Koca bir yılı daha geride bıraktık. Bu yıl da hepimiz için acısıyla tatlısıyla geldi ve su gibi akıp geçti. Umarım 2007 herk

Koca bir yılı daha geride bıraktık. Bu yıl da hepimiz için acısıyla tatlısıyla geldi ve su gibi akıp geçti. Umarım 2007 herkes için önce sağlık sonra huzur ve mutluluk getirir. Bakalım basketbolumuz geçen yıl hangi önemli başarılara imza atmış? '2006 yılında Türk basketbolu için en önemli başarı ne idi?' diye sorarsanız tartışmasız Japonya'da Dünya şampiyonasında elde edilen altıncılık derim. İlk defa ve üstelik Avrupa kontenjanından Wild Card ile katılan iki ülkeden biri olarak elemelerde dahi başarılı olmadan bir yerde bedavadan katıldığımız şampiyonada bütün otoriteleri yanıltarak büyük bir başarıya imza attık. Wild Card hakkının bize verilmesini en başta eleştirenler, elde ettiğimiz başarıdan sonra mahcup oldular. Japonya'ya renk katan ülkelerin başında geldik. Üstelik NBA yıldızlarımız Mehmet Okur ve Hidayet Türkoğ-lu'ndan bazı anlaşmazlıklar yüzünden yoksun ve ümitsiz olarak gittiğimiz şampiyonada birçok kimse bize gruptan çıkma şansı bile vermiyordu. Antrenör Bogdan Tanjeviç de gençlerin ağırlıkta olduğu bir kadro ile yola çıktı ve hepsi birbirinden büyük mucize maçlar sonrasında dünya altıncısı olarak Türkiye'ye geri dönmeyi başardı. Bu turnuvada Ersan İlyasova, Engin Atsür, Cenk Akyol ve Hakan Demirel gibi genç yetenekler takımda ön plana çıktılar ve gelecek için umut saçtılar. Hele hele Ersan İlyasova oynadığı güzel basketbolla Türk basketbolunun gelecekteki yıldızlarından biri olacağını adeta kanıtladı.

2010 yılında ülkemizde yapılacak olan dünya şampiyonasında başarılı bir milli takım yaratılabileceğinin sinyallerini şimdiden verdiler. Japonya'da elde edilen bu başarıdaki en önemli etken oyuncularımızın takım olmayı başarmaları ve mücadeleyi maçın son saniyesine kadar sürdürme azimleri idi. Yıldız oyuncudan çok takım oyununun ön plana çıktığı bir oyun şekli ile daha önceden hiç yenemediğimiz Ukrayna'yı bile iki kere yenmeyi başardık.

Kolay değil Japonya'da devler arasında mücadele ederek kısıtlı kadromuza rağmen çok iyi sayılabilecek bir sonuç elde ettik. Japonya'daki saat farkı sebebi ile sabah oynanan maçlarda elde edilen zaferler o günlerde halkımızın güne mutlulukla başlamasına sebep oldu ve basketbol, manşetlerden, televizyon ekranlarından hiç inmedi. Bu başarıdan dolayı fazla sevinmeden eksiklerimizi bilerek çalışır ve rakiplerimizden daha iyi basketbol oynarsak 2010'da başarılı olmamamız için hiç bir sebep yok.

2006 yılında bir başka başarıyı da 20 yaş altı milli takımımız ile yaşadık. Ülkemizde düzenlenen Avrupa Ümitler Şampiyonasında finalde Sırbistan'a yenilerek ikinci sırada yer aldık. Finallere gelene kadar İzmir seyircisinin de desteğini arkasına alan gençlerimiz çok güzel maçlar çıkarttılar. Ersan İlyasova, Cenk Akyol, Oğuz Savaş ve Hakan Demirel bu maçlarda oynadıkları güzel basketbolla yüreğimize su serpttiler. Ancak finalde aşırı strese yenik düştüler ve Sırbistan karşısında başarılı olamayarak ikincilikle yetinmek zorunda kaldılar. Ancak oyuncularımızın kendi yaşıtları birçok oyuncudan daha iyi durumda olmaları ve daha iyi basketbol oynamaları doğrusu gelecek için bizi oldukça umutlandırdı. Bu gençlerimize sahip çıktığımız taktirde basketbolumuz gelecekte kesinlikle emin ellerde olacaktır. Zaten tüm Türkiye çapında hem kulüplerin altyapılarında hem de basketbol okullarında gelecekte yıldız olabilecek birçok oyuncu yetiştiği için basketbolumuzun geleceğine oldukça iyimser bakabiliyorum. Bana göre bas-ketbolumuza uluslararası platformda akılda kalan ve ses getiren başarılar bunlardı.