Google Play Store
App Store

MHP’nin yayın organı olarak bilinen Türkgün gazetesinin hedef gösterdiği dört gazeteci, tehditlere boyun eğmeden gazetecilik yapmaya devam edeceklerini söyledi. Gazeteciler bu tehditlerin ne ilk ne de son olduğunu vurguladı.

Baskıya boyun eğmeyeceğiz

Bahar GÖNÜL

Ülkü Ocakları Eski Başkanı Sinan Ateş cinayetine ilişkin haberlerinin ardından bir başka olay bahane edilerek fotoğrafları yayımlanan gazeteciler Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Murat Ağırel ve Timur Soykan BirGün’e konuştu. Gazeteciler bu tehditlerin ne ilk ne de son olduğunu söyledi.

GÜCÜMÜZÜ GERÇEKLERDEN ALIYORUZ

BirGün yazarı Soykan, Sinan Ateş cinayetinde katilleri azmettirenlerin tehditlerine boyun eğmeyeceklerini belirterek “Sinan Ateş cinayetinin nasıl işlendiğini, katillerin azmettiricilerin kim olduğunu herkes biliyor. Yargılama için tüm bilgi elde mevcut. Ama sanki bütün bunlar yokmuş gibi hem emniyet hem de yargıda gerçekleri karartmaya çalışan bir güç söz konusu” dedi.

Soykan sözlerini şöyle sürdürdü: “Katillerin örgütüne, cep telefonu sinyal bilgilerinin devlet içinden iletildiğini herkes biliyor. Hangi araçla kaçırıldığı, o aracın kimlere ait olduğunu, o tetikçilerin bağlantılarını ve o bağlantının siyasi uzantılarını herkes biliyor. Hakikati yok edebilmek için o siyasi gücü istedikleri kadar kullansınlar bu ülkede gazeteciler susmayacak. İşimizi yapmaya devam edeceğiz. Katillerin hak ettikleri cezaları alması adaletin yerini bulması için kalemimizi, gazeteciliğimizi konuşturmaya devam edeceğiz. Bu tehditler vız gelir tırıs gider. Gücümüzü gerçekten aldığımızın farkındayız. Ve katillerin korkusu da budur."

KAZANAN GAZETECİLİK OLACAK

Türkiye’de gazetecileri sindirme ve baskı çabalarının hep var olduğunu söyleyen Barış Pehlivan, “Yine en iyi bildiğimiz şeyi yapacağız, gazetecilik yapacağız” dedi.

Pehlivan, şöyle konuştu: “Ben ve diğer bütün arkadaşlarımın yaptığı evrensel anlamda bir gazeteciliktir. Nedir o? Türkiye'de Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yapmış bir kişi devlet destekli insanların yardımlarıyla başkentin göbeğinde öldürülüyor. Biz hep konuşulmayanları ekrana ve yazılarımıza taşırken bu cinayetle bağlantılı insanların yakınları maalesef bizi susturmaya çabalıyor. Hatta açık açık fotoğraflarımızı tıpkı geçmişte başka yayın organlarının, Fethullahçıların yaptığı gibi manşetlere taşıyarak bizi sindirmeye çabalıyor. Ama geçmişimiz, gazetecilik tarihimiz bu tür çabaların bertaraf edilmesiyle dolu. Biz yine en iyi bildiğimiz şeyi yapacağız yani gazetecilik. Onlar da en iyi bildiği şeyi yapacaklar yani tetikçilik yaparak bizi korkutmaya çabalayacaklar. Ama tarih göstermiştir ki dönüp dolaşıp kazanan gerçek olacak kazanan gazetecilik olacak” dedi.

MHP’nin Sinan Ateş cinayeti ile birlikte benzeri başka olaylarla da anılır hale geldiğini söyleyen Gazeteci Barış Terkoğlu ise Kayseri’de CHP’li Meclis Üyesi Şerafettin Bahadır’ın uğradığı saldırıyı hatırlattı. Terkoğlu, “Bu fotoğrafların yan yana gösterilmesi aynı zamanda bunların da üzerine gitmeyin demek oluyor” dedi.

Dört gazetecinin fotoğrafının yan yana basılması ve metnin içeriğinde takip edildiğimize dönük imalarda bulunulması tesadüf değil. Sinan Ateş cinayeti, yargının bürokrasinin devletin kolluk güçlerinin içinde bulunan bir suç organizasyonunun adeta açığa çıktığı bir yargılamaya dönüştü. Bu yargılamanın üzerine gittikçe benim üç hilalin gölgesinde dediğim suç örgütü daha da ortaya çıkıyor. 1 Temmuz'daki duruşma öncesi bu davanın üzerine daha fazla gitmeyin deniyor bize. Öte yandan da meselenin şöyle de bir boyutu var; MHP Cumhur İttifakı içerisinde gücünü büyüttükçe sadece Sinan Ateş cinayeti değil bu tip başka olaylarla da adı anılır hale geldi. Ne yapacağız derseniz? Biz bunlara çok alışığız. Daha önce de hem tehditlerle hem hapishanelerle hem baskılarla hem işten çıkarılmalarla susturulmaya çalışıldık. Ama hiçbir zaman geri adım atmadık. İnsanın yaşayabileceği en büyük korku, korkudan korkma korkusudur. Bugün de yazdığım gibi, insan acı çekmekten korkarsa korkunun acısını çeker. Bugüne kadar ne yaptımsa bundan sonra da aynı şeyi yapmayı düşünüyorum.”

YAZANI DEĞİL YAZDIRANI ÖNEMSİYORUZ

Murat Ağırel Sinan Ateş cinayeti davasının devam ettiği sürece hedef gösterme, itibar suikastı ve topluma yönelik baskının artacağını düşündüğünü söyledi.

Ağırel, şu görüşleri paylaştı: “Türkgün gazetesinde haberin öznesi aslında Halk Tv'de yayınlanan dolandırıcılık spotuyla ilgili bir haber gibi. Ama aslında Sinan Ateş cinayetinin değerli avanak araştırmacılar bizmişiz. Gazeteciler tarafından kendi dolandırıcısını bulamayan kişiler nasıl olur da Sinan Ateş cinayetini MHP ve ülkü ocaklarıyla bağdaştırır minvalinde bir yazı olmuş. Biz yazandan çok yazdıranı önemsiyoruz. Nihayetinde bu ülkede aydınlanma uğruna çok gazeteci saldırıya uğradı, can verdi. Bir gazetede sürmanşet olmamızı hedef gösterilme olarak nitelendiriyoruz. Bunları önemsemiyoruz. İşimiz gazetecilik, yaptığımız haberler kime yarar ya da yaramaz diye bir derdimiz yok. Böyle bir şeyi de önemsemiyoruz. Uğur Mumcu'nun aydınlattığı yolda yürüyen gazeteciler olarak halkın hakkını savunmaya ve bu cinayetin arkasında olanları araştırıp kamuoyuna sunmaya devam edeceğiz.”