VIJAY PRASHAD Afganistan barış görüşmelerinin mahiyetini açıklamak zor. Savaşan tarafların karşılıklı oturdukları tek bir masa bile yok. En az iki ayrı görüşme yürütüldüğü için, görüşmeler, aynı şehirde bile gerçekleşmiyor. Katar’ın başkenti Doha’da Taliban ve ABD hükümeti görüşüyor. Diğer bir nokta ise Rusya’nın başkenti Moskova. Burada Taliban, eski Devlet Başkanı Hamid Karzai de dâhil olmak üzere, […]

Batı, barışı Afganistan’ın elinden aldı

VIJAY PRASHAD

Afganistan barış görüşmelerinin mahiyetini açıklamak zor. Savaşan tarafların karşılıklı oturdukları tek bir masa bile yok. En az iki ayrı görüşme yürütüldüğü için, görüşmeler, aynı şehirde bile gerçekleşmiyor.

Katar’ın başkenti Doha’da Taliban ve ABD hükümeti görüşüyor. Diğer bir nokta ise Rusya’nın başkenti Moskova. Burada Taliban, eski Devlet Başkanı Hamid Karzai de dâhil olmak üzere, Afgan muhalefet liderleriyle toplantılar yapıyor. Her iki toplantıda da olmayan, görevdeki Devlet Başkanı Eşref Gani ve hükümeti. Taliban onları gayrimeşru ve alakasız görüyor. Başkan Gani dışındaki herkes, görüşmelerde “ilerleme” kaydedildiğini söylüyor. Fakat deneyimli diplomatlara göre, bu “ilerleme” 18 yıldır süren bir savaş için çok yavaş. 

Katar

Bu yıl şubat ve mart ayları arasında, barış görüşmelerinin beşinci turu kapsamında, ABD Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad ve Taliban’ın kurucularından Molla Abdulgani Birader bir araya geldi. Taliban, tüm yabancı güçler ülkeden çekilmeden barış olamayacağını söylüyor. 

Objektif şekilde bakılırsa, çoğu ABD’li 15 bin yabancı askerin çekilmesi, ülkeyi Taliban’ın ellerine bırakacak. Geçen hafta, Taliban güçleri, ülke çapında, Afgan hükümetinin askerlerini vurdu. 2002’den beri her baharda, Taliban ve müttefikleri, ABD, NATO ve Afgan hükümet güçlerine karşı saldırılar düzenlemek için, dağlardaki sığınaklarından çıkıyor. Bu saldırıların merkez üssü, Afganistan’ın güneydoğusundaki Gazni ve Helmend  vilayetleriyle batı vilayeti Ghor oldu. Bu alanlardaki şiddetli çatışmalar Kabil’deki intihar saldırılarıyla birlikte geldi. ABD politikasındaki iki değişiklik, ABD hükümetinin, Afganistan’da oyunun bittiğini bildiğini gösteriyor. 2017 Ekim’inde, ABD, Afgan güvenlik güçlerinin verdiği zayiatı saymayı bıraktı. ABD hükümeti bu yıl da toprağın ve nüfusun ne kadarının Afgan hükümetinin kontrolünde olduğunu ölçmeyi durdurdu.

ABD’nin yaptığı son araştırmaya göre, Afgan hükümetinin kontrolündeki bölgede nüfusun yüzde 63,5’i yaşıyor. Geri kalan bölgeler ise Taliban’ın elinde ya da hâlâ çekişmeli. Tüm işaretler Taliban’ın daha çok bölge almasıyla, dengenin değiştiğini gösteriyor. ABD hükümetinin çetele tutmayı bırakmasının sebebi de bu. ABD askerleri gitse de kalsa da Taliban’ın yakında, denize erişimi olmayan ülkedeki irtibat yolları dâhil olmak üzere, kilit bölgelerin kontrolünü ele geçirme olasılığı yüksek. Eğer Katar’da ABD güçlerinin çekilmesiyle ilgili anlaşmaya varılırsa, Taliban eninde sonunda Kabil’i alacak. 

Moskova

Katar’da yabancı güçlerin ülkeden çekilmesi sağrısı yapan Birader, Rusya destekli barış görüşmeleri için Moskova’ya gitti. Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da Birader de ilerideki görüşmeler için, ABD askerlerinin ülkeyi terk etmesi talebinin, ön koşul olduğunu doğruladı. Afganistan muhalefetinin bir bölümünün lideri olarak ortaya çıkan Karzai de bu pozisyonu kabul etti. Karzai’nin eski içişleri bakanı Muhammed Hanif Atmar, Eylül’deki başkanlık seçimlerinde Eşref Gani’ye karşı adaylığını koyabileceğini söyledi. Atmar sekiz yıl kadar önce Karzai’yle ayrı düşmüş olsa da şu anda ikilinin yakın olduğu söyleniyor. Atmar, Afgan hükümetinin IŞİD’e karşı savaşında önemli bir müttefik olarak gördüğü Taliban’la tam bir anlaşmadan yana. Görevi 22 Mayıs’ta biten Gani, Atmar’la karşılaşacak. Pek çok kişi, Atmar’ın 2014’te Gani’nin zaferinden sorumlu olduğuna inanıyor. Rusya, Afganistan’da 18 yıldır süren savaşın bittiğini görmek istiyor. Afganistan’dan gelen ayaklanma tehdidi, uzun zamandır, Moskova’yla yakın bağları bulunan Orta Asya devletlerini tedirgin ediyor.  Çin’in  “Bir Kuşak Bir Yol” projesine dair istekleri sadece demiryolu ve yollarla değil aynı zamanda mineral madenciliğiyle kilit bölge olabilecek Afganistan’daki sorundan zarar gördü. Çin’in Pakistan üzerindeki baskısı kesinlikle artacak. 

Pakistan, çıkarlarını korumak ve Hindistan’ı dışlamak için Taliban’ın Kabil’de gücü paylaşmasını istiyor. 2017 Haziranı’nda, Çin ve Rusya hem Hindistan’ı hem de Pakistan’ı Şangay İşbirliği Örgütüne getirdi. Grubun ana taleplerinden biri Afganistan’daki istikrarsızlığı yatıştırmak. 

Hem Çin hem de Rusya, bu, Taliban’ın Kabil’de politik bir güç olarak ortaya çıkması anlamına gelse de, barış anlaşması için bastırıyor. 

Savaş

Afganistan’daki savaşta sayısız Afgan hayatını kaybetti. Birleşmiş Milletler’in (BM) verilerine göre, 2018’de sivil ölümlerinin sayısı 3 bin 804’tü, ölenlerin 900’ü ise çocuktu. Bu, ABD’nin Afganistan’ı bombalamaya başladığı 2001’den beri en çok sivilin öldüğü yıl oldu. 

Ölüm, savaşın sonuçlarından biri. Açlık ise diğeri. Afganistan’daki BM İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi’ne (OCHA)  göre, bu yıl içinde nüfusun yarısı gıda yardımına ihtiyaç duyacak. Bu 3,3 milyon kişi, mahsul kıtlığı ve kuruyan sulama kanalları nedeniyle açlık çekecek.  Açlık,  hastalıkları yoğunlaştıracak.  

Bütün işaretler, Trump yönetiminin ABD askerlerini çekmek isteğini gösteriyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), ABD askerlerinin Afganistan’da uluslararası yasaları ihlal ettiğine dair ön bulguyla savaş suçları soruşturması açmayı denedi. Trump yönetimi bu soruşturmayı engelledi. 7 Haziran’da ise UCM Başsavcısı Fatou Bensouda işine devam etmek için talepte bulundu. Bensouda soruşturmanın politik şekilde kapatılmasını istemiyor. Katar’daki masada, oluşacak Afgan hükümetinin UCM’den davayı geri çekmesini talep etmesi halinde, ABD’nin Taliban’ın bazı taleplerini kabul etmesi gibi bir yan anlaşma var. 

Birçok Avrupa ülkesi, Afgan sığınmacıları, “mülteci” olmadıkları ve sadece “ekonomik göçmen” oldukları gerekçesiyle sınır dışı ediyor. Norveçli bir mülteci kurumu 2018’de yayınladığı raporda sınır dışı edilenlerin, bir şekilde, tekrar kaçmaya zorlandıklarını söylüyor. Bunların hiçbiri Avrupalı devletler için önemli değil. Avrupa ırkçılığının ve zenofobinin canlanması politikayı belirliyor. Avrupa’dan savaşın sonlandırılması için baskı günden güne artıyor.  Bu baskının NATO Genel Merkezinde yükselmesi olası. Bu durumun da ABD askerlerinin çekilmesine dair takvimde etkisi olur.

Katar ve Rusya’da yürütülen barış görüşmeleri, hemen doğrudan bir sonuç vermeyecek. Büyük yaralar alan Afganistan’ın geleceği, anlaşmanın yabancı tarafları için kendi küçük kazançlarından daha az önemli. 

Çeviri: Ömür Şahin Keyif