Bir toplumun geleceğinin nasıl şekilleneceğini belirleyecek olgu, ne ekonomik gelişme, ne de teknolojik ilerlemedir. Geleceğimizi belirleyecek en önemli şey, çocuklarımızı nasıl yetiştirdiğimizdir. Bugün, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Bu konu üstüne düşünmek için güzel bir gün. TBMM’nin açıldığı günün, yani egemenliğin bir aileden alınıp halka verildiği günün 100. Yıldönümü. Atatürk’ün, bu bayramı çocuklara armağan etmesi boşuna olmasa gerek.

Günümüzde egemenlik gerçekten de halka ait mi? Bu soruya olumlu yanıt vermek kolay değil. Tüm egemenlik alanlarını tek kişinin ve yakın çevresinin elinde toplayan, TBMM’nin neredeyse tüm yetkilerini üzerine alan bir yönetim altında kutladığımız bu bayramda yapılacak en iyi şey, çocuklarımızın eğitimi üzerinde hassasiyetle durmak olmalı. Hazır zamanımızı evde geçiriyorken onlarla daha yakından ilgilenebiliriz. Eğitimin en önemli evresinin evde ve anaokulunda verilen eğitim olduğunu unutmadan.

Bizim kuşak “23 Nisan, neşe doluyor insan” sözleriyle büyüdü. Ama neşeyle dolduğumuz yıllar çok gerilerde kaldı… Mücadelelerle, acılarla geçen hayatlarımızın tek umudu çocuklarımız artık. Onların, farklı bir dünyada yaşamalarını sağlamak için ne yapabiliriz? Barış, eşitlik, özgürlük gibi kavramların geçerli olacağı bir dünyada…

Eğitimin amacı, vicdan sahibi ‘iyi insan’lar yetiştirmek olmalı. Kendini düşündüğü kadar, içinde yaşadığı toplumu ve ülkeyi de düşünen bağımsız bireyler… Ülkenin bağımsızlığını, ancak biat anlayışından uzak yetişmiş, bağımsız bireylerin koruyabileceğini unutmayalım. Peki, nasıl yetişecek bu bağımsız bireyler? Mevcut öğretim müfredatıyla değil herhalde… Öyleyse, görev bizlere düşüyor. Onlara bilimi sevdirmek, sanatla haşır neşir olmalarını sağlamak için zaman ayırmalı, onları şiddet içeren bilgisayar oyunlarının kucağına bırakmamalıyız. Çocuklarımızın gelecek düşlerini zenginleştirecek pek çok sanat yapıtı var neyse ki. Yapacağımız, çocuklarımızı onlarla tanıştırmak. Elbette, zorlamadan, yavaş yavaş, merak etmelerini, ilgi duymalarını sağlayarak…

Bugün, birkaç film önermek istiyorum, çocuklarınızla bu bayram gününde birlikte izleyebileceğiniz… Dünyanın dört bir köşesinden gelen bu filmler, ‘parmağım gözüne’ ders veren yapıtlar değil, çocuğun keşif duygusunu güçlendirecek, insancıl temalar içeren filmler. Onları tüketim toplumunun çılgınlığından ve hurafelerden uzaklaştırarak, gerçek değerlerle buluşturan yapıtlar… Resmî öğretim kurumlarında hiç yer bulamayan sinema sanatının yetkin örnekleri…

Önereceğim ilk film, 1940 yılı ürünü bir Walt Disney yapımı. Savaş yıllarında yapılmış. İnsanlara bir parça huzur ve mutluluk vermek için. Çocuklarınızla birlikte izleyebileceğiniz bu film (DVD’si mevcut, internetten de indirilebilir), güzel sanatlara bir saygı sunuşu adeta. Renk, biçim, hareket ve müziğin görkemli bir buluşması olan “Fantasia”dan söz ediyorum. Bach’ın ‘Toccata ve Füg’ü ile yola çıkıp, Çaykovski’nin ‘Fındıkkıran Süiti’ ile doğanın döngüsüne, Stravinski’nin ‘İlkbahar Ayini’ ile dünyanın yaradılışına tanık olduktan sonra, Beethoven’in ‘Pastoral Senfoni’si ile mitolojinin düşsel evrenine bir yolculuk yapabilir, Ponchielli’nin keyifli müziği eşliğinde deve kuşları, hipopotamlar ve timsahlarla dans edebilir, Dukas’nın ‘Büyücü ve Çırağı’nda Miki’nin serüveninden ders çıkarabilir, Mussorgsky’nin ‘Çıplak Dağda Bir Gecesi’nde şeytanın kötülükleri karşısında dehşete kapılıp, Schubert’in ‘Ave Maria’sı ile huzura kavuşabilirsiniz… Çocuklarınızı klasik müziğin büyülü evreni ile tanıştırmak için bundan daha güzel bir fırsat olabilir mi? Daha nice film var, çocuğunuzun doğanın tüm varlıklarına sevgi ve saygıyla yaklaşmasına önayak olabilecek… ‘Marvel’ çizgi roman/filmlerinden çok farklı içeriğe sahip “Oz Büyücüsü”, “Küçük Prens”, “Alis Harikalar Diyarında”, “Zootropolis”, “Madagaskar”, “Babe”, “Kabakçığın Hayatı”, “Coco”, “Ratatouille”, “Buz Çağı”, “Oyuncak Hikayesi”, “Simon’s Cat” bu listenin ön sıralarında yer alıyor. Son olarak, bir başyapıt: 1956 Cannes Festivali’nde Kısa Film dalında Altın Palmiye kazanan, Albert Lamorisse’in “Kırmızı Balon”unu önermek isterim. Her yaştan çocuklara…