Koronavirüs gizemini korurken yeni normaldeki davranışlarımızın karmaşıklığı artıyor. Aylardır deneyimlerimizi tartıyor, konuşuyoruz. Bu süreçte ev ortamına taşınabilen iş modelleri sayesinde ebeveynlerini gün içinde daha fazla görme fırsatı yakalayan çocuklar oldu. Ağır pek çok iş kolunda durum tersiydi. Ailesinden ayrı kalan, başka yaşamlara konuk olan, yüreği özlemle dolan çocuklar da vardı. Kimi çocuğa gösterilen ilgi arttı, kimisi ilgiden daha da yoksun kaldı. Eğitim ayrı bir muammaydı. Bilgisayarı, internet bağlantısı olmayan çocukların elinde yalnızca kitapları vardı ve şanslılarsa desteğini esirgemeyen öğretmeleri. Sokaklarda, kendi kaderine terk edilmiş hanelerde sahipsiz kalan çocuklar da vardı. Şiddet ve istismarın boyutlarını ölçmek daha da zorlaştı. Dijital ortama teslim olanlar, teknolojiden bunalanlar, dış dünyayı özleyenler, dışarı adım atmak istemeyenler! Pandemi milyonlarca farklı çocuk hikâyesi yazdı. Yetişkinler dünyasına baktığımızda çocuğuna karşı kuralları esnetenler de oldu, sınırlarını belirginleştirenler de. Yerini yurdunu değiştirmek isteyenler planlar yaptılar. Kaygı dehlizlerinde düşsel valizler hazırlandı. Ebedi ayrılıklar yüzünden bir o kadar hikâye de yarıda kaldı. Korunma dürtümüz, bizlere doğru ya da yanlış kararlar aldırmaya devam ediyor. Kazanacak ya da kaybedeceğiz. Bugünler bir şekilde geride kalacak.

“Yaşanılan ânı tam ortasından bölüştüğünü hisseder ya insan, oysa farklı hatırlanacaktır sonradan” der şair Mungan. Pandemi günlerine dair hatıralar -istesek de istemesek de- bizlerde ve çocuklarımızda ayrı izler bırakacak. Ne de olsa tecrübeler atlası öyle kolay hazırlanmıyor. Dönem, çocuklarımızı bu denli etkilemişken bu haftaki seçimlerimi çocukları anlatan kitaplar arasından yapmak istedim.

İlki ŞEHİR ÇOCUKLARI. Yazar aynı zamanda kitabın çizeri. Hem doktor hem de doğa kampanyalarına tasarımlarıyla destek veren aktivist bir sanatçı. Kitap, bir kentin çocuklarıyla tanıştırıyor bizi. Dikkatimizi, yüksek bloklarda, küçük dairelerde oturan yalnız çocuklara yöneltiyor. Çocukların yalnızlığını gidermeye dair dilekler, şiirsel bir akışta sıralanıyor. Çocuklar evlerinden dışarıya çıkıyorlar. Özgürlük bazen bir mandalın ucunda salınan çamaşır bazen yollara düşebilme sevinci oluyor. Parklar, caddeler çocuklarla doluyor. Çocuklar şehri aşıp daha başka nerelere uzanıyorlar dersiniz? Sayfalar boyunca istek kipinin ucuna takılacak, ah keşke..! diyeceksiniz. Kitap, şehir çocuklarının birbirlerini sevebilmeleri için ihtiyaçları olan yegâne şeyi samimiyetle işaret ediyor. Kentlerdeki diğer yalnızları nasıl tanırız? Belki kitaptaki yemek masasının etrafında buluşup cevabı çocuklarımızla birlikte ararız.

baslangic-var-baslangic-var-752203-1.

DÜNYANIN EN BERBAT ÇOCUKLARI’nın anlatıldığı bir kitap elinize geçse ne yaparsınız? Kitap “içindeki berbat örneklere takılacaksanız, güzel çocuklar hakkında yazmayı tercih etmemiş olan yazarı ayıplayacaksanız bu kitabı okumayın” uyarısı ile başlıyor. 10 berbat çocuğun problemli davranışları şaka yollu anlatılıyor. Salyalı Sam, Zırlak Zooey sadece ikisi. Diğer sıfatlar da birbirinden ilginç. Çocuklarımız söz konusu olunca idealize ettiğimiz, eleştiriye kapattığımız yaklaşımlarımızı gözden geçirmek için iyi bir fırsat. Çocukların, hayatı alt üst eden hallerini okurken, her öykünün sonunda, olumsuz davranışın çocuğun kendisi üzerindeki etkisini de göreceksiniz. Hangi öyküyü beğendiklerini çocuklarınıza sorarak kitabın içeriğine ilişkin nabızlarını tutabilirsiniz. Hiç Yanılmayan Yuan’ın öyküsü dokuz yaşındaki ikizlerimin favorisi oldu. Tahammül edemeyeceğiniz çocuk hangisiydi diye sordum ve Bitli Billy cevabını aldım. Absürt bir metne hazır olun. Okurken çocuğunuzun ‘berbat’ sayılabilecek davranışlarıyla yüzleşmekten kaçınmayın. Yüzleşirken de bolca eğlenin.

baslangic-var-baslangic-var-752201-1.

Sırada “çocuk olmak güzel bir şey değil!” diyen küçük bir kızın öyküsü var. ANNEM; KARGALAR VE BEN. Yazar, romanlarından aşina olduğumuz özgün anlatımıyla, çocuk dünyasının üzüntü ve korkularını onlar için kaleme almış. Çocukların hayal kurarak zorluklarla baş etme çabalarını yüceltmiş. Annesi ağır bir hastalığın pençesinde olan bir çocuk düşünün. Ev ortamının değişimi, büyüklerin onun adına aldığı kararlar, annesini kaybetme korkusu ve beraberindeki derin sorgulamalar…

baslangic-var-baslangic-var-752202-1.

Saçlarının kesildiği bir gün balkon demirindeki kargalar küçük kızın dikkatini çekiyor. Kargalar o günden sonra kızın yaşamında nasıl bir yer kaplıyor öğrenmek ister misiniz? Üzüntünün küçük bir çocuğun bedeninde yarattığı etkiler neler? Yazar, bir çocuğun hayatına derinlemesine ya da yüzeysel temas eden kişilerin -bir yetişkinin gözünden rahatlıkla kaçabilecek- etkilerini okura gösteriyor. Anne ve baba bir gün evden ayrılıyorlar. Çocuğun o anda aldığı karar ne? Küçük kızı ve okurları nasıl bir son bekliyor? Annesine saçını taratabilen, ilaç yerine sabun kokulu evlerde yaşayan çocuklar ne de şanslı. Pandemide aile büyüklerinin evdeki tedavi süreçlerine tanık olan çocukları düşününce kitaplığımızdaki bu kitabı hatırladım. Çocuklarımı olası yaşam sınavlarına hazırlamak adına kitaptan yeniden faydalandım. Üç oğlumun duygusal zemini birbirinden farklı. Kitabı onlara okurken/okuturken sezgilerim turnusol kağıdımdı.

Okullar kapandı. Tatilini değerlendirmek için birden fazla program yapma şansına sahip olan çocuklar var. Herhangi bir seçeneği bulunmayanlar da… Haliyle tatil günü var, tatil günü var! Huyu-suyu, hali-vakti nasıl olursa olsun günün sonunda bir çocuk ya mutludur ya da mutsuz! Başını bir şekilde yastığa koyar. Çocuklarımızın bizlerle geçirdikleri anlar hafızalarında zamanla demlenecek. Oscar Wilde’e göre “ilkin anne babalarını sevecekler, büyüdükçe yargılayacaklar, nadiren de affedecekler.” Kulağa ürkütücü geliyor değil mi sevgili anne babalar? Sizce sevgi ve anlayışla bu kehaneti bertaraf edebilir miyiz? Neden olmasın? Başlangıç var, başlangıç var!