49. İstanbul Müzik Festivali, “Başka bir dünya mümkün mü?” sorusuna müziğin diliyle yanıt arayacak. Festivalin direktörü Efruz Çakırkaya, sanatın gücü ile toplumsal dönüşüm hedeflediklerini belirtiyor.

Başka bir dünya müzikle mümkün

Işıl ÇALIŞKAN

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, 18 Ağustos - 16 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek olan 49. İstanbul Müzik Festivali konserleri, bu yıl ilk kez İstanbul’un açık hava mekânlarında yankılanacak. Festival, teması, “Başka bir dünya mümkün mü?” sorusuna yanıt araya. Festival, bir ay boyunca 14 farklı mekânda Türkiye ve yurtdışından 30’un üzerinde solist, topluluk ve orkestrayı ağırlayacak.

49. İstanbul Müzik Festivali kapsamında düzenlenecek 21 konserde Tekfen Filarmoni Orkestrası, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, Accademia Bizantina, gibi toplulukların yanı sıra Fazıl Say, İdil Biret, Khatia Buniatishvili, Anna Vinnitskaya, Alexander Rudin, Hande Küden gibi birçok yıldız isim dinlenebilecek. Festival konserleri bu yıl Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu, Sakıp Sabancı Müzesi Fıstıklı Teras, UNIQ İstanbul Açıkhava Sahnesi, Fransız Sarayı gibi İstanbul’un farklı bölgelerinde pandemi önlemleri altında düzenlenecek. İstanbul Müzik Festivali Direktörü Efruz Çakırkaya ile festivali konuştuk.

Uzun zaman sonra ağustos ayında 49. İstanbul Müzik Festivali’nde dinleyiciyi açık hava konserleriyle buluşturacaksınız. Neler hissediyorsunuz? Bu yılki festivalde dinleyicileri neler bekliyor?
Bir yılı aşkın süredir asgari sosyalleşmenin bile minimuma indiği; konserlerden, sinemadan, tiyatrodan – kısaca fiziki olarak gerçekleştirilen tüm kültür sanat etkinliklerinden ayrı düştüğümüz bir hayat yaşıyoruz. Her ne kadar çağın nimetlerinden sonuna kadar faydalanmış; dijital platformlardan konserler izlemiş, sanatsal içeriklere erişmiş olsak da, canlı bir konser izleme düşüncesi bile gözlerimi doldurmaya yetiyor. Gerçekten büyük bir özlem ve heyecan yüklüyüm. Benim gibi hisseden binlerce sanatseverin olduğuna da eminim. Bu anlamda bu yılki festivalin yarattığı coşku çok başka olacak diye düşünüyorum. Her şeyden önce 49 yıllık tarihinde İstanbul Müzik Festivali ilk kez tamamen açık hava mekânlarda gerçekleşecek. İstanbul’un kültürel mirasına dikkat çekmeye devam edeceğimiz çok özel konser alanları belirledik.

BİR ARADA OLMANIN KIYMETİNİ ANLADIK

Geçtiğimiz yıl festival çevrimiçi gerçekleşmişti. Geçen yıla dair bir değerlendirme alabilir miyiz?

İki buçuk ay gibi bir sürede İstanbul ve Ankara’nın yanı sıra Belçika, Almanya, Avusturya ve Hollanda’nın çeşitli şehirlerinde 18 farklı mekânda kaydedilen 20 konseri sonbaharda izleyiciyle buluşturduk. Festival konserlerini 80 bine yakın kişi izledi. Normal şartlarda konserlerin gerçekleştirildiği mekânların kapasitesi kadar, sadece İstanbul’da bulunan izleyiciye erişebilirken; Mardin, Trabzon, Bodrum gibi ülkemizin birçok yerinden müzikseverlere ulaşabilmiş olmak elbette bizim için olağanüstü mutluluk verici bir tecrübe oldu. Zor günlerimizi müzikle, sanatla ruhumuzu doyurarak atlattık ancak fiziki olarak bir arada olmanın kıymetini de anladık sanırım.

Festivalin bu yılki teması “Başka Bir Dünya Mümkün mü?” Biraz açar mısınız?
Son bir buçuk yıldır hangi statüde, nasıl bir hayatın içerisinde ne yapıyorsak ve kim olursak olalım yaşadıklarımız bize tek başımıza var olamayacağımızı, birbirimize muhtaç olduğumuzu ve hepsinden önemlisi özümüze dönmemiz; gezegenin ve doğanın hükümdarı değil ufak bir parçası olduğumuzu hatırlamamız gerektiğini gösterdi. Pandemi, yaşadığımız gezegende varlığımızı sürdürmeye devam edebilmek için basit ve temel değişiklikler yapmamız gerektiğini bizlere her geçen gün daha da güçlü bir şekilde hissettiriyor. Salgın, seller, kuraklık, savaşlar, zorunlu göçler gibi birçok felaketle karşı karşıyayız. 49’unu yılında İstanbul Müzik Festivali de tüm bu tahribatın ortasında kültür ve sanatın toplumda yaratabileceği gücün farkındalığıyla; izleyicilerinden destekçilerine tüm paydaşlarını kendisiyle birlikte dönüştürmeyi hedefliyor. Birlik ve dayanışma ile kurulacak yeni bir gelecek için umut içeren bir çağrıda bulunarak “Başka Bir Dünya Mümkün” diyor.

baska-bir-dunya-muzikle-mumkun-893214-1.

Bu yıl festivalde Türkiye ve yurtdışından 30’un üzerinde solist, topluluk ve orkestra ağırlanacak. Festival seçkisini yaparken en çok dikkat ettiğiniz noktalar neler?
Öncelikli olarak hâlâ devam etmekte olan pandemi nedeniyle festivalde yer alacak müzisyenlerin, sahada çalışacak ekiplerimizin ve elbette izleyicilerimizin sağlığı ve güvenliği ilk sırada geliyor. Konserlerimiz açık hava mekânlarda ancak provaları mecburen kapalı salonlarda yapılacak. Bu nedenle programda nispeten daha ufak kadrolarla çalınabilecek, az nefesli enstrümanların olduğu repertuvarlara yer vermeye çalıştık. Festival temamıza gönderme yapan eserlerin yanı sıra, aldığımız kimi aksiyonlarla da bu yıl temamızla vermeye çalıştığımız mesajın altını doldurmaya çalıştık; karbon ayak izimizi minimumda tutabilmek adına yüksek sayıda yabancı topluluk davet etmekten kaçınarak yerli orkestra ve topluluklarla yıldız konuk solistleri bir araya getirdik. Bir arada ve doğada olmanın vurgusunu yapacağımız; Atatürk Kent Ormanı, Fenerbahçe Parkı, Yıldız Parkı gibi şehrin kamusal alanlarında düzenleyeceğimiz ücretsiz konserler ve çocuk etkinlikleri ile her yaştan izleyiciye ve ailelere ulaşmaya çalışacağız.

KLASİK MÜZİKTE GENÇ DİNLEYİCİ REKORU

Klasik müziğin ülkemizde 50 yaş üstü dinleyici kitlesine ait olduğu görüşü hâkim. Siz de buna katılır mısınız? Festivalin dinleyici kitlesine ait izlenimlerinizi bizimle paylaşır mısınız?

Genel olarak tüm dünyada klasik müzik izleyicisinin yaş ortalaması bir miktar yüksek, doğrudur. Zannediyorum çoksesli müziğin kıymetini anlamak, ondan zevk almak için belli bir olgunluğa erişmek gerekiyor. Ancak pandemi döneminde yapılan birtakım araştırmaların gösterdiği bir gerçek de var; Spotify gibi ağırlıklı olarak daha genç jenerasyonun müzik dinlediği bir platformda geçtiğimiz bir yıl içerisinde klasik müzik içeriklerinde rekor bir artış var. Bu aslında klasik müziğin yaş gözetmeksizin insan ruhuna ne kadar hitap ettiğinin ve dokunabildiğinin bir göstergesi kanımca. Bizim festival izleyicilerimizin yaş ortalamasına baktığımızda sayının biraz daha aşağıda olduğunu söyleyebilirim. Bizim de önümüzdeki dönemlerde hedefimiz daha multi-disipliner projelerle, gençlere ve çocuklara yönelik içeriklerle genç izleyiciye ulaşmak, onların kalbine klasik müzik sevgisinin tohumunu erkenden atabilmek.

Bu yıl “Yarının Kadın Yıldızları” projesinde 13 genç kadın müzisyene destek veriyorsunuz. Dayanışmanın önemine değinmek gerek bir kez daha. Bu yılki “Yarının Kadın Yıldızları” ile ilgili neler söylersiniz?
2018’den bu yana Türkiye Sınai Kalkınma Bankası’nın desteğiyle sürdürdüğümüz “Yarının Kadın Yıldızları” projemizin ilk üç yılında 40 genç kadın müzisyene destek verdik. Projeyle, kariyerlerini ve eğitimlerini desteklediğimiz genç müzisyenlere çok kıymetli bir motivasyon yarattığımızı da gözlemliyorum. Dayanışma gerçekten yaşatıyor ve yaratıyor. Projeden geçtiğimiz yıllarda destek alan müzisyenlerimizle de sık sık haberleşiyoruz; kariyerlerini ve başarılarını heyecanla takip ediyoruz, hepsiyle çok gurur duyuyoruz ve her zaman yanlarında olmaya, onları desteklemeye devam edeceğiz.

Fotoğraf: Poyraz Turuncu