Hatırlarsınız, bir ara "denk bütçe" tartı şmaları vardı. Erbakan, denk bütçe yaptıklarını iddia etmiş ama kimselere inandıra

Hatırlarsınız, bir ara "denk bütçe" tartı şmaları vardı. Erbakan, denk bütçe yaptıklarını iddia etmiş ama kimselere inandıramamıştı. Daha sonra 1997’nin "denk bütçesi", 2 katrilyon 235 trilyon lira açık vermişti.

Biz hâlâ denk bütçe görmüş değiliz. Bütçenin denkleştirilememesine alışmışken, bu kez bütçe üzerine yapılan konuşmaları gerçeklerle denkleştirme sorunu çıktı.

Başbakan’ın 2006 bütçesi üzerine yaptığı konuşmanın eğitimle ilgili bölümleri, güzel bir araştırma konusu oluşturdu. Fakat bu araştırmanın sonuçları, benzer bir araştırmanın, Başbakan’ın konuşması öncesinde yapılmadığını gösterdi. Ne olduysa olmuş, Başbakan fena halde yanıltılmıştı! Erdoğan’a kim yanlış bilgi verdiyse, bizim haberimiz olmadan koltuğundan olmuş mudur bilmiyoruz, ama en azından esaslı bir fırça yemediyse, doğrusu çok sabı rlı bir Başbakanımız var demektir. Baksanı za, Erdoğan neler söyledi, rakamlar neler söylüyor:

»70 bin derslik: Başbakan şöyle diyor: "Bakınız, geldiğimizden bu yana üç yılı daha yeni doldurduk, 70 bin dersliği gerek hükümet olarak gerek sivil toplum kuruluşları veya hayırseverlerin katkılarıyla gerçekleştirmiş durumdayız, bunu öncelikle görmeniz lazım. Cumhuriyet tarihinde bu rakam yok, üç yılda 70 bin derslik, bu eğitimdir, eğitim alanında atılan adımdır ve bu yükselen okulları Anadolu'nun dört bir yanında acaba göremiyor musunuz, bunu nasıl görmezlikten gelebilirsiniz."

Gerçekten bu rakam Cumhuriyet tarihinde yok mu? Önce yukarıdaki Tablo 1’i inceleyelim:

1998, 1999 ve 2000 yıllarında bitirilen derslik sayısı toplanırsa 71 bin 740 eder. Bu sayı Başbakan’ın açıkladığı ve üç yılda yapıldığı belirtilen derslik sayısı rakamları ndan daha büyük. Bu üç yılı Cumhuriyet tarihinden çıkarmak üzere bir yasa tasarısı gelir mi bilmem...

»Okullarda bilgisayar kullanımı: Erdoğan’ın konuşmasını aktarmayı sürdürelim: "Bakınız, biz, bu yılın sonuna kadar internet ağına girmeyen okul bırakmıyoruz, bunu da bilmenizi isterim. İşte bu da modernlik adınadır, çağdaşlık adınadır. Peki, soruyorum, sizin mensubu olduğunuz zihniyetler, bugüne kadar, acaba, Anadolu'nun Yüksekova’sına, Şemdinli’sine internet ağını götürebildi mi? Biz götürdük… Biz götürdük… Biz götürdük…"

Henüz 1987’de alınan bir kararla Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütün işlemlerinin bilgisayar ortamı na geçirilmesi kararlaştırıldı. Bilgisayarın eğitim aracı olarak kullanılmaya başlanması ise 90’lı yıllarda başlar. 2000-2001 öğretim yılında 5 bin 860 okulda 124 bin 967 bilgisayar, 6 bin 34 internete bağlı bilgisayar, 6 bin 412 bilgisayar laboratuarı bulunuyordu. En önemlisi, bilgisayar kullanabilmeleri için, öğretmenlerin yüzde 67’si hizmet içi kursa alındı. 15 Nisan 2002 tarihi itibariyle merkez teşkilatında 1883, okullarda ise 159 bin 625 demirbaşa kayıtlı bilgisayar bulunuyordu. Anlayacağınız geçmiş dönemde arabayı yapmışlar, AKP’ye benzin koyup sürmek kalmış!

»Bedava kitap dağıtımı: Başbakan’ı n bedava ders kitabı dağıtımı ile ilgili sözleri de ilginç: "Bakınız, şu anda biz ilköğretimde bütün kitapları ücretsiz veriyoruz. Niye bunu yaptık? Daha önce böyle bir şey yoktu. Daha önce yoktu. İlköğretimde kitapları verme işi bizimle başladı. Olmayan şeyi var demeyin, ömrünüz böyle geçti zaten, yoktu, bizimle başladı ve bundan dolayı bile, bunu bile hazmedemediniz, bunu bile eleştirmeye kalktınız. Dediniz ki: ‘Zengin, fakir var.’ Öğrencinin zengini, fakiri olmaz, hepsine gidersin kitabı dağıtırsın. Olay budur. Aynı şekilde, önümüzdeki yıl bu defa ortaöğretimde de vereceğiz; çünkü, kitabı alan var, alamayan var; orada da başlatacağız."

Yoksul öğrencilere bedava kitap dağıtımı geçmişte hep vardı. Bu konuyu Birgün defalarca gündeme getirdi, Başbakan’ın basın danışmanlarına duyurulur. Bakın, geçmiş yıllarda kaç kitap dağıtılmış: Tablo 2.

Yoksul öğrenciler için 1998 yılında 1.5 trilyon lira, 1999 yılında 4.9 trilyon lira ve 2000 yılında da 5 trilyon lira harcanarak ücretsiz ders kitapları bastırılıp dağıtılmış. 17 Ağustos 1999 depremi sonrasında ise depremin yaşandığı bütün illerde kapsamlı kitap dağıtımı yapıldı. Başbakan, "olmayan şeye var demeyin" diyor ama kendisi var olan bir şeye yok diyor.

VAHİM VEYA DAHA VAHİM...
Başbakan’ın bütçe konuşmasında, okul çağında sokakta ekmek kavgası veren, okuldan koparılıp zorla evlendirilen, üniversitede eylem yaptığı için eğitim hakkından yoksun bırakılan, sokak ortasında dövülen öğretmenlerle ilgili tek söz yok, ama bolca yanlış bilgi var. Konuşmasındaki bilgiler, Başbakan’ın kendininse, durum vahim. Kendisine acilen bir eğitim danışmanı gerek. Yok, bu bilgileri Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerinden aldıysa, durum daha da vahim. Acaba diyorum, Cumhuriyet tarihinde bu kadar yanıltılan bir Başbakan var mıdır?

Bilemiyorum, büyük konuşmamak gerek; sonra arşivler insanı mahcup ediyor.