Baskıların gölgesinde referandum hazırlığı
Van’da referandum öncesinde tam bir sessizlik hâkim. Sandıkların taşınması ve katılım oranı da Vanlıları referandum öncesinde endişelendiriyor. Yine de tablo iyi

HÜSEYİN ŞİMŞEK
7 Haziran seçimleri öncesinde HDP’nin etkinliğini artırdığı ve yüzde 74 oy aldığı kentte çatışmaların, patlamaların, baskı ortamının ve tutuklamaların ardından 1 Kasım’da bu partinin oy oranı yüzde 65’e gerilerken, her ilde olduğu gibi burada da korkudan “kazanım” elde etmeye çalışan AKP’nin oyları yüzde 19’dan yüzde 30’a yükseldi.
MHP’li ve CHP’li seçmenin sayısının toplamda birkaç binle sınırlı olduğu kentte iki kutuplu bir siyasi hava hâkim. 2010 referandumunda o dönem Kürt coğrafyasında yapılan “boykot” çağrıları ile katılımın yüzde 43’de kaldığı Van’da, 16 Nisan referandumu öncesi ise “sessizlik” söz konusu.
‘Kayyum’ darbeleri
Kürt coğrafyasının genelinde yaşanan “kayyum” darbelerinin Van’a yansıması 12 belediyenin yönetimine el koyulması oldu. HDP tabanında moral bozan bu gelişmenin yanında parti üyelerine yönelik yüzlerce gözaltı ve tutuklama girişimi de kentte ‘Hayır’ çalışmalarının yapılmasına da engel oluyor. 17 Kasım’da Van Büyükşehir Belediyesi’ne atanan ilk kayyımın ardından son olarak 16 Şubat’ta Bahçesaray Belediyesi’ne 12’nci kayyum atandı. Üç aylık sürede bine yakın HDP’liye polis operasyonu yapıldı.
Van’ın kent merkezindeki her sokak başında özel harekât polislerinin, akreplerin ve TOMA’ların varlığı, yaşanan huzursuzluğu daha da arttırıyor. Duruma tepki bile gösteremediklerini ifade eden Vanlılar, polislerin varlığının kendilerine “güvenlik hissi” olarak değil aksine “huzursuzluk” olarak geri döndüğünü belirtiyor.
Beklenti yüzde 75
Mahalle toplantılarının ve broşür dağıtımının baskılar sonucunda engellenmeye çalışıldığı Van’da ‘Hayır’ çalışmaları ev ev dolaşılarak yapılıyor. Katılım oranının yüzde 80’in üzerinde olacağı tahmin edilen kentte AKP seçmeninin ikna edilmesi için de yoğun çaba sarf ediliyor. Üzerinden geçen iki yıla, kayyumlara ve tutuklamalara rağmen Van’daki ‘Hayır’ oranının HDP’nin 7 Haziran seçimlerinde aldığı oydan yüksek olacağını ifade eden muhalif seçmenler, özellikle ilçelerden gelecek oyların önemine vurgu yapıyor. Van’ın Başkale, Çatak ve Gürpınar ilçelerinin en yoğun ‘Hayır’ oyunun çıkacağı ilçeler olduğunu vurgulayan bölge halkı, Tuşba ve Gevaş’ın ‘Evet’ merkezi olabileceğini ancak buna rağmen Van’daki ‘Hayır’ oranının en az yüzde 75 olacağını ifade ediyor.
Gençlerin sorunu ‘öncü’ eksikliği
Van’da gençler ise “kenti sürükleyecek bir rüzgârın olmamasından şikâyetçi. ‘Hayır’ çalışmasının “gizli” olarak yapılma zorunluluğundan yakınan genç seçmen, muhalifler bakımından “öncü” bir ismin bulunmadığını, bu nedenle kampanyanın heyecansız yürüdüğünü söylüyor.
60 bin oy tehlikede
Sandıkların taşınması ve katılım oranı da Vanlıların referandum öncesinde endişelendiriyor. Yüksek Seçim Kurulu’nun bazı köylerde oy kullanılmasını “güvenlik” nedeniyle yasaklama eğiliminde olması, o köylerdeki seçmenlerde sandıklarının taşınacağı bölgelere ulaşım konusunda tedirginliğe neden oluyor. Van seçmeninin yaklaşık yüzde 10’unu etkilemesi beklenen “sandık taşıma” işleminin tamamına yakınının muhaliflerin bulunduğu köylerde olacağı beklentisi yüksek.
Barzani’nin çağrısına uyan kimse yok
Mesud Barzani’ye yakın partilerin yaptığı ‘boykot’ ve ‘evet’ çağrılarının da bir karşılığı bulunmuyor. Van’da aşiretlerin önderliğinde sürdürülen oy kullanma eğiliminde Barzani’ye yakın olan ve birkaç yüz mensubu bulunan bir aşiret dışında hiç kimsenin bu çağrıdan etkilenmesi beklenmiyor.
Buriki Aşireti ikiye bölündü
Van’daki en güçlü aşiret olan Buriki’de iki kutuplu bir siyasi eğilim hâkim. Aşiretin yarısı AKP seçmeni iken diğer yarısı HDP yanlısı. Bu aşirette son dakikada bir gelişme yaşanmaması durumunda referandumda da yarı yarıya evet ve ‘Hayır’ oyu vermesi bekleniyor.
İşçiler oy kullanamayacak
Kış aylarında Van’ın iklim şartlarından dolayı çalışamayan ve çalışmak için büyük kentlere ya da yurtdışına giden işçiler, referandumda oy kullanamayacak. Bu da 16 Nisan’daki referandumda iki bin kadar işçinin tercihini sandığa yansıtamayacağı anlamına geliyor.
***
Bingöl’de öğrenci faktörü var
Üniversiteliler, öğrencilerin çoğunun oyunu kentte kullanacağını ve bu kesimin de büyük oranda ‘Hayır’ diyeceğini ifade ediyor
12 Eylül 1980 Darbesi’nin ardından 7 Kasım 1982’deki Anayasa referandumunda Türkiye’nin en çok ‘Hayır’ çıkaran ili olan Bingöl, 16 Nisan referandumunda da bu bakımdan sembolik bir öneme sahip.
Her ilde olduğu gibi Bingöl’de de 7 Haziran ile 1 Kasım seçimleri arasında “uçurum” sayılacak farklar bulunuyor. 7 Haziran seçimlerinde bölgedeki en etkili güç olan HDP, il merkezi ile birlikte toplam 8 ilçenin 5’inde açık ara farkla birinci parti olmayı başardı. Parti, oy oranlarında ciddi düşüş yaşanan 1 Kasım seçimlerini bir kıstas olarak almamakta kararlı.
Kent merkezinde çalışma yapılmıyor
Bingöl’de halkın nabzının tutulması, muhafazakâr kesimin baskıcı yapısı nedeniyle imkânsız hale getirilmiş. Şehir merkezinde HDP’nin 7 Haziran’daki yüzde 40’lık oyuna rağmen tek bir ‘Hayır’ afişi görmek olanaksız. Büyük kentlerde üzerinde ‘Hayır’ yazan broşürler dağıtan kitleler, Bingöl’de görülmüyor. Neden ‘Hayır’ çalışmasının yapılmadığına yönelik sorular ise çoğunlukla aynı yanıtı alıyor: “Bingöl’de AKP karşıtı seçim çalışması yapmak çok riskli.”
Üniversitedeki öğretim elemanlarının AKP’ye yakın olduğunu ifade eden öğrenciler, 15 bin öğrencinin yarısından fazlasının oyunu bu kentte kullanmak için başvurduğunu, oy kullanacak kesimin de büyük oranda ‘Hayır’ diyeceğini ifade ediyor.
İşçi göçü çevre illere göre daha sınırlı
Bingöl, ekonomik anlamda bölge illere göre dışarıya daha az göç veren bir kent konumunda. Kent merkezinde bulunan çok sayıda arsada yeni binalar ve iş yerleri yapılmaya başlanmış. Bu durum da il genelinde referanduma katılımı önemli ölçüde arttıracak bir etken olarak gösteriliyor. Muhalefet, Bingöl’de artacak katılımın ‘Hayır’ın birkaç puan daha artması için önemli olduğuna işaret ediyor.
7 Haziran seçimlerinin ardından derinleşen savaş politikalarının etkisiyle Bingöl’de de sokağa çıkma yasakları zaman zaman yaşanıyor. Son olarak geçtiğimiz hafta Genç ilçesinde 3 köyde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Bu durum özellikle sandık güvenliği konusunda ciddi tedirginliklere neden oluyor. Bölgedeki illerin hemen tümünde yaşanan bu tedirginlik özellikle HDP’nin en çok oyu aldığı Karlıova ve Yayladere ilçelerinde hâkim. Yayladere esnaflarından Zübeyir Göçkün, sandıkların ilçe merkezinde yoğunlaşması durumunda katılımın biraz da olsa düşebileceğini söylüyor.
‘Kimse fanatik değil’
Bingöl’de özellikle kent merkezinde büyük bir baskı ortamı olduğunu ve muhalefetin nefes alamadığını belirten esnaf Serkan Güney ise kentin durumunu şu sözlerle anlatıyor: “Bingöl halkının yapısı çok değişkendir.
Buralarda IŞİD’in de kıraathanesini bulmak mümkündür radikal görüşlere sahip başka kesimlerin de. Kimsenin kimseye müdahale etmemesi, kent merkezinin küçüklüğünden kaynaklanıyor. Yani herkes herkesi bir şekilde tanıyor, çocukluk arkadaşı olarak ya da akraba olarak. Seçim çalışmaları da böyle bir ortam nedeniyle şiddetli bir şekilde yapılmıyor. Bingöl’de kimse ‘evet’in ya da ‘hayır’ın fanatiği değil.”
Muhalefetin iyimser tahmini yüzde 35
Bingöl’de ortalama oy tahminlerinde ise ‘Evet’in yoğunluk gösterdiği ifade ediliyor. AKP’nin Bingöl’deki muhafazakârlar üzerinde büyük bir etkiye sahip olduğunu ve özellikle dini vurgularla ‘Evet’in oranını arttıracağını ifade eden muhalifler, “iyimser bir tahminle” yüzde 65 ‘Evet’e karşılık yüzde 35 ‘Hayır’ oyunun çıkacağını belirtiyor.