Geçtiğimiz günlerde Aleyna Tilki’nin Billboard dergisine verdiği röportaj gündemdeydi. Bir gün sonrasında ise Instagram sayfasından paylaştığı fotoğraflar.

Bu genç şarkıcımız uluslararası bir müzik dergisinde yer almanın tadını bile çıkaramadan ne yazık ki muhafazakâr bir kesim tarafından yine yaylım ateşine tutuldu. Beni işin magazin tarafı pek ilgilendirmiyor ama bu kadar kültürel çeşitliliği ve zenginliği olan bir ülkenin müziği nasıl oluyor da yabancıların ilgisini daha fazla çekmiyor diye de düşünmüyor değilim doğrusu. Moğollar’dan Barış Manço’ya, Aynur’dan Baba Zula’ya, Zülfü Livaneli’den Arif Sağ’a kadar çok değerli sanatçılar yurtdışında konserler verdiler, albümler yaptılar. Önemli müzik ödüllerinin sahibi oldular ama ne bileyim İngiltere deyince aklımıza Beatles, İzlanda deyince Sigur Ros, Yunanistan deyince Mikis Theodorokis, İsveç denilince Abba geliyorsa acaba Türkiye söz konusu olunca yabancıların aklına nasıl bir müzik türü geliyor ve en çok bilinen isim kim? Şu anda eminim aklınızdan bir sürü isim geçiyordur. Siz bu isimleri düşünedurun ben size bu isimlerden birinin, bir grubun hikâyesini anlatmak istiyorum. 70’li yılların çok başarılı ama bir o kadar da talihsiz bir grubunun, Beyaz Kelebekler’in hikâyesini.

BAŞARI ŞARKILARDA GİZLİ

Birçok genç okuyucum belki bu ismi hatırlamakta zorlanacak ama ben hemen çok tanınmış ve herkesin severek dinlediği şarkılardan bir kaçını sıralayayım:

“Bütün aşklar tatlı başlar”, “Unut Beni”, “Ateş Böceği”, “Sen Gidince”- Hababam Sınıfı yılsonu müsameresinde söylenen şarkı dersem herhalde hatırlamayan kalmaz-.

Gelelim grubun trajik öyküsüne. Beyaz Kelebekler 1964 yılında Kabataş Lisesi öğrencileri Rıfat Eke, Altan Eke, Behzat Kutlubağ, Ender Akacan ve Bülent Ortaç tarafından kuruldu. Bir süre sonra aralarına o zaman yedi yaşında olan gitarist Ercüment Ateş ve solist Ayşe Sütçü’yü daha sonra da Turgut Akyüz’ü alarak profesyonel müzik hayatına atıldılar. 1967 yılında solistleri Ayşe Sütçü’nün evlenmesi üzerine grubun yeni solisti Azize oldu. Onun da Orhan Gencebay ile evlenip ayrılmasından sonra grup yeni bir solist arayışına girdi. Müzik eğitmeni Sait Ergenç’in önerisiyle de -onlarca aday arasından- Ülkü Üst artık grubun yeni solisti olmuştu.

1970 yılına büyük ümitlerle giren Beyaz Kelebekler İstanbul’un en büyük gazinolarında sahne alıyor her gece binlerce müziksever, onların hem şarkılarını dinliyor hem de sahne gösterilerini alkışlıyordu.

Ne olduysa 19 Ocak 1970 yılının ilk saatlerinde oldu. Maksim’deki konserlerini bitiren grup üyeleri gece yarısı iki özel araçla Adapazarı’na konsere gidiyorlardı. Öndeki otomobilde menajerleri Turgut Akyüz, Ercüment Ateş ve Ender Akarcan vardı. Arkadaki büyük Amerikan arabasında ise Altan ve Rıfat Eke kardeşler ile Behzat Kutlubağ, topluluğun solisti Ülkü Üst ve Bülent Ortaç… Eşme köyüne kadar gayet iyi giden yolculuk hem ıslak zeminden hem de yorgunluktan olsa gerek, kullandıkları aracın öndeki kamyona süratli çarpması sonucu, benzin deposu derhal alev almış ve ne yazık ki yirmili yaşlarındaki üç değerli müzisyen Altan - Rıfat Eke ve Behzat Kutlubağ yanarak ölmüşlerdi. Üçü de aynı okulda Şişli İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde öğrenciydi.

21 Ocak tarihinde Şişli Camii’ndeki cenaze törenine sadece İstanbul’dan değil Türkiye’nin dört tarafından on binlerce insan katılmıştı. Bu kazadan bir süre sonra İstanbul’da Beyaz Kelebekler için büyük bir yardım konseri düzenlendi ve grubun kazada yanan enstrümanları yenilendi, bu sayede Beyaz Kelebekler büyük bir Anadolu turnesine çıkabildi.

İKİNCİ BÜYÜK FELAKET

Halkın yoğun ilgisiyle karşılaşan Beyaz Kelebekleri bekleyen asıl sürpriz ise kazadan tam beş sene sonra Turgut Akyüz’ün girişimiyle olmuştu. Yeni solistleri Sevil Özyurt’un gruba katılması, Beyaz Kelebekler’e Avrupa yolunu açmış grubun en küçük üyesi Ercüment Ateş bestesi “Sen Gidince” hem Türkiye’de hem de Hollanda’da haftalarca liste başı kalmıştı. Yanlış hatırlamıyorsam Avrupa’da

Moğollar’dan sonra müzik listelerine giren ikinci grubumuz da Beyaz Kelebekler.

Avrupa’da on altı konser veren grubun başına gelen ikinci büyük felaket ise 1983 yılında yaşandı. Profesyonel müzik hayatını sonlandırıp Stardust gazinosunu işleten Turgut Akyüz, sahibi olduğu mekânda Abbas Heybetli tarafından kurşunlanarak öldürüldü. Sonrasında ise yaşadıkları bu üzücü olayın etkisiyle Bülent Ortaç ve Ender Akarcan da müziği bırakarak ticarete atıldı. Şu anda Beyaz Kelebekler’den bir tek sevgili dostum Ercüment Ateş müzisyenliğe ve gitaristliğe devam ediyor.

Dediğim gibi çok başarılı ama bir o kadar da trajik bir öyküsü var bu grubun.

Hayatımıza kattıkları tüm güzellikler için hepsine ayrı ayrı teşekkür ederim.