Yeni kitabı Masallarla Konuşmak ile edebiyatseverlerle buluşan Sezai Ozan Zeybek, “Masalları başka karakterlerin gözünden yeniden anlatmak, hakikatle hikâyenin bağlantısını sorgulamak hâlâ mümkün” şeklinde konuşuyor.

Başka bir masal  hâlâ mümkün

OĞUZCAN ÜNLÜ

Sözlü kültürün önemli ürünlerinden olan masallar, günümüzde özellikle çocuklar için önemini korumaya devam ediyor. Ancak masallar kimi zaman egemen iktidar ilişkilerini yansıtabiliyor ve bu ilişkileri yeniden üretebiliyor. Sosyolog Sezai Ozan Zeybek, Sürdürülebilir İyi Ebeveynlik Bilim Kurulu Önerisi armasına sahip “Masallar Konuşmak” adlı kitabında bazı masallara eleştirel gözle bakarak onları yeniden yazıyor ve bizleri farklı bir masal dünyasına götürüyor.

Sezai Ozan Zeybek’e öncelikle masalların neden önemli olduklarını ve neleri yansıttıklarını sorduk. Zeybek farklı ekollerden bahsederek sorumuza cevap verdi: “Masalların neleri yansıttığı hâlâ ihtilaflı bir konu. Erich Fromm, Bruno Bettelheim gibi masalları psikanalitik bir yaklaşımla ele alan; masallar yoluyla toplumların bilinçaltını analiz eden araştırmacılar var. Yahut aklıma Amerikan yerlilerinin mitolojilerinden yola çıkarak o toplumlardaki toplumsal düzenin izini süren Antropolog Lévi-Strauss geliyor. Muazzam bir dikkatle masallardaki/mitlerdeki ortak ögeleri takip ediyor ve insanın düşünce yapısına dair tarih-üstü diyebileceğimiz bir analiz geliştiriyor. Bu tarzdaki yapısalcılığa mesafeli duran, masalları daha ziyade dönemin koşullarıyla, tarihsel süreçlerle açıklayan başka çalışmalar da var. İlk grubu ilgiyle takip etmekle birlikte, ben sanıyorum bu ikinci gruba daha yakınım. Kitapta da bilindik kimi masalların kolonyalizmle, tekstil atölyeleri ile veya oradaki çalışma koşulları ile nasıl ilişkili olabileceğine değiniyorum. Sözlü kültürü de bu bağlamda ele alıyorum: Hem dönemini anlatan bir arşiv hem de topluluk kuran, insanları birleştiren bir araç olarak.”

Masallar Konuşmak masalların değiştirilebilir kurmaca metinler olduklarını vurgulayan bir kitap. Zeybek’e masallardaki egemen iktidar ilişkilerinin masalları nasıl etkilediğini ve masalların yeniden yazımlarında nelere dikkat edilmesi gerektiğini sorduk. Zeybek, “Eski masalları unutma veya unutturma peşinde değilim. Oradaki birikimin ve tarihin izini sürmemiz gerektiğine inanıyorum. Ancak çocuklarıma okuduğum pek çok masalda cinsiyetçi, açıkça ırkçı unsurlara denk geliyorum. Nasıl ki geçmişin toplumsal düzenini, misal köleciliği devam ettirmiyorsak o dönemden süzülerek gelen sözlü kültür ürünlerini de günümüze aynen aktarmak zorunda değiliz. O yüzden kitapta kızların prenses, oğlanların sultan olmadığı; sonu evlilik veya şöhret dışında başka kapılara açılan masallar anlatıyorum” diyerek sorumuzu yanıtladı. Sezai Ozan Zeybek Masallara Konuşmak kitabının bir bölümünde, “Masallar hayatın içinden gelirler. Tertemiz olmak zorunda değiller” diyor. Zeybek’e bu cümlesini hatırlattık ve bu konuyu biraz daha açmasını istedik. Zeybek, şöyle anlattı: “Çünkü sadece bugünün hassasiyetleri ile yazılmış masalların da başka dertleri var. Sanıyorum cinsiyetçi, ırkçı masallardan uzak durabilmek adına yakın dönemde temiz, macerasız hikâyeler ağırlık kazandı. Ben kitapta bu yoldan gitmiyorum. Kurtlara sebze yedirerek kötülüğü bertaraf etmeye, herkesin ‘kardeşçe’ yaşadığı dünyalar kurmaya çalışmıyorum. Çünkü hayatta (ve masallarda) kötülüğün, ihtirasların, yalanların, kıskançlığın da yeri var... Bir şekilde bunları (bilhassa çocuklarla) konuşabileceğimiz güvenli alanlara ihtiyacımız var. Masallar bunun için harika araçlar.”

FARKLI SESLER VAR

Sezai Ozan Zeybek kitabında Şehrazat gibi masalları uç uca ekleyerek ‘çok sesliliğin’ sağlanabileceğinden bahsediyor. Kendisine masallardaki çok sesliliğin ne anlama geldiğini ve çocuklar için hangi öneme sahip olduğunu sorduk. Zeybek, bir anlatı türü olarak masalı tarif ederek sorumuzu yanıtladı: “Masallar tür olarak romandan farklılar. İç sesler çok daha az kullanılıyor, karakterler derinleşmiyor, betimlemeler az, hikâye daha ziyade fiillerle/eylemlerle ilerliyor. Bunun da sebebi masalların sözlü kültürden gelmeleri. Ancak bu, masallardaki çok sesliliğe engel değil. Masalları başka karakterlerin gözünden yeniden anlatmak, hakikatle hikâyenin bağlantısını sorgulamak hâlâ mümkün. Kitapta bunun bir örneğini gösteriyorum. Maksat, çocukları farklı seslerin olduğu bir dünyaya hazırlamak. Üniversitede verdiğim sosyoloji derslerinde bunun ne kadar elzem olduğunu görüyorum. En az iki yıl doğru bellenen klişe hikâyeleri bozmakla geçiyor. Bunun daha az çaba gerektirdiği, başka seslere daha açık bir toplum nasıl mümkün olabilir?”

Masallarla Konuşmak değerli çizimlere sahip bir kitap olarak dikkat çekiyor. Sezai Ozan Zeybek’e son olarak kitaptaki çizimler hakkında neler söylemek istediğini sorduk. Zeybek çizimler hakkında, “Kitabın beş çizeri var. Her biri farklı bir masalı çalıştı. İzninizle isimlerini saymak ve kendilerine yeniden teşekkür etmek istiyorum: Canan Barış, Elif Meryem Aktaş, Esra Uçmak, Sevde Uçmak ve Seda Antlı. Bir de her resmin yeriyle, tonuyla; yazının imlâsıyla, akışıyla ilgili geniş bir ekip hayli mesai harcadı. Bu zor zamanlarda bir kitap vesilesiyle bu kadar insanın kafa kafaya vermesi bile bana çok iyi geldi açıkçası” dedi.