Aliağa’da asbestli gemileri söken işçiler iş bırakma eyleminde yarın bir haftayı geride bırakacak. İşçiler ölümle burun buruna çalışmalarına rağmen giderek daha da yoksullaştıklarını belirterek “Başka çare yok direneceğiz” dedi.

Başka çare yok direneceğiz

Aycan KARADAĞ

Yurdun pek çok yerinde ağır çalışma koşullarına, ücret düşüklüğüne karşı başlayan emek mücadelesinin bir parçası da iş cinayetlerinin en çok yaşandığı sektörlerden olan tersane işçileri. İzmir’in Aliağa ilçesinde 22 ayrı işletmede asbestli gemileri söken işçiler ölümle burun buruna çalışmalarına rağmen kendilerine sefalet ücreti dayatılmasına karşı iş durduran yüzlerce gemi söküm işçisinin eylemi yarın ilk haftasını geride bırakacak. İşçiler “Meslek hastalığına yakalanmayı da iş cinayetlerini de sefaleti de reddediyoruz” dedi. İşçiler ayrıca eylemler başladıktan sonra işverenin kendilerine karşı açtıkları davaların da mücadelelerini etkilemeyeceğini belirtti.


İşçiler bu süreçte dışarıdan destek gördükçe umutlarının arttığını dile getirdi. İşçilerden Gökhan Çoban, “Tüm baskılara rağmen mücadeleye devam ediyoruz” dedi ve sözlerine şunları ekledi: “Kalkaban diye bir firmanın işçilere verdiği zammı geri çekmesiyle başladı bu direniş. Sonrasında dalga dalga diğer şantiyelere de yayıldı. İki günüde 22 şantiyede iş bırakıldı.”

Ekipman yok ölümle burun burunayız

Çoban işçilerin taleplerini ise şu şekilde sıraladı: “Biz insanca yaşamak istiyoruz. Yaptığımız iş çok zor. Asbestin içinde yaşıyoruz. Her gün ölümle mücadele ediyoruz. Maaşlarımız çok az. Maaşlarımızın düzenlenmesini istiyoruz. Yıpranma paylarımızı alabilmek ve ileriye dönük kazanımlarımızın olabilmesi için buranın ağır sanayi bölgesi olmasını istiyoruz. İş güvenlik ekipmanlarının patronlar tarafından karşılanmasını istiyoruz. Mesela iş kıyafetlerimizi biz kendi paramızla alıyoruz ya da eskilerimizi giyiyoruz. Maske veriliyor ama yeterli değil. Denetleme olacağı süreçlerde göstermelik kıyafetler veriyorlar onun dışında vermiyorlar. Çünkü şöyle bizim giydiğimiz kıyafetler bazen bir hafta çöp oluyor. Burada bir sendika yok, sendika talebimizi öteledik biraz. Bu taleplerimizi kazandıktan sonraki süreçte bunu başlatacağız. Ya da bir dernekleşme olacak. İşçi derneği gibi bir şey ama işçi derneği değil de bizim talebimiz bir sendika bir devrimci sendika olması.”

Birlikte hareket etmek kazandıracak

Başka bir işçi de eylem yapmaktan başka çareleri kalmadığını belirtti. Ölümle burun buruna, tehlikeli bir iş yapmalarına rağmen aldıkları ücretin artık yaşam maliyetlerini karşılamaya yetmediğine değinen işçi “Başka çaremiz kalmadı” dedi. Hep birlikte hareket etmenin kazanım getireceğini vurgulayan işçi şöyle konuştu: “Mücadeleye devam etmekten başka şansımız yok. Emniyet güçleri bizi desteğe gelen siyasileri buradan uzaklaştırmak istedi. Bunu yaparkenki amacı bizi yalnızlaştırmak mı tam bilemiyorum. Benim şahsi düşüncem o yönde… Çünkü burada bilinçli bir işçi sınıfı yok. O yüzden gelen siyasiler bize yardımcı olup bizim sesimiz oldular. Maaş zammı iyileştirmesi istiyoruz. Aldığımız maaşın tamamının bankaya yatırılmasını istiyoruz. Elden herhangi bir ücret kabul etmiyoruz. İş güvenliği sağlansın, iş kıyafetleri ve malzemelerine olan ihtiyaç işveren tarafından karşılansın. Her gün burada arkadaşlarımız ölüyor. Tehlikeli bir meslek yapıyoruz. Çözümlerin yapılması lazım. Gemileri yaktık mücadeleye devam” ifadelerini kullandı.

İşçilerin avukatlığını yapan Ali Ekiz işçilerin her yerde olduğu gibi burada da tehditlere maruz kaldıklarını belirtti. İşverenlerin işten çıkarma tehdidinde bulunduklarını aktaran Ekiz “Biz Çağdaş Hukukçular Derneği olarak işçilerin yanında olacağız” dedi. Ekiz süreci şöyle anlattı: “Cuma günü filli iş bırakma olmuştu cumartesinden beri buradayız. Bir işçiye dava açıldı. Açılan dava usulsüz bir dava. Alelacele açılmış bir dava. Alelacele keşif kararı çıktı akabinde zaten. İşçileri baskılamaya ve yıldırmaya yönelik bir dava bu. Usule ilişkin çok fazla hata var davada. Ayrıca hukuk usulünü de geçtim suç teşkil edebilecek bir şekilde işçi aranarak ‘tebligatın var bu tebligatı gel al’ denilmiş. Keşif yapıldı. Keşifte bir bilgisayar bir yazıcı bile getirilmemiş. Tutanaklar geri dönülüp mahkeme kaleminde çevik kuvvet nezaretinde alındı. Bu bir hukuk rezaletidir. Keşif olması gerekenden çok hızlı gerçekleşti. Arabadan inilip akabinde tekrar binildi demek mümkün. Ne işçilerin platformlarına, ne hangi koşullarda çalıştıklarına bakıldı ne de yemekhaneye akıldı. İşçiler o sırada yemekhanede olabilirdi ona bile bakılmadı. Bu usule ve hukuka aykırıdır.”

İşçilerle sendikalar, emek örgütleri ve siyasi partiler de dayanışma içerisinde bulunuyor. İşçilerin yanında olan SOL Partililer “Arkadaşlarımıza emekleri karşılığında verilen şey kanser, ölüm ve sefalet. Şimdi buna karşı bir duruş var. Beraber olacağız” dedi.