Simgenin Latince karşılığı ‘symbolum’. Grekçe’de kökeni ‘sin’ (birlikte) ve ‘voli’ (atış) köklerinden türemiş. Yunanca ‘simvolon’ sözcüğü bir araya getirmek, birleştirmek, birlikte tartışmak, bütün haline getirmek anlamlarına gelen sözcük. Sembol; göstergebilimde birey ya da bir topluluk için anlam oluşturan bir temsil, bir tasvir. Algılanan görünür gerçeklikten yola çıkarak, görünmez realitelerin keşfini sağlayabiliyor. Görünür unsur, görünmeyen unsur. Biri olmadan diğeri anlaşılamaz. Bilindiği gibi sembolik sistemler fikirleri, kavramları ifade etmeye çalışırlar, yani sembol oluşumunun gerekçesi olmalı. Norm (uyulması gereken kural) tek anlamlı olmasının aksine, temsiller sistemine göre okunabilen sembol, çok anlamlı.


Bir sembol iki öğe arasında bağ kurar. Erkek-kadın, ışık-karanlık, doğru-yalan, savaş-barış ikilisini temsil etmesi örneğinde olduğu gibi. Gözleri bir kumaş parçasıyla örtülmüş, terazi taşıyan kişinin ‘adalet’ anlamına işaret etmesi buna örnek olarak gösterilebilir. Biçimsel, sayısal, dini, sanatsal, siyasi, bilimsel, askeri semboller gibi çeşitleri çok.


Örneğin asa ve taç, iktidar sembolleri. Hükümdar asası bir krallık simgesi. Asa elle tutulan somut bir nesne, simgesel amacına ise ancak bir hükümdar tarafından kullanıldığında ulaşır. Asanın krallık simgesi olması, simgeleşme sürecinin bir sonucu. Alışılmış bir değneğin biz insanlara herhangi bir etkisi yokken, söz konusu hükümdarsa ‘güç’ konumunda. Şimdi, barış sembolüne gelelim. Uzun süredir @ sembolü gibi barış sembolü de beynimize kazınmış durumda. Barış işareti de simgeleşme sürecinin sonucu var. O halde bu sembolleşme sürecine göz atmamız gerecek. Ancak şunu iyice bilelim, demin yazdığım gerekçelerden ötürü şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki: Barışı sahiplenen yoksa barış da yok.

Barış işareti aslında, Britanya anti-nükleer hareketinin amblemi olarak yaşam buldu, fakat daha sonra uluslararası barışın işaretine dönüştü. Sembol saldırıya uğradı, ticarileştirildi ve anlamı saptırıldı. Gösteriler; 1958’de, düşünür ve bilim insanı Bertrand Russell önderliğinde düzenlenen nükleer silahsızlanma eyleminde ‘Kutsal Cuma’ olarak adlandırılan günde, binlerce insanın Londra’daki ünlü Trafalgar Meydanı’ndan bir silah fabrikasına yürüyüşe geçmesiyle başladı. Gerald Holtom’ın çizdiği ‘barış sembolü’ de ilk defa bu Nükleer Silahsızlanma protesto yürüyüşü esnasında taşınan pankartlarda kullanıldı. İkinci Dünya Savaşı’na karşı olan tasarımcı Gerald Holtom sembol için: “Bu tasarım kolları aşağı doğru açılmış, ümitsizlik içindeki bir insanı anlatıyor,” diyordu. Amerikalı barış aktivisti Ken Kolsbun, Holtom’un yaptığı tasarımın şeklinden dolayı sonradan pişmanlık duyduğunu, onun barışın coşkuyla kutlanması gereken bir şey olduğuna inandığını söylüyor. Oysa yaptığı tasarımın ümitsizliği çağrıştırması sebebiyle kendisine aşağı doğru olan amblemin ters yüz edilmesi gerektiğini anlatmış. Holtom’un ‘Bombayı Yasaklayın’ (ban the bomb) adını verdiği bu sembol, 1960’ların hippi hareketinin vazgeçilmez barış işareti haline gelmiş, Vietnam Savaşı karşıtı, kadın hakları da dahil olmak üzere birçok protestoda kullanılmış. ‘Nükleer’ (Nukleer) kelimesinin baş harfi N ile bayrak dilindeki karşılığı, bayrakları iki yanda açmış bir figürü, ‘Silahsızlanma’nın (Disarmament) ilk harfi olan D ile ise bir bayrağı aşağıya, diğerini yukarı kaldırmış duran bir figürü kullanmış ve daha sonra yeryüzünü temsilen daire içini almış.

Özgürlük yürüyüşçüleri, sivil haklar mücadelesi aktivistleri, San Francisco’da bir Volkswagen’in üstüne barış sembolünü çizerken, anti Vietnam göstericileri aynı sembolü, Vietnam’da ölen bir askerin miğferine çiziyordu, kadın hakları ve özgür cinsel tercihlerinin hakları yürüyüşleri dahil karşı kültür hareketleri tarafından da sembol benimsendi ve sıkça kullanıldı. Sembolü hippiler Germen alfabesinde ölümü ifade eden harfle paralellikler kurarak, bir tavuğun ayak izine benzetmiş. Kimileri ise Gerald Holtom’un yaptığı sembolün anlamını saptırarak, onlara karşı kullanmayı denemiş, 1970’lerde muhafazakâr “John Birch Cemaati” sembolü satanistik bir sembol olan kırık bir haça benzeterek küçük broşürler yayımlamış ve anti propagandasını yapmışlar.

Sapma açısından baktığımızda şimdi olan da şu; bugün barış dilini şiar edinenler ve şu an yürütülen kirli savaşın protestolarında ister barışı sözel olarak dile getirenler olsun, ister miting alanlarında barış sembolleri taşıyan ya da sloganları atan protestocular olsun faşist iktidar tarafından terörist ilan ediliyor. O yüzden etkili mücadele ve barışı sahiplenenlerin çoğalması gerekiyor. Aksi, başlıkta yazdığı gibi: Barışı sahiplenen yoksa barış da yok.