Putin, Donbass ile ilgili attığı tanıma, savaş gibi adımlarla Batı’ya “NATO’nun Doğu’ya genişlemesi söz konusu olursa benim sınırlarım Sovyetler Birliği sınırlarıdır” mesajını veriyor.

Batı ambargolarla bir sonuç alamadı

YUNUS EMRE CEREN

Rusya’nın 22 Şubat’ta Putin’in konuşmasıyla yükselen Ukrayna’ya yönelik müdahale ve savaş süreci kısa bir süre içerisinde savaşa dönüştü. Maidan sürecinden beri NATO ve AB’den destek alan Ukrayna, Rusya’nın savaş kararıyla yalnız kaldı. Bu sürecin öncesini ve sonrasını Dış Politika Uzmanı Aydın Sezer’le görüştük. Sezer “Yaptırımların Rusya açısından mühim bir karşılığı olmaz, aksine Avrupa için doğalgaz fiyatlarının artışı gibi bir karşılığı olur” dedi.

Putin’in konuşmasında hem Batı’ya ve müttefiklerine verdiği gözdağı, hem de Sovyetlerden ayrılan cumhuriyetlere mesajlar vardı. Putin’in verdiği bu mesajları ileriye dönük planlar olarak düşünebilir miyiz?
Bu mesajlar önceki yıllardaki planların devamı niteliğinde geleceğe dönük bir plan aslında. Eski Sovyet Cumhuriyeti ülkelerin Batı tarafından zehirlenmesine müsaade etmem, tarzında bir mesaj bu. 2007 yılında Münih’te bunu net olarak beyan etti Putin, 2008’de Gürcistan’daki renkli devrime müdahil oldu, Abhazya ve Güney Osetya’yı tanıyarak NATO genişlemesine müsaade etmeyeceğini belirtti. O gün bugündür Gürcistan izole edilmiş halde. 2014’te Ukrayna’daki Maidan Darbesi veya Devrimi ardından Kırım’ı işgal ve ilhak ederek Rusya’ya dahil etti. Batı’ya alırım alacağımı mesajı verdi. 2018-2019’da Ermenistan’da Paşinyan’ın Fransa ve ABD ile ilişkiye girmesine karşı Paşinyan’ı Dağlık Karabağ Savaşı üzerinden Azerbaycan’la cezalandırdı. Paşinyan’ın kendisi savaş esnasında Putin’e biat ettiği için Putin onu sistem içerisinde tuttu. Belarus seçimlerinden önce Rus-Belarus ilişkileri son derece kötüydü. Hatta yüzlerce Wagner askeri Belarus’ta tutuklanmıştı. Şu an ise Belarus, Rusya ile birlik devleti olma konusunda çalışmalar yürütüyor. Kazakistan’da ocak ayında yaşanan süreçte Rusya’nın da dahil olduğu Ortak Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün müdahaleyle orada düzeni sağlayıp geri çekilmesi da bunlara dahildir. Tüm bunlara ek olarak da Donbass ile ilgili attığı tanıma, savaş gibi adımlarla Batı’ya “NATO’nun Doğu’ya genişlemesi söz konusu olursa benim sınırlarım Sovyetler Birliği sınırlarıdır” mesajını veriyor. Ayrıca kendi civarındaki ülkelere de “Bakın ben ne kadar güçlüyüm, endişe edilecek bir şey yok, yolun dışına çıkmaya yeltenen olursa oraya da böyle müdahale ederim” mesajını veriyor.

Batı’nın yaptırımları, Kuzey Akım 2’nin durdurulması gibi şeyler Rusya’yı nasıl etkiler veya bunların bir karşılığı var mı?
Batı, Kırım’ın ilhakından sonra uyguladığı ambargolarla 8 yıldır tek bir sonuç bile alamadı. Türkiye gibi NATO ve Batı müttefiki bir ülke dahi bu ambargolara uymadı. Donbass’ı kâğıt üzerinde sadece tanıdı, henüz işgal de etmedi ilhak da etmedi. Dolayısıyla Batı açısından uygulanacak ambargolardan sonuç beklemek sadece eblehlik ya da kendi iç kamuoylarına şekil veya figür gösterilerinden başka bir anlam ifade etmiyor. Açıklanan yaptırımlardan hiçbiri Rusya’ya zarar verecek nitelikte yaptırımlar değil. Kuzey Akım 2 projesi Kırım işgalinden beri inşaatı devam eden bir proje. Almanya, Avrupa bu projeyi yaptırım listelerine alarak durdurmadı hatta programlarına alarak o günden beri sürdürdü. Bu proje geçen sonbaharda tamamlandı. Devreye giremedi ama. Sebebi ise teknik sürecin tamamlanması sağlanamadı, üçüncü tarafların yeterlilikle alakalı teknik testleri tamamlaması gerekiyordu. Bunu yapan bağımsız firmalar ABD ambargosundan çekindiklerinden işi yavaştan alıyorlardı. Almanya tarafında ise lisans verme konusunda bir prosedür var, engel olarak. Ruslar bu engeli aşmak için Gas For Europe adında yeni bir firma kurdu. Bu firmanın lisans çalışmaları ve teknik anlamda hattın çalışmaya hak kazanmasının yaz sonu hatta yılsonuna doğru ancak olabilmesi mümkün. Şimdi açıklanan kararla bu hattın durdurulduğu belirtiliyor ama hat zaten çalışmıyor. Bu yüzden Rusya’ya yönelik bu yaptırımın ilave bir külfeti yok. Kuzey Akım 1 projesi mesela devam ediyor, yaptırım listelerinde bu akımı kesmediler. Ayrıca Avrupa’ya Rusya üzerinden Ukrayna vasıtasıyla aktarılan gaz akımı da devam ediyor. Rusya-Ukrayna hatları üzerinden 45-50 milyon metreküp doğalgaz her gün Avrupa’ya aktarılıyor. Yani bu Kuzey Akım 2’yi durdurma kararı da tamamen şovdan ibaret. Şu an Avrupa’da yüksek sayılan enerji fiyatlarına bakılacak olursa Kuzey Akım devreye girdiği zaman bu fiyatlarda bir istikrara ulaşılacağı düşünülüyordu. Ama şu an Kuzey Akım 2’yi kapatma kararlarıyla bu artık mümkün olmayacağından Avrupa’da enerji fiyatlarında artış söz konusu olacak. Rusya, Avrupa’ya zaten serbest piyasa kuralları çerçevesinde doğalgaz satıyor, Avrupa ülkelerindeki doğalgaz fiyatı artışı bu yüzden Rusya’ya yarayacak. Batı dolaylı olarak Rusya’nın gelirlerini artıracak bir önlem aldı diyebiliriz. Dmitry Medvedev, “2 bin avroluk fiyatlara alışsın Avrupa” derken kast ettiği buydu. Kuzey Akım 2’nin durdurulması ve bunun psikolojik etkileri başta Türkiye olmak üzere Avrupa ülkelerini etkiler. Çünkü Türkiye boru hattıyla aldığı doğalgaz dışında serbest piyasadan spot olarak aldığı doğalgazın fiyatına daha fazla ödemek zorunda kalacak.

Bu süreç Türkiye’yi nasıl etkiler?
Türkiye geçen mart ayından beri Ukrayna’nın yanında taraf olduğundan, İHA/SİHA sattığından Rusya ile ilişkilerinde sorunlar yaşayan bir ülke. Bunun somut faturasını geçen yıl Rusya ile yürüttüğümüz Türk Akım 2 doğalgaz ticari sözleşmelerinde aldık. Rusya yüksek fiyat sundu, esneme yapmadı, çok pahalı bir fiyattan Türk Akım’dan gaz aldık. Hattın tam kapasitesini de dolduramadık, hattın 3’te 1’i atıl. Üzerine bir de İran üzerinden doğalgaz krizi yaşadık. Batı’nın uyguladığı ambargolar gibi bizim de Rusya’ya yönelik ambargolar uygulamamız gerekirse bu bambaşka bir krize yol açılması demek olur ve Rusya’nın misillemesine maruz kalırız. Rusya mesela yaptırımlara, yaptırımlarla karşılık veriyor bugün. Biz Batı ambargosuna uymadan Ukrayna’nın yanındayız ama Rusya ile de ticari ilişkilerimiz sürsün gibi oportünist bir yaklaşıma bürünürsek Rusya bu defa bunu satın almaz. Türkiye, bu savaştan Ukrayna’dan sonra en çok etkilenecek ülkelerin bence başında geliyor. Turizmden, hububata, iş insanlarının yatırımlarından Rusların Türkiye’deki yatırımlarına, Akkuyu’dan doğalgaz ilişkilerine kadar iki ülke arasında iktisadi anlamda hangi başlık varsa biz bunlardan olumsuz etkilenmekle karşı karşıyayız. İş bununla da kalmıyor, Suriye, Libya gibi üçüncü ülkelerle de karşı karşıya gelmek zorunda kalırız. Ancak bunlar sadece Türkiye’nin daha önce izlediği oportünist rotayı izlemesi halinde bunlar olabilir.

Sizce NATO Ukrayna’ya müdahil olur mu?
Ukrayna, NATO üyesi olmadığından NATO’nun Ukrayna’ya herhangi bir şekilde müdahil olması söz konusu değil. Kaldı ki NATO’nun kendi üyeleri arasında da Rusya’ya karşı savaşa girilmemesini isteyen ülkeler var. NATO’nun 5. Maddesi Ukrayna’da işlemez. ABD’nin kendisi de pek çok kişi üzerinden askeri müdahaleye cevap vermeyeceğini defalarca söyledi. Rusya’nın bugüne kadar müdahale etmek, savaş açmak gibi bir niyeti yoktu. Elindeki diplomatik aygıtlar tükenmeden bu seçeneği gündeme getirmedi. Rus askerlerini, Biden’ı haklı çıkaracak şekilde Kiev’de görmek şaşırtıcı olmadı.

ABD ve müttefiklerinin yıllardır inşa ettikleri tek kutuplu dünya yıkıldı diyebilir miyiz? Tekrardan çift kutuplu bir dünyadan söz edebilir miyiz?
Münih 2007 Güvenlik Toplantısı’nda Putin bu tek kutuplu dünyanın yıkılacağını beyan etmişti. Eski Sovyet Cumhuriyetleri’ne yönelik gelişmelere bakıldığında, Libya’dan Suriye’ye başat bir güç olan Rusya düşünüldüğünde, Çin’le ilişkilerinin en üst düzeyde olduğu göz önünde bulundurulduğunda artık net bir şekilde yeni bir Soğuk Savaş içerisinde olduğumuzu söylememiz mümkün. ABD’nin Rusya’yı da Avrupa’ya havale ederek kendisi de Pasifik’te Çin’i ablukaya alarak müdahale etme süreci başlamadan bitecek gibi. Rusya-Çin ittifakı olabileceği gibi bu süreç AB ülkelerinin NATO’dan kopması gibi bir başka süreci başlatabilir.

Bu söyleşi 23 Şubat’ta yapılmıştır.