“Baston” imtiyazı…

Reşat Ekrem Koçu’ya göre ulemalar arasında asa yerine baston kullanan ilk kişi Abdülaziz döneminin (1830-1876) seçkinlerinden Kethüdazade Hoca Ahmed Arif Efendi’dir.
Bir sofu, zarafetiyle ünlü Ahmed Arif Efendi’ye sorar:
“Bu kâfir değneğini niçin kullanıyorsun?”
Ahmed Arif Efendi’nin yanıtı “Üzülme, ben onu Müslüman ettim” olacaktır.
Baston, özellikle 19. yüzyıl sonlarından itibaren şairlerin, yazarların, sanatçıların üçüncü bir eli ya da ayağı olacaktır.
Mesela felsefe ve psikoloji alanlarında önemli çalışmaları bulunan Prof.Mustafa Şekip Tunç, bastonunu yanından eksik etmez, kimi zaman da elinden hiç düşürmez.
Gazeteci-yazar Celalettin Ezine ise siyah kadife yakalı pardesüsü ve bastonu ile Avrupalı bir görünüm sergiler.
Bastonu elinden düşürmeyen bir şair de Yahya Kemal’dir. Üstat, kimi zaman bastonunu kendisini kızdıranlara karşı silah olarak da kullanır.
Salâh Birsel’in tanıklığına göre Yahya Kemal, 1935 yılında Halit Fahri Ozansoy’a bastonu ile saldıracaktır.
Cemal Süreya’nın deyişi ile “Şık derviş” Sait Maden baston yerine şemsiyesini kullanırdı.
Bastonu nerededir mi?
Herhalde evinin kapısının arkasında, bir tehlike ihtimaline karşı silah olarak durmaktadır.
“Sohpet sihirbazı” Bal Mahmut’un bastonu hep vestiyerdedir.
Son yıllarında bastonunu silah olarak kullanan bir şair de Arif Damar’dı.
Bir defasında Kadıköy’de genç bir şairin, birinde de bir yayın yönetmeninin kafası bastonunun hedef tahtasını oluşturacaktır.
Baston bir gösteriş, bir silah olarak kullanılmanın yanında sahibine imtiyaz sağlayan önemli bir araçtır da…
Şair Kemal Özer, yaşamının son yıllarında evinde merdivenden düşmüş, kalçasını kırmıştı.
Bir süre koltuk değnekleriyle gezdi.
Sonraları durumu düzelmişti.
Koltuk değneklerini bırakmıştı ama, bu kez de sağ elinden Devrek imalatı bir bastonu eksik etmiyordu.
Sormuştum:
“Ayaklarında bir sorun yok, sağlıklı da görünüyorsun. Peki, neden hâlâ baston kullanıyorsun?
“Bu baston Nasrettin Hoca’nın kürkü gibi. Otobüse bindiğimde hemen yer veriyorlar. Bankaya gittim mi, öncelik tanıyorlar. Bir iş için kuyruğa girsem en arkadan hemen en öne alıyorlar. Bu baston elde taşınmaz da ne yapılır?”
(Kadim arkadaşım Ali Özgentürk de kalçasındaki arıza nedeniyle bir süredir koltuk değneği kullanmakta. Neyse, geçen gün değneklerden birini attı. Şimdi, ne zaman baston kullanacak diye merak ediyorum.)
Diyalize girdiğimden beri zaman zaman ben de baston kullanma ihtiyacı duyuyorum.
Ama aklıma Kemal Özer’in bastonu gelinde hemen vazgeçiyorum.
Bu kadar imtiyaz bana fazla gelir çünkü...
Gerçi eskiden de basın kartının kimi kullanım alanlarından uzak durmuşumdur.
Şimdilerde belediyenin taşıtlarda ücretsiz kullanım için verdiği bir kartım var, ama alalı iki yıl oldu, bir kez bile kullanmış değilim.
Umudum Ali Özgentürk’te…
Koltuk değneğini attıktan sonra, belki birlikte Devrek’e gider kendimize birer baston alabiliriz.

Bir engel çıkınca
Yokuş aşağı koştunuz mu hiç?
Durdunuz mu hiç
bir engel çıkınca
birdenbire?

Bileceksiniz öyleyse…

Bir başdönmesi alır
kesilen hızın yerini
ve bacaklarınızda gelen rüzgâr
sizden önce aşar engeli.
Kemal Özel