Batan projeler, akılsız tasarım…
Tolga Mırmırık
Bilişim alanının ilerleme hızı ile şimdilerde geldiği durum, sektörün hayatımızdaki gençliğine rağmen, diğer tüm sektörler ile kıyaslandığında aklımızın oldukça zor algılayabileceği bir düzeyde seyrediyor. Gelişmelere yetişebilmek, uyum sağlayabilmek, yeniliklere uygun geliştirmelerde bulunabilmek, sektörün içindekiler için bile çok zorlaşıyor.
Bilişim sektörünün hayatımıza girişi -1944 yılındaki Harvard MARK-I ile başladığını varsayarsak- en fazla 3 nesil öncesinde olmuş. Yani en azından benim dedemin gençliğindeki bir dönemde başlayan ve zamanla tüm insanlara bir iş alanı olarak fırsat yaratan bir sektör kendisi (1822’deki Charles Babbage’ın “Fark Makinesi”nden başlarsak da çok büyük ihtimalle 5 nesil önceki dedemin nefes aldığı zamanlara denk geliyor çıkışı). Oysa inşaat ya da tarım alanındaki toplam bilgilerimiz için baktığımızda, yaklaşık 9 bin–10 bin yıl kadar önce yerleşik hayata geçişimiz ile oluşmaya başlayan bir birikim mevcut tüm tarihimizde.
Bir diğer söylem ile tohum ıslahını yaklaşık 10 bin yıldır biliyoruz ama bilgisayarların uzun bir süredir vazgeçilmez parçası olan fareyi kullanmaya başlayalı 57 yıl oldu. Sadece, bilgisayarları kontrol etmek için kullandığımız araçların bugünkü çeşitliliğine (sesli komut, dokunmatik ekranlar, kamera görüntüsü işleme vb.) baksak bile; “meğer kısacık bilişim sektörü tarihine ne kadar da çok bilgi sığdırmışız…”
Az zamanda çok da iyi işler yapamadık
Bilinenin, görünenin ya da aktarılanların aksine, bilişim sektörü oldukça verimsiz projelerin olduğu bir sektör. Bilgi teknolojileri ekiplerince uzun yıllardır takip edilen ve 1994 yılından bu yana biraz düzensiz olarak yayınlanan Standish Group’un CHAOS raporunun 2020 yılındaki verilerine (CHAOS 2020: Beyond Infinity) göre endüstride başarılı olarak gerçekleştirilen bilgisayar projelerinin oranı sadece yüzde 31. Bunun anlamı, yapılmaya başlanılan ve planlanan hemen hemen her üç projenin sadece bir tanesi hem planlanan para ve zaman içinde bitiriliyor hem de tam da o ilk başta tasarlanıp, düşünüldüğü gibi çalışıyor.
Burada unutulmaması gereken diğer nokta da bu “başarılı” kategorisindeki bilişim projelerinin, içlerinde, hala fark edilememiş olan hatalar barındırdığı. Planlanan bütçeden fazlasına mal olmuş veya planlanan zamandan daha geç bitmiş olan projeler ile tamamen rafa kaldırılanlar ise %69.
Ülkemiz politikasını ve inşaat sektörünü saymazsak, normal ülkelerdeki herhangi bir sektörde pek de kabul edilemeyecek ve sineye çekilemeyecek bir başarısızlık oranı aslında bu %69. Neden -mesela- inşaat projeleri yapılan ilk planlara göre çok daha başarılı ve hatasız iken, alanında çalışan çok zeki insanlara rağmen yazılım projelerinde bu kadar çok hata çıkıyor sorusu bilişime dair çok sorulan ve kriz oluşturan konulardan. Daha iyi ve daha kaliteli yazılım projeleri üretmenin yeni yolları yıllardır deneniyor. Kullanılan araçlar değiştiriliyor, ekipler farklılaştırılıyor, yönetim biçimleri yenileniyor.
Hatalı yazılımın üretilmesinin kök sebebi arama çalışmalarında, sosyal bilimlerden iletişime, ekonomiden çevrimiçi e-ticaret sitelerinin pazarlama stratejilerine kadar girmiş olan “bilişsel önyargılar” konusu tabi ki yazılımların neden hatasız olamadığı ve milyonlarca dolarlık projelerin neden başarısız olduğu konusunda da karşımıza çıkıyor.
Akılsız tasarım
Son yıllarda popüler bilim yayınlarında sıkça adı geçen bilişsel önyargılar, negatif tanımı ile, “insan beyninin işleyişi yüzünden, mantıksız ve farkında olmadığımız davranışlar göstermek” olarak tanımlanabilir. En güçlü sermayesi beyni olan insanların çok yoğun olduğu bilişim sektöründe -özelde yazılım mühendisliği alanında- bu mantıksız işleyişlerin sıklıkla etkili olduğu, yapılan araştırmalar ile öne koyulmakta. Yapılan işin “hatasız” olduğu savını oluşturan bilişsel önyargılar içinde de en etkili olanın “doğrulama yanlılığı” ile “iyimserlik yanılgısı” olduğu görülmekte. Bu konuda daha detaylı bilgi bulmak isteyenler, Gül Çalıklı, Berna Aslan ve Ayşe Bener’in “Yazılım geliştirme ve testinde doğrulama yanlılığı” isimli 2010 yılı makalesini inceleyebilir.
İnşaat mühendislerinin yaptığı her üç evden ikisi, hem planlanan zamandan çok daha uzun zamanda bitse, hem de size söylenilen fiyatın iki katına mal olsa ve hatta doğru zaman ve paraya yapılan evde bile mutfak yerine iki banyo bulunsa, bu mühendislik yetkinliğine güvenebilir miydiniz?
Benim bilgisayarım çalışıyor…
Bilişim sektörünün bu başarı(sızlık) oranının normalmiş gibi algılanmasının sebeplerinden birisinin henüz yazılım dünyasının insanlık için çok yeni bir disiplin olması, üzerinde düşünülmesi gereken bir fikir. İnsanlık bu disiplin için henüz emekleme dönemine bile gelemedi. Bilinmezliklerle dolu, devamlı değişiklik gösteren, büyük ölçüde kaosun hüküm sürdüğü, taleplerin hemen hiçbir zaman aynı şekilde tekrarlanmadığı bir disiplinde yolunu bulmaya çalışan bilişim sektörü çalışanının beyni, on binlerce yıl boyunca savanda av olmamak için evrimleşmiş veya çekiç tutmada ustalaşmak için gerekli akıl yürütmelere alışmışken, kendi yarattığımız bu yeni yapay dünyada yolunu bulmakta ve hatasız işler yapmakta çok zorlanıyor. Kim bilir belki yazılım mühendisi arkadaşlar “benim bilgisayarda çalışıyor” yerine “ben ne yapayım, böyle evrimleşmişim” diyebilirler. İyi haftalar.
Ek okuma
https://en.wikipedia.org/wiki/Wason_selection_task
Wikipedia, Bilişsel önyargılar listesi
https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_cognitive_biases
Eski CHAOS Raporları
https://www.standishgroup.com/chaosReport/index