifadesi geçmiyor. Bu bölümde ayrıca “Cemevlerine hukuki statü tanıyacağız” diyor.

• • •

AKP’nin özrü kabahatinden büyük. Bir iktidar 16 yıl boyunca tek başına gücü elinde tutmasına rağmen toplumsal barış için hiçbir şey yapamamışsa, bundan sonra da bunu başarma ihtimali yoktur!..

• • •

CHP ise toplumsal barışın sağlanması için detaylı bir plan öneriyor:
“Ayrımcılık ve şüphe bitecek, yurttaşlar birbirine güvenecek, memlekete demokrasi gelecek.
Yurttaşlar dilini özgürce öğrenecek, kardeşlik konuşacak, memlekete huzur gelecek.
İnançlara saygılı laiklik gelecek, din siyasete alet edilmeyecek, inançlar özgürce yaşanacak.
Bölgesel yatırımlar artacak, göç tersine dönecek, köyler yeniden şenlenecek.
Nevroz resmi tatil ilan edilecek, tüm yurtta coşkuyla kutlanacak, Kardeşlik ve Barış Günü olacak.”

• • •

AKP için Kürt Sorunu başından beri bir siyasi manevra alanı oldu sadece. Erdoğan’ın iktidara geldiğinde ve iktidardan gitmek üzereyken söylediği sözlere kısaca bakarsak bunu daha iyi görebiliriz:

Yıl 2005, “Kürt sorunu benim sorunumdur”

Yıl 2015, “Kardeşim ne Kürt sorunu ya?”

• • •

Öte yandan, gerek Muharrem İnce’nin konuşmalarında, gerekse de CHP’nin seçim beyannamesinde, sadece Kürt sorunu için değil çok daha geniş bir toplumsal barış ve mutabakat için çözüm önerileri ve politikalar var.
Bunlardan en önemlisi: “Barışacağız!”

• • •

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçim beyannamesini açıklarken şöyle konuştu: “Bu sorunun çözüm yeri TBMM’dir. 35-40 yıldır bunu çözemeyenler siyasilerdir. İnsana insan olduğu için değer vereceğiz. İnsana saygı duyup, baş tacı yapacağız. Biz hiç kimseyi ötekileştirmeyeceğiz, herkese eşit davranacağız.”

• • •

AKP’nin Kürt Sorunu’na yaklaşımını ortaya koyabilmek için burada CHP seçim beyannamesinden alıntı yapmayı da faydalı görüyorum:

“AKP, iktidarını devam ettirebilmek için Türkiye’nin bir arada yaşama kültürüne darbe vurmaktadır. Dinsel, etnik ve siyasal kimlikleri birbirine karşı kullanmakta, açılım adı altında gizli pazarlıklar, çözüm görüntüsünde inandırıcılıktan uzak vaatler üretmektedir. Her bir açılım, fiyasko ile sonuçlanmakta, her bir açılım başka bir toplum kesiminin ötekileştirilmesi ile sona ermektedir. Tek adam rejimi, karşılaştığı her sorunu, daha büyük sorunlar ve krizler yaratarak aşmaya çalışmaktadır. Varoluşunu adeta toplumsal kutuplaşmanın sürekli tırmandırılmasına bağlamaktadır.

AKP’nin Kürt Sorunu’nu çözme vaatlerinin akıbeti de benzer olmuştur. AKP, Kürt Sorunu’nun çözümü için bir hukuki yapı oluşturmaktan kaçınarak, gayrı resmi mekanizmaları ve merdiven altı süreçleri uygulamaya sokmuştur. AKP hükümetlerinin çıkarcı ve samimiyetsiz açılımları, seçim dönemlerinde verip de tutmadıkları vaatlerin ötesine geçmemiştir.”

• • •

Görüldüğü gibi AKP bugüne kadar toplumsa barışı sağlayabilecek bir politika izleyememiştir. Zaten AKP’nin amacı da toplumsal barış değil, seçimi kazanarak tek adamın iktidarını devam ettirmektir.

16 yıllık karnesi ortada olan AKP’ye Kürt olsun Alevi olsun hiçbir vatandaşımızın yeniden aldanıp, “bile bile lades” demeyeceğine inanıyorum.

Çünkü AKP, Cumhuriyet tarihinin bugüne kadarki en büyük ayrımcı politikalarını uygulayan iktidar olmuştur. Bugün devrimciler, çağdaşlar, Kemalistler, Kürtler, Aleviler, yani AKP gibi düşünmeyen herkes dışlanmakta ve ayrıştırılmaktadır. Bu kadar inkarcı bir politika Cumhuriyet dönemimizde yaşanmamıştır.

• • •

Önceki gün, hukuksuz bir şekilde tutuklanan, kendi ifadesiyle “rehin alınmış” bir Cumhurbaşkanı Adayı olan Selahattin Demirtaş’ı bugün Edirne’de ziyaret ettim. Bütün sevenlerine selamları var.

• • •

Tarihi bir seçime gidilirken, adaylardan birisi maalesef meşru bir gerekçe olmaksızın cezaevinde tutuluyor. Hükümet talimatıyla hareket eden yargının bu tutumu, adalete ve demokrasiye aykırı olduğu kadar seçimin meşruiyetine de gölge düşürüyor. Demirtaş’ın meydanlara çıkarak eşit koşullarda mücadele etme hakkını elde etmesi, demokrasimiz açısından son derece önemli.

• • •

Sivil toplumu ve demokratik kamuoyunu, bu konuda gereken hassasiyeti göstererek tepkilerini ve taleplerini Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve ilgili diğer kurumlara demokratik yollardan iletmeye ve demokrasiye sahip çıkmaya davet ediyorum!..

• • •

Seçimler yaklaşırken, en çok barışa ihtiyacımız var. Barışacağız!..

Büyük Usta Yaşar Kemal’in de söylediği gibi, “Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir, barıştır.”