Başka yaşamlara ışık tutmak
Hedefi, 94 yaşında 2021'deki maratona katılıp bitirerek beş kıtada koşmuş en yaşlı atlet unvanını alabilmek olan Safder'i, kızı Can Kartoğlu anlatıyor.
Kadir İNCESU
'Annem Sizi Derse Bekliyor' ve 'Sahanda Yumurta' adlı kitaplarıyla tanınan Can Kartoğlu, Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfı (ZOKEV) tarafından yayımlanan 'Safder' adlı kitabında “tanımayan kalmasın” dediği “iflah olmaz bir aşık, bir kitap kurdu, bir boyun eğmeyen, ruhuyla, bedeniyle, inadıyla gerçek bir sporcu, yaşamıyla başlı başına bir sanat eseri olan” babası Safder Kartoğlu’nu anlatıyor.
İYİLİĞİN KİTABI
Kitabın tüm gelirini, ‘çocuk ve gençlik projelerinde kullanmak üzere’ demokrasi ve çevre/kent kültürü için mücadele yürüten ZOKEV’e bağışlayan Can Kartoğlu, 'Safder'in iyiliğin kitabı olduğuna dikkat çekerek, “Bu kitap babamın insanlık koşusunu anlatır. Babamın Safder Babalığı sadece yarışlarda maraton koşmasından değil yaşam boyu iyilik, güzellik, adalet, hakikat peşinde koşmasından gelir. Bu nedenle ‘Safder’ iyiliğin kitabıdır. Biz hepimiz ona ‘Safder Baba’ diye seslensek de, babam hepimizden gençtir, hepimizden çocuktur. Onun için kitabın adı, sadece Safder’dir” diyor.
HER ZAMAN FARK YARATTI
Üç ailenin yaşadığı bir evde dünyaya gelen Safder sevgiyi, saygıyı, sevmeyi, sevilmeyi, paylaşmayı, yardımlaşmayı, çalışmayı, düşünceleri uğruna direnmeyi, mücadele etmeyi öğrenir.
Hayatının en önemli derslerinden birisini 8. sınıfı okuduğu Zonguldak’ta akrabası Cevat beyden alır. Cevat beyin, “Dikkatli olmasa bilgili olması yetmez, görmezse fark etmez, fark etmezse fark yaratamaz,” sözü hayatının sonraki döneminde belirleyici olur.
Yer sofrasını çalışma masası olarak kullanan Safder sınıflarını hep iftiharla geçer. O günlerin etkili kurumlarından Halkevlerini keşfeder, okunmadık kitap bırakmaz.
1950’lerde yaşadığı olayları anlattığı öyküleri Bütün Dünya dergisinde yayınlanır. Devrek’in Lefter’i olarak çağrılacak kadar da başarılıdır futbolda… Askerlik sonrası ortaokulda beden eğitimi ve Fransızca dersleri verir.
Bir dönem Ankara Hukuk Fakültesi’ne devam eder. Ekonomik şartlar nedeniyle bitiremez okulunu. Zonguldak Devlet Hastanesi’nde hasta kabul memuru olarak çalışmaya başlar.
1950’li yılları “fotoğraflarımız siyah beyaz hayatlarımız renkli” diye anlatan Safder aşık olduğu Cahide hemşireye bir şiirle evlenme teklifi eder: “… Bir tek sen olmalısın kalbimde ve kafamda.”
Safder “canım” diye hitap eder eşine, bir gün “can” der, öyle devam eder. Birbirlerine “can” diye hitap ederler. “Can” biricik kızlarına, sonrasında da torunlarına ad olur. Abla Güven, abi Ümit de ailenin diğer üyeleridir.
Çalışır, yaşadığı zoruklar karşısında yılmaz. Korkusuz anlamına gelen isminin hakkını verir her zaman. Safder ile M. Yaşar Bilen Devrek’in değerlerinden Rüştü Onur’u yaşatmak için birlikte mücadele ederler. Devrek Baston Şenliği fikri de hayata geçirilir.
Cahide ve Safder emekli olunca, okulunu bitiren kızları Can ile birlikte Zonguldak’a veda ederek Bakırköy’e yerleşirler. Safder çalışma hayatına devam eder, 50’li yaşlarında başladığı koşmayı da bırakmaz.
İlk kez katıldığı Dedeler Koşusu’nda yaş diliminde üçüncü olur. İstanbul, Balkan Masterler Atletizm şampiyonalarında, Haliç Yarı Maratonu, Avrasya Maratonunda defalarca koşar, kupalar, madalyalar kazanır. 5 kıtada koşan en yaşlı atlet unvanını alır.
17 Ağustos depreminde çok sevdiği Cahide’si kendisinde dışarı çıkacak güç bulamayınca, el ele evde kalırlar. Akıllarında çocukları, torunları, tanımadıkları insanlar…
75 yaşındayken New York City Maratonu’nda ikinci olur. Sam Gadless’in 92 yaşında maratonu koştuğunu öğrenince de, 93 yaşında New York City Maratonunu koşmayı hedefler.
Safder, 29 Ocak 2002’de Cahidesini kaybeder. O günden sonra da sevdiğinin doğum günü olan 14 Mart’ta tek kişilik “Bir Sevda Koşusu: Cahide Kartoğlu Yarı Maratonu”nu koşmaya başlar.
Koşu, Çanakkale girişinde başlar, Kilitbahir’de motorla karşıya geçilir, Yeni Kent Mezarlığı’nda Cahide’nin mezarı başında sona erer. Safder, Cahidesine yazdığı mektubu okur:
“(…)
Canım Cahidem,
En sona sakladığım bir koşum, bir maratonum var benim. Bu benim koşularımın, maratonlarımın en ama en güzeli olacak. O koşum, o maratonum, ne zaman başlayacak? Ben de bilmiyorum. Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında? Bildiğim bir şey varsa o da şu: senin geçtiğin yerlerden geçerek geleceğim sana. Ve de maratonumu burada, senin başucunda bitireceğim. Ama koşarak değil! Bu kez eller üstünde geleceğim sana. Birinciliği de kazanarak:
Canım Cahidem. Bekle beni!”
SAFDER ANLATIYOR
Bir babanın kızından alabileceği en değerli armağanı 18 Ocak 2016’daki yaş gününde alır Safder.
Kızının uzattığı adını taşıyan kitabın ilk sayfasında “Babacığım şimdi bu kitabı babaannem görseydi ‘Bu ne saadet Safder!’ derdi. Sahi bu ne saadet baba. İyi ki doğdun! İyi ki!” yazmaktadır.
Safder, yaşamı boyunca aldığı en değerli armağan olduğunu söylediği kitap için “Bu kitapla yaşamım başka yaşamlara ışık tutacaksa ne mutlu bana, ne mutlu Can’a, ne mutlu kitabı basan ZOKEV’e” değerlendirmesini yapıyor.
Yıllarca hazırlandığı 2020 New York City Maratonu'nun corona salgını nedeniyle 7 Kasım 2021’e ertelenmesi Safder’i üzmüş.
Hedefi, 94 yaşında 2021'deki maratona katılıp bitirerek beş kıtada koşmuş en yaşlı atlet unvanını alabilmek olan Safder şunları söylüyor: “Corona, bilinmezliklerle dolu olarak yaşamımızda. Ve ben en riskli grup içindeyim. O zaman ben de, bir kez daha düşlerimde koşacağım New York Maratonu'nu. Biliyorum ki benim koşullar nedeniyle gerçekleştiremediğim bu koşuyu benim yerime de koşacak nice genç koşucu dostum var.”
Safder yaşadığı yere yakın mesafelerde, açık havada, parklarda kâh yalnız, kâh dostlarıyla birlikte koşmayı, yürümeyi yaşam boyu sürdürecek ve eline kitabını alarak “‘Yaşamak güzel şey be kardeşim.’ Yaşamak, koşmak, yürümek ve okumak...”diye haykırmaya devam edecek.