2009’da bir Ankara konserinde tanıştım Marsis’le. O günden bu yana da hiç kopmadım. İçinden Karadeniz geçenlerin, Karadeniz’i içinden geçirdiğini gördüm

Başka bir dünya önerisi: Kiana

UĞUR BİRYOL / ubiryol@gmail.com

2009’da henüz gurbet hayatım sonlanıp, memlekete adım atmamışken; memlekete dair ne varsa, yaptığım iş hasebiyle de yakından takipteydim. Ankara’da Doğakaradeniz isimli bir dergi yapıyordum ve Karadeniz’e dair her materyali; ince eleyip, sık dokuyup dergiye aktarmaya gayret diyordum. Müzik, zaten başlıbaşına bir konuydu. O dönemde artık yeni gruplar, şarkıcılar, türkücüler piyasaya birer ikişer arz-ı endam etmeye başlamıştı. Marsis, adını Kaçkarlar’ın büyük zirvelerinden birinden almış yeni bir grup olarak; yerli/otantik ezgileriyle başı çeken gruplardan biri olmuştu. Tarz olarak kendilerine “rock” kulvarını belirlemişler ve tınılarını; kemençeli, tulumlu, çok sesli, renkli olarak, coşkulu ve hüzünlü olarak kendi adlarını taşıyan albümleriyle sunmuşlardı. İlk albüm, başlıbaşına her bir şarkısı dinlenir nitelikte, gayet başarılı bir albümdü. Ardından, 2012 yılında “Komoxtu Ora”-Zamanı Geldi albümleriyle yeniden bizlerle oldular. Bu albüm, ilk albüme göre altyapısı daha sağlam ve gerçekten çok sıkı şarkılardan oluşan, başarılı bir çalışma olmuştu. Artık Karadeniz’in hırçın dalgasını, durduramazdı habu yolun taşları kıvamındaydı. Sonrasında film müzikleri, yurtiçi ve yurtdışında birçok konser derken, Marsis; Moğollar gibi devlerle aynı sahneyi paylaşan bir konuma geldi.

Bir gün mutlaka…

baska-bir-dunya-onerisi-kiana-191838-1.

Bu iki albümün bıraktığı tortu, Karadeniz müziğinde farklı bir ses, çığır açılmasına; belki yeni grupların ortaya çıkmasına, yeni insanların da söz söyleme cesareti bulmasına sebep oldu yeniden. İlk ivmeyi kazandıran Kazım Koyuncu’nun ardından, onun söylediklerini ve gösterdiği rotayı, evet dünyaya ve hayata dair bir şeyler söyleyerek; sadece aşka ve sevdaya sığınmayarak, kendi sözleriyle söyleyebilen nadir bir çığlık olarak Marsis, üçüncü albümleri Kiana (Dünya) ile bu durumu taçlandırdı. Kiana, içinde çok farklı melodilerin dolaştığı; Balkanlar’dan Diyarbakır’a uzanan yelpazede, dünyaya selam veren bir önerme aslında. Evet, başka bir dünya mümkün. Coğrafyanın halklarının yanyana barış içinde yaşadığı, farklı diller ve dinler coğrafyasının ezgilerle birarada yaşayabileceğine dair inancın sunulduğu bir yaşam önermesi olarak Kiana’yı dinlemeli. Çünkü buna inanmak için çok sebebimiz var. Çocuklar sabaha uyandı. Sabahları da çetindir bu coğrafyanın. Belli belirsiz etraflarına baktılar önce ama bir süre sonra serin orman rüyalarının kendilerine seslendiğini fark ettiler ve yukarılara doğru baktılar hep. Gözleri bir zirveyi arıyordu; o zirvenin yazın da başından kar eksik olmaz. Alabildiğine görkemli bu dağın zirveleri, onlara yol göstermeye başladı. Biri evinin dereye bakan kapısını hafifçe araladı ve yola koyuldu, diğeri tepedeki evinin yüzyıllık penceresini usulca kaldırıp, derin havayı ciğerlerine çekti ve “zamanı geldi” dedi, bir başkası kendini artık sakınmadan yollara vurma vakti gelmiştir deyip otobüs bileti almak için garajın yolunu tuttu, bir diğeri de sonsuz vadilerin tınısının çağrısına daha fazla dayanamadı. Ezcümle çocuklar zirvede buluşmak için yola çıktılar. Aralarındaki mesafe çok fazla değildi; biri en önde gidiyordu diğerleri de yamaçlara doğru kendilerini hızlı adımlarla atmaya gayret ediyordu… Buluşulmuştu ya, artık yeni sözler söylemenin, sese karşılık vermenin zamanlarıydı. Korkunç güzellikteki tabiatın içindeki canlılardan oluyordu her biri; biri ağaç biri taş biri yaprak biri su oluyordu ama hep birlikte güzel bir orman oluyorlardı. Yüksekler onlara “dik oynamayı” söylüyordu; sevduklerine uzaktan seslenmenin acısını salık veriyor, ayrılığın, hasretin ve kavuşmanın güzelliklerinden dem vuruyordu. Buydu çünkü insanı insan yapan bir de diyordu ki bu görkemli yüksekler; “Bana sahip çıkın, beni yalnız bırakmayın…” Bunca zaman geçti; çağrı yerini buldu ve çocuklar kendi dünyalarından başka dünyalara seslenmeye devam etti edecek de. Çünkü biliyorlar ki, “Dünya” onları çağırmaya devam edecek…