Bataklıktan ancak sanatın gücüyle çıkmak mümkün
Fotoğraf: BirGün

Cihangir Köroğlu

Geçen günlerde yeni albümü 'şehirler boyunca aklımdaydın'ı dinleyiciyle buluşturan Güncel Gürsel Artıktay, BirGün'ün sorularını yanıtladı. Artıktay, yaşanan saygısızlık ortamından çıkışın ancak sanatla mümkün olduğunu söyledi. Yaklaşık 1.5 yıllık bir çalışmanın ardından yeni albümünü çıkaran Artıktay, “Hayatımın büyük bir çoğunluğu yollarda geçtiği için ister istemez şarkılarıma sinen temalardan biri “yol” temasıdır. Albüm isminde şehir geçmesi bana göre her ne kadar tesadüfi görünse de aslında bilinçaltımın dışavurumu olarak da anlaşılabilir. Şarkılarıma verilen genel tepkiler de yolculuklarına iyi bir eşlikçi oldukları yönünde” dedi.

► Yeni albüm “şehirler boyunca aklımdaydın” geçtiğimiz günlerde dinleyiciyle buluştu. Albüm süreci nasıl geçti?

Albüm süreci yaklaşık 1 buçuk yıl sürdü. Şarkılar üzerine sürekli olarak tekrar tekrar düşündük hatta bazı şarkılar yeni baştan tekrar düzenlendi bazı şarkılar eklenip bazıları da çıkarıldı ve albüm sizlere ulaşan son halini aldı. Hem şahsi görüşüm hem de şirketimle ortak hedefimiz geriye dönüp baktığımızda pişman olacağımız ya da keşke yapmasaydık dediğimiz hiçbir işi yapmamak. Bunun en temel sebeplerinden biri de dinleyicilere karşı duyduğumuz saygı ve sorumluluk. Bu sebepten yaptığımız işlerin her bir saniyesi için olabildiğince ince eleyip sık dokuyoruz. Dinleyenlerin de bunu fark edip, kendilerini olabildiğince özel hissedebilmeleri en büyük temennim.

► Ne zaman bir şarkınızı dinlesem yolculuğa çıkasım geliyor. Genel tepki bu şekilde olduğu için mi “şehirler boyunca” detayı albüm isminde kullanıldı?

Hayatımın büyük bir çoğunluğu yollarda geçtiği için ister istemez şarkılarıma sinen temalardan biri “yol” temasıdır. Söylediğiniz şey yani albüm isminde şehir geçmesi bana göre her ne kadar tesadüfi görünse de aslında bilinçaltımın dışavurumu olarak da anlaşılabilir. Dediğiniz gibi şarkılarıma verilen genel tepkiler de yolculuklarına iyi bir eşlikçi oldukları yönünde…

► Dokuz şarkılık albümde bir tane de herkesin kulağının aşina olduğu “Bu Tepe” şarkısının düzenlemesi var. Neden bu şarkıyı seçtiniz?

Aslında bunun başlıca iki sebebi var. Bunlardan biri albümü paylaşırken yazdığım gibi bu albüm hayatımın belirli dönemlerinden kesitler sunuyor. Bu kesitlerden önemli bir parçası da Erzurum’da gerçekleşti. O süreç hem bana çok şey öğretti hem de hayatıma yön vermem de bir hayli etkili oldu. Dolayısıyla bu Erzurum türküsü de o zamanlarıma bir gönderme içeriyor.

İkinci sebebi de pandemi sürecinde evden çalıştığımda ilk defa uzun süreler müzik yapma zamanım olmuştu. O zamanlar seçtiğim bazı şarkıları kendimce tekrar düzenleyip yorumlayarak paylaşmıştım. Bunların arasında “bu tepe” türküsünün düzenlemesi diğerlerine nazaran pek bir radikal gelmiş ve aklıma epey yatmıştı. Akabinde süreç sonlanıp evlerden çıktığımızda da türküyü bu albüme koyma kararı aldık.

Güncel Gürsel dinleyen bir kişinin tarzınızı tek kelimeyle anlatması mümkün değil gibi duruyor. Akustik tınılar ön planda. Bu durum hakkında neler söylemek istersiniz?

Aslında müzik kariyerim için başlıca hedeflerimden birisi de budur yani herhangi bir türe sıkışıp kalmamak. Bunun için olabildiğince geniş bir yelpazede müzik üretmeye çalışıyorum. Tabi besteleme stilimi oluşturan belli başlı ortak noktalar var şarkılarımda fakat tür olarak tek bir yere sıkışmak istemiyorum.

► Yüksek lisansınızı İTÜ Müzikoloji’de film müzikleri üzerine yaptığınız çalışmayla tamamladınız. O zaman soralım, en sevdiğiniz film müziği hangisi oldu?

Evet 2010 sonrası ana akım ödülleri almış ya da aday gösterilmiş film müzikleri üzerine çok severek yazdığım bir tezim mevcut, bu tezim ayrıca kitap olarak da basıldı. En sevdiğim film müziklerinden ziyade (çünkü çok fazla var) stillerini epey beğendiğim ve etkilendiğim bestecileri söylemek isterim. Onlar da Alexandre Desplat ve çok erken kaybettiğimiz Johan Johansson. Bu iki isim de son dönemin film müzikleri alanına yeni bakış açıları kazandıran bestecilerinden.

► Ayrıca sizin de şarkılarınız dizilerde kullanıldı. Ciddi etkileşim de aldılar. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Evet diziler vasıtasıyla epey bir kişiye ulaştık. Her ne kadar işlerinizi rafine tutmaya çalışsanız da bu işlerin yerine ulaşabilmesi için bazen popüler tüketim ürünlerine katılmak durumundasınız. Diziler bu konuda hatırı sayılır bir destek sağlıyorlar.

► Müzisyenliğin yanı sıra İTÜ’de araştırma görevlisi olarak hayatınızı sürdürüyorsunuz. Hangisi ön planda? Zorlandığınız zamanlar oluyor mu?

Açıkçası herhangi birini ön planda tutmuyorum. Hem müzik üretmek hem de akademide olmaktan mutluyum ve ikisiyle de severek uğraşıyorum. İki işin iç içe geçmesiyle bir yandan müzik yapıyorum bir yandan da yaptığım müzik üzerine epey düşünüyorum. Konser ve prova zamanlarında her ikisini bir arada yürütmek epey zorlasa da dengede tutmaya çalışıyorum.

► Albüme dönecek olursak, içerisinde “bu gerçekten beni anlatıyor” diyerek söylediğiniz bir şarkı oldu mu?

Açıkçası öyle tek bir şarkı yok bu albümde. Kendime yazdığım tek şarkı daha önce yayınlayan “aynalar” şarkısıdır.

► Ürettiğiniz şarkıların çoğunda hüzün hâkim, içinizdeki hüznün yansıması mı?

Sadece yaşadıklarımı değil etrafımda beliren bazı hüzünleri de içimde derinden hissettiğim için müziğim onları da dışa vuruyor.

► Son zamanlarda siz de yakından biliyorsunuz ki müzisyenlere karşı şiddet olayları maalesef arttı. Hatta çok sarsıcı sonuçlarla da karşılaşıldı. Bu durumu nasıl değerlendirirsiniz?

En az şiddet kadar şiddetin gerekçeleri de bir hayli can sıkıcı. Topyekûn bir saygı problemi yaşıyoruz. Maalesef bu problemin de birbirini besleyen, iki ucu da keskin sebepleri mevcut. Bir yanda bazı müzisyenlerin para ya da ün uğruna mesleğin itibarını ve özsaygıyı göz ardı etmeleri varken diğer yanda da paranın her türlü davranış özgürlüğünü de satın aldığını düşünen, sanattan ve her türlü estetik içeren zevkten uzak bir insan çeşidinin giderek kalabalıklaşması bulunmakta. Bu kalabalığın artık talep ettikleri karşısında alacakları en ufak bir olumsuz durumda muhatabının yaşam hakkını elinden alabilecek cüreti kendisinde görmesi, her türlü meslek için işin ne kadar tehlikeli bir noktaya geldiğini gösteriyor. Bu bataklıktan yine sanatla çıkacağımızı düşünüyorum ve buna sonsuz inanıyorum..

► Gelecekte dinleyicilerinizi neler bekliyor?

Bundan sonrasında albümle beraber dinleyicilerle daha fazla canlı buluşmak istiyoruz. Üretim olarak da sırada 4 şarkılık bir EP için stüdyoya gireceğiz ve sonrasında yeniden 9 ya da 10 şarkılık bir albüm yayınlamayı düşünüyorum. Tabi bu süreç içinde yeni fikirler ya da fırsatlar olursa ayrıca değerlendirebiliriz. Ayrıca ülke koşullarında da uzun vadeli planlar yapılması çok kolay olmadığı için zaman ne getirir bilemiyorum…