Google Play Store
App Store

Milli Eğitim Bakanlığı, yayımladığı “Eğitimin Yüzyılında 2 Yıl” başlıklı bülteni ile ülkede eğitimin gericileştirildiği dönemleri “başarı” olarak anlattı. Ancak Bakanlık bu 2 yılda eğitimde yarattığı yıkımı yine görmezden geldi.

Başarı değil gerici dönüşüm!
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu protesto eden eğitimcilere polis müdahale etmişti. (Fotoğraf: Depo Photos)

Haber Merkezi

İktidarın eğitimi gericileştirme politikaları sürerken Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) önceki gün yayımladığı “Eğitimin Yüzyılında 2 Yıl” bülteni Bakan Yusuf Tekin’in göreve geldiği günden bu yana eğitimde atılan gerici hamleleri tekrardan gündeme getirdi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın koltuğuna oturduğu Haziran 2023’ten var olan gerici hamleleri hızlandıran, çocuk işçiliğini ortaokul sıralarına dek indiren Tekin, eğitimde biat eden öğrenci ve öğretmen anlayışını da sürdürmekte kararlı.

“Eğitimin Yüzyılında 2 yıl” bülteninde Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM), Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK), Milli Eğitim Akademisi, Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) projesi gibi eğitim meslek örgütlerin sıkça tepki gösterildiği uygulamalara da yer verildi. Bu uygulamaların “başarı” olarak adlandırıldığı bültende MESEM’lerde yaşamını yitiren öğrencilere, taşımalı eğitimin kaldırılması nedeniyle eğitimden kopan çocuklara yer verilmedi.

MESEM PROJESİ

Çocuk işçiliğin meşrulaştırıldığı MESEM’lere kayıtlı 1,5 milyon çocuk bulunurken bunlardan yaklaşık 12 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Şirketlerle imzalanan protokollerle, lise öğrencileri ucuz işgücü haline getirilirken iktidar bununla da yetinmedi. Zanaat atölyeleri adı altında MESEM’leri ortaokul sıralarına dek indiren MEB, “Meslek sahibi yapıyoruz” sözleriyle ise çocuk işçiliği meşrulaştırmaya devam etti. Haftada 1 gün okul, geri kalan 4 gün ise çocukların çalıştırıldığı bu MESEM’lere ise 1 milyonu aşkın genç kayıtlı. Proje kapsamında 9, 10 ve 11’inci sınıf öğrencileri asgari ücretin yüzde 30’u, 12’nci sınıf öğrencileri ise asgari ücretin yüzde 50’sini kazanabiliyor.

Fotoğraf: BirGün

ÖĞRETMENLİĞE DARBE

Kendisine biat eden öğretmen yetiştirmekte kararlı olan MEB, iktidara yakınlığıyla bilinen Eğitim Bir-Sen’in görüşünü alarak hazırladıklarını itiraf ettikleri Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) teklif olarak Meclis’e getirildiği ilk günden bu yana eğitimcilerin tepkisinin odağında. ÖMK’nin içerisinde "öğretmenlerin seçilmeleri, yetiştirilmeleri, atanmaları, hakları, kariyer basamaklarında ilerlemeleri" ile Milli Eğitim Akademisi’nin kurulması, görevleri, teşkilat yapısı ve personeline ilişkin konular yer alıyor.

Eğitimcilerin “başarılı olurlarsa” sözleşmeli öğretmen olarak atanacakları Akademi’nin, eğitim fakültelerinin bypass edeceğine yönelik tartışmalar sürerken ÖMK ile “uzman öğretmen, başöğretmen” ve “aday öğretmen” ayrışmasının da önü açıldı.

ÇEDES PROJESİ

Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum’ (ÇEDES) projesi 2023’te MEB, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan protokolle başladı. Projeyle Bakanlık, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ve Diyanet’e geniş görev alanları sağladı. Proje ile din hizmetleri uzmanı, Kuran Kursu öğreticisi, din görevlileri gibi kişilerin ‘manevi danışman’ adı altında öğrencilere, değerler eğitimi vermesinin önü açıldı.

Eğitimcilerin sık sık karşı çıktığı bu proje kapsamında birçok ilde okullara imam atandı. İstanbul’da öğrenciler camilere götürüldü. Birçok ilde cami ve mezarlık temizliği yaptırıldı. Samsun’da sınıf adı altında Kuran Kursu sınıfı açıldı. Kars’ta öğrencilere mezar başında ağıt yaktırılırken Isparta’da öğrencilerin eline gerçek bıçak verilerek ‘Kurban ibadeti’ anlatıldı.

MEB’İN MAARİF MODELİ

‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ ile Bakan Tekin, zorunlu eğitimin her kademesinde ders programlarını dinselleştirdi. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in müfredata ilişkin “Bize özgü bir model olan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ni geliştirdik” sözleri ise bunu doğrulayacak nitelikte oldu.

Eğitimcilerin itiraz ettiği müfredatla birlikte derslerde dini referanslar yapılırken “Atatürk ve Cumhuriyet” kavramları seyreltildi, “cihat, kamil insan” ifadeleri ise müfredattaki yerini aldı. Tarih kitaplarında Osmanlı İmparatorluğu’nun propagandası yapılırken önceki müfredatta ‘‘Kuruluş-Yükselme-Duraklama-Gerileme-Dağılma’’ başlıklı öyküsü ‘‘Savaşlar Sarmalında Osmanlı’’ olarak ele alındı.

ZORUNLU EĞİTİM TARTIŞMALARI

2012-2013 eğitim öğretim yılında başlatılan 4+4+4 eğitim sisteminde lisenin 4 yıl zorunlu eğitimde olmasını tartışmaya açan Bakan Tekin, “Rahatsızlıklarını dile getiren, iş dünyası gibi bazı kesimler var. Ara eleman temininde güçlük çektiklerini söylüyorlar. Biz bir çalışma içinde değiliz sadece izliyoruz şu anda” dedi.

Ancak zorunlu eğitim tartışmaları bununla başlamadı. Bakan Tekin’in Şubat ayı sonlarında yaptığı bir açıklamada “Zorunlu eğitimin çok olduğunu, yakında bunun tartışmaya açılacağını ben de tahmin ediyorum. Bu kadar uzun bir süre standart bir eğitime çocukları tabi tutmak doğru olmayabilir” zorunlu eğitimin kaldırılmasına yönelik ilk sinyali vermişti. Ardındansa Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Ömer Faruk Yelkenci “4+4+4 sisteminin son 4 yılı ile ilgili bir problem olduğu noktasında mutabakat var. Bu tür toplantıları destekliyoruz” diyerek tartışmaları kuvvetlendirmişti.

Ancak Tekin’in tartışmaya açtığı zorunlu eğitimin kaldırılması meselesini ise tartıştırdığı kesimler sermaye grupları, şirketleşmiş tarikat yapıları, sivil toplum kuruluşu adı altında örgütlenen tarikat ve cemaatler.