Durup dururken yeni bir bela ile daha karşı karşıyayız!..

Zaten her gün ülkemizin başını ağrıtan mutlaka bir olay yaşıyoruz.

Biz bulmasak bile başkaları bizi uğraştıran bir şey yaratıyor!..

Herkese haddini bildiriyoruz(!) ama onlar bir türlü kendilerine gelemiyorlar..

Çünkü durum vitesten attı!...

Saygınlığımız artık kalmadı…

Çok kucaklaştığımız, Kralları öldüğünde “yas” ilan ettiğimiz, eşsiz değerde hediyeler alıp verdiğimiz, karizmatik liderleri olduğumuz Araplar bile aklına geleni söylemekten geri durmuyor…

•••

Dün de Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed, nedeni bilinmeyen bir şekilde yeri zamanı olmadan bir hezeyanda bulundu…

Zayed’ın, 1916 yılına atıfta bulunarak, Osmanlı’yı suçlayan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da hedef alan bir tweeti paylaştığı ortaya çıktı…

Arapça tweette; İngilizlere karşı Osmanlının Medine’yi cansiperane bir şekilde savunan Fahrettin Paşa’nın suç işlediği, Araplardan para ve değerli yazmalar çaldığı iddia ediliyordu...

Paylaşımın son cümlesi ise; “Bunlar Erdoğan’ın ataları ve onların Araplarla geçmişi” deniyordu.

•••

Bu haddini bilmeyen kişi, bugün Topkapı Sarayı’da bulunan ve ‘Kutsal Emanetler’ olarak bilinen ve bizler için büyük değeri olan eşyalardan bahsediyor.

Dışişleri Bakanı unvanlı kişinin densiz olduğu belli.

Ama ona bu hakkı verende bugünkü iktidarın bir zamanlar bu tip insanlara ve de onların ülkelere gereğinden fazla değer vermesi.

“Müslümandır ne yapsa yeridir!” diyen ağızlar bizi bu aşiretlerin düzeyine indirdi!..

****

Şimdi kanımıza dokunan sözleri söyledikleri için esip gürlüyoruz!..

Adam yapacaklarını yaptıktan sonra, sen istediğin kadar bağır, aşağıla, kim takar artık sizi!..

Şayet dış politikada kişilikli ve bilgili durmazsanız saygınlığınızı kaybedersiniz!

•••
Sayın Başbakan bu konu ciddidir.

Dışımızdaki ülkelerle mantık ilişkisi kurmak, karşılıklılık esasına dayanmak öncelikli olmalıdır!..

Tez elden diplomatik dili de kullanarak hadleri bildirilmelidir!..

•••

Bu tip hezeyanlarla daha çok karşılaşmamız mümkündür.

Çünkü haklarımızı savunamaz hale geldik.

İç politikada, “parlamenter demokrasinin gereği olarak ülke çıkarı konularda uzlaşma sağlanmadıkça, her şeyi ben bilirim” diyerek cahilce kararlar verildikçe ortaya ciddi kayıplar çıkar.

Hele hele konsensüsün mutlaka arandığı dış politikada tek başına oynamaya kalkışılınca önce saygınlık sonrada elinizdeki değerler teker teker elinizden gider!..

•••

Bakın bugün ülke müthiş bir infial içinde çünkü Ege’de tarihsel süreçte hep bizim olan iktidarınız süresince adaları kaybettiğimiz ortaya çıktı.

Yunan Kuvvetleri, tek kurşun dahi atmadan işgal ettiği adalarımızda Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı ve Ordu Komutanlarıyla resmigeçit yapıyor.

Bu törenleri de pervasızca tüm dünyaya duyuruyor.

•••

Oysa Ege De­ni­zi’n­de Ka­nu­ni Sul­tan Sü­ley­man ve 4. Meh­met dö­ne­min­de feth­edilmiş o günden beri bizim olan, hatta Ata­türk ve İnö­nü’nün Lo­za­n’­da ver­me­di­ği 16 ada ve bir ka­ya­lı­ğı Yu­nanistan’ın işgal etmesi büyük bir hezimettir.

Bu işgal karşısında hükümetiniz sessiz kaldı!..

Meclis’te defalarca dile getirilen bu vahim durumu halkımızdan da sakladınız!...

•••

Geçtiğimiz haftalarda Cumhurbaşkanı Erdoğan Yunanistan’a gitti.

Elbette dostluk ilişkilerinin gelişmesinde yarar vardı.

Batı Trakya müftü seçimini haklı olarak dile getirirken, anlamsız bir biçimde Lozan’ı tartışmaya açması büyük bir gaftı.

Ancak daha vahimi ise; Son 15 yılda silahlandırılarak işgal edilen 16 ada ve 1 kayalığımız hakkında bir tek söz edilmemesiydi...

Adaların işgalinden bahsedilmemesi kamuoyunda büyük tepkilere neden oldu!..

•••

65 yıl sonra Yunanistan’a giden TC Cumhurbaşkanı Erdoğan iç politikaya dönük gösteri yapmak yerine, esas davamız olan adalardaki Yunan işgalinden bahsetmemiş olması vahim bir gaftır!.

Üstelik Yunan Başbakanı Çipras, Kıbrıs’ın Türkler tarafından işgal altında olduğunu söylemesine rağmen uluslararası hukuka ve siyasi kurallara rağmen gerçek işgal altında olan Ege adalarından bahsedilmemesi açıkça söylemek gerekirse acizlik olmuştur!..

•••

AKP döneminde yalnızca adalarımızı değil, Kurtuluş savaşı ve sonrasında Lozan’da sahip çıktığımız ata yadigârı Süleyman Şah türbesinin bulunduğu toprakları bile kaybettik! Türbenin eski yeri 2015 yılından bu yana işgal altındadır!

•••

Sayın Başbakan,
Farkında mısınız?

İktidarlarınız sırasında Batı’dan bölünerek tarihinin ilk ve en büyük toprak kaybını yaşamış olduk!..

Sayın Başbakan;

Şu iddiaların da açıklanması gerekiyor!

AKP hükümetleri, TSK’ye işgalin önlenmesi için direktif verilmediği gibi, Yunanistan’a adaların boşaltılması için de tek bir nota çekmemiştir.

Erdoğan ve AKP Hükümetinin 17 Aralık 2004 tarihinde Avrupa Birliği’nden müzakere tarihi alabilmek adına bu adaların verildiği öne sürülmüştür.

•••

Bu iddialar TBMM’de gündeme gelmiş, ancak Zatıâliniz de dâhil, hiçbir yetkili bir açıklama yapmamıştır.

Bu mektubu yazma nedenim;

“Şayet böyle bir anlaşma yapılmış ve parlamentodan, dolayısıyla yurttaşlarımızdan saklanıyorsa bu vatana ihanettir.”
Gerçek ortaya çıkacak ve bu durumun er veya geç hesabı verilecektir…

Yani sadece ülkenin değil, sizlerin de geleceği karanlık demektir!

•••
Ayrıca Sayın Başbakan;

Adalarımızda Yunan bayrağının dalgalanması AKP iktidarından öte ülkemiz için onur kırıcıdır.

İddialara ivedilikle cevap verilmesi kamu vicdanı için elzem hale gelmiştir!..

•••

Sayın Başbakan;

Ülkemizi içerde olduğu gibi dış politikada da layıkıyla temsil edemediğinizi üzülerek belirtmek isterim.

Tüm düşüncelerim bir yana topraklarını kaybetmiş ve bu durumdan utanan yurttaşlarımız Sizden, gerçekleri tüm çıplaklığı ile açıklamanızı bekliyor!..

Aksi halde ülke, sizin milli ve yerli olma özelliğinizi soluksuzca tartışacaktır!..