Salgınla derinleşen yönetememe krizini daha da otoriterleşen politikalarla aşmaya çalışan Saray yönetimi, biat etmeyenleri ‘düşman’ ilan ediyor. Hakimiyet kuramadığı baro ve meslek odalarına yönelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, baskının yetmediği yerde yasal düzenlemeye başvuruyor

Baskının yetmediği yerde yasal düzenleme geliyor: Kriz derinleştikçe ‘düşman’ icat ediliyor

HABER MERKEZİ

Yerel seçimlerde yaşadığı gerilemenin ardından salgın kriziyle yüz yüze gelen Saray yönetimi, tabandaki erimeyi durdurmak adına muhalefeti hedef tahtasına oturttu. 55 ülkeye yardım yapmakla övünen iktidarın içeride yaşadığı yönetememe krizi, maske dağıtımındaki beceriksizlik, ekonomide, eğitim ve sağlık sisteminde karşı karşıya kalınan krizlerle ortaya döküldü.

Yasal düzenleme kozunu elinde tutan iktidar, sesini kısmayı amaçladığı her türlü muhalefeti ‘düşman’ ilan etmekten de geri durmadı. Muhalefetin kontrolündeki belediyelerin bağış hesaplarının engellenmesiyle artan gerilim, CHP’li isimlere yönelik ardı arkası kesilmeyen tehditler ile son olarak ‘saray rejimi’ söylemi üzerine gelişen darbe senaryolarıyla hat safhaya taşındı.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın eşcinselleri hedef alan açıklamasına tepki gösteren barolara yönelik linç kampanyası ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın baro ve meslek odalarının yapısını değiştirme hamlesiyle yeni gerilimlerin kapısını araladı. Saray yönetiminin kendisine biat etmeyen her türlü muhalefeti etkisiz hale getirmek adına sergilediği tutuma muhalefet ve odalardan da yanıt gecikmedi.

ÖZGÜRLÜKLERİ SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarına tepki gösteren Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, “Barışı savunduğumuz için kurumlarımızı hedef alan Cumhurbaşkanı, bu sefer de insan haklarını ve laikliği savunduğumuz için bizi tehdit ediyor” açıklamasında bulundu. Erdoğan’ın meslek örgütlerini hedef almayı alışkanlık haline getirdiğini belirten Koramaz, meslek örgütlerinin yönetimlerinin nasıl oluşacağının yasalarda açık biçimde düzenlendiğini hatırlatarak, “AKP’nin demokrasiyi, hukuku ve kamusal varlığımızı çiğnemesine izin vermeyeceğiz. ‘Tek adam, tek parti’ anlayışına karşı, halkın çıkarlarını korumaya, demokrasiyi, özgürlükleri, çoğulculuğu savunmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. TMMOB’nin birçok şube yönetiminden de peş peşe açıklamalar gelirken, TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Erol Salman, “Erdoğan’ın baskı ve zor yoluyla sindiremediği meslek örgütlerini, ‘yasal düzenleme’ yoluyla kontrol etmeye çalışıyor” dedi.

TABANDAKİ ERİMENİN FARKINDA

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhalefete karşı tutumunu değerlendiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın tabandaki erimeyi durdurmak için sanal düşman yaratmaya çalıştığını söyledi. Kılıçdaroğlu, “Önümüzdeki süreçte Erdoğan ve onun yapılandırdığı bütün kurumlar CHP’ye yönelik bir kampanya açacaklardır. Bundan hiçbir endişem yok… CHP’yi tasfiye edecekmiş. Kendi tasfiyesini hazırlıyor aslında, bunu söyleyerek. Nasıl kaybettiğini, sözlerinin toplum nezdinde ağırlığının olmadığını o da görüyor. Tabandaki erimeyi o da görüyor. Bu erimenin önüne geçmesi lazım. Bunun için de bir sanal düşman yaratılması lazım. Düşman olarak da CHP’yi görüyor” şeklinde konuştu.

‘HEKİMLERİN İRADESİNE SAYGI DUYUN’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın baro ve meslek örgütlerine yönelik açıklamalarına tepki gösteren İstanbul Tabip Odası (İTO) “Seçimde mühürsüz oylar geçerli sayılarak yüzde 51 oy oranı ile ülkeyi yönetenler, oyların yüzde 70’ini alan tabip odasını yönetemeyecek” açıklaması yaptı. Tabip odası seçimlerinin demokratik şekilde gerçekleştiğini hatırlatan İTO yönetimi, iktidara ‘hekimlerin iradesine saygı duyun’ diyerek şu soruları yöneltti:

► Bir siyasi parti başkanının yüzde 52,6 oyla Cumhurbaşkanı seçilip bütün ülkeyi yönetmesi “normal” ise yüzde 70 oyla seçilen hekimlerin kendi meslek odalarını yönetmesinden niçin rahatsızlık duyuluyor?

► “Nispi temsil” bu kadar “demokratik” bir sistem ise niçin ülke yönetiminde uygulanmamaktadır?

► Parlamenter sistemde olsun Başkanlık sisteminde olsun partiler aldıkları oy oranında hükümette, kabinede yer almıyorken meslek örgütleri seçiminde “nispi temsil” getirmeye kalkmanın mantığı nedir?

► Hekimler, tabip odası seçimlerinde istedikleri takdirde farklı listelerdeki adayları seçebiliyor iken “nispi temsil” dayatmasının amacı nedir?

► Halen İstanbul Tabip Odası’nın yönetiminde bulunan Demokratik Katılım Grubu adayları, örneğin son beş seçimde oyların yüzde altmış ila yüzde 75’ini alarak seçilirken “Oda’yı ele geçirmeye” çalışan yandaşlarınızın oy oranının yüzde 20’yi geçemediğini biliyor musunuz?

ODALARIN ÖZERKLİĞİNİ İSTEMİYORbaskinin-yetmedigi-yerde-yasal-duzenleme-geliyor-kriz-derinlestikce-dusman-icat-ediliyor-727947-1.

Konuya ilişkin görüşlerini paylaşan BirGün yazarı ve Siyaset Bilimci Güven Gürkan Öztan, İktidarın muhalefetin belediye başkanlarını gözden ırak tutmaya çalıştığını kaydederek, “Darbe söylentilerinin dolaşıma sokulması ya da yeniden ‘milli irade’ söylemine başvurulması eriyen AKP tabanını bir arada tutma ve mevcut koalisyonu koruma arayışından başka bir şey değil” değerlendirmesinde bulundu. Öztan sözlerine şöyle devam etti: “Bugüne dek bağış paralarının bloke edilmesi dahil iktidarın İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyelerine yönelik her saldırısının boşa düşmesi tehditlerin dozunu da arttırıyor. AKP üstünden bir yıl geçmesine rağmen 31 Mart/23 Haziran sendromunu atlatamadığı için belediyelerin her yaratıcı çözümünü kendi iktidarının sonunu hazırlayan bir gelişme olarak görüyor.” Erdoğan’ın barolar ve diğer meslek odalarını hedef alan; bu kurumlardaki seçim sisteminin değiştirilerek ‘oligarşik imtiyaza son verileceği’ yönündeki açıklamalarıyla ilgili ise şunları kaydetti: “Tek adam rejimi, özerk davranma kapasitesine sahip hiçbir kurum ve kuruluşa tahammül edemiyor. CHP’li belediyelere ne yaptılarsa benzerini meslek örgütlerine de yaptılar. Kaynaklarını kısıtlamak ve bitmeyen davalarla onları yıldırmak için her yolu denediler. Fakat her şeye rağmen bu kurumlar tek adam rejiminin anti demokratik uygulamalarına istikrarlı bir biçimde karşı çıkmaya ve halkın yaşadığı sorunlara somut çözüm öneriler geliştirmeye devam ettiler. Salgın fırsatçılığıyla Cumhurbaşkanı’nın meslek örgütlerini hedef alarak ‘oligarşik imtiyaza son vereceğiz’ demesi üyelerinin hür iradesiyle oluşan yönetimleri yok sayıp en güçlü direnç alanlarından birini iktidara tabi kılma ve tek sesli hale getirme çabasının açık bir ifadesi.”