Google Play Store
App Store

Pekin’deki savunma forumunda konuşan Çin Savunma Bakanı Dong, dünyanın ‘Soğuk Savaş zihniyeti’ ve hegemonyacılık gölgesinde bir yol ayrımında olduğunu belirterek “doğru seçimi yapma” çağrısında bulundu.

Batı zorbalığına karşı doğru seçim zamanı
Fotoğraf: scmp

Dış Haberler

ABD liderliğindeki Batı dünyasının hegemonyasını korumak için saldırganlığı artarken Münih Güvenlik Konferansı’nın “Çin versiyonu” olarak kabul edilen Xiangshan Güvenlik Forumu, Pekin’de başladı. Forumun açılış konuşmasını yapan Çin Savunma Bakanı Dong, ABD’nin “güç haktır” anlayışının insanlığı “orman kanunlarının hüküm sürdüğü bölünmüş bir dünyaya sürüklediğini” söyleyerek “dünya barışını koruma” sözü verdi.

Bu yıl “Uluslararası Düzeni Korumak ve Barışçıl Kalkınmayı Teşvik Etmek” temasıyla düzenlenen 12. Pekin Xiangshan Savunma Forumu’na aralarında Rusya, ABD, Fransa, Almanya’nın da olduğu 100’den fazla ülkeden 1800’ü aşkın savunma bakanlığı ve ordu yetkilileri ile uluslararası ve bölgesel örgütlerin temsilcileri katıldı.

Üç gün sürecek etkinlik, son haftalarda Tianjin’deki Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) zirvesi ve Çin’in yeni nesil silahlarıyla gövde gösterisine dönüşen Zafer Günü askeri geçit töreni dâhil bir dizi üst düzey diplomatik faaliyetin ardından geldi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Kuzey Kore Devlet Başkanı Kim Jong-un’u bir araya getiren söz konusu iki etkinlikte liderler, hegemonyasını kaybeden Batı’nın saldırganlığına meydan okuyarak “çok kutuplu dünyanın inşasına” dikkat çekmişti.

ÇOK KUTUPLULUK ÇAĞRISI

Forumun açılış konuşmasını yapan Çin Savunma Bakanı Dong Jun, ABD’nin “güç haktır” anlayışının insanlığı “orman kanunlarının hüküm sürdüğü bölünmüş bir dünyaya sürükleyeceği” uyarısı yaptı. Dong, “güçlü bir Çin ordusunun barış için bir güç olacağını” kaydetti. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in ŞİÖ zirvesinde dile getirdiği “küresel yönetişimi yeniden şekillendirme” çabalarını öne çıkaran Dong, düzenli ve çok kutuplu bir dünya inşasına çağrı yaptı.

Dünyanın “Soğuk Savaş” zihniyeti, hegemonyacılık ve korumacılığın gölgesinde bir yol ayrımında olduğunu belirterek “çatışma yerine diyalogun seçilmesi gerektiğini” söyledi. ABD ve Asya-Pasifik’teki müttefiklerine üstü kapalı gönderme yapan Dong, “Dış askeri müdahale, nüfuz alanları arayışı ve başkalarını taraf olmaya zorlamak uluslararası toplumu kaosa sürükleyecektir” dedi.

BATI İTTİFAKINA ELEŞTİRİ

Dong, NATO ve Avrupa Birliği (AB) ile ABD,  İngiltere ve Avustralya’nın Çin’e karşı savuma paktı AUKUS’u da isim vermeden eleştirdi. Askeri ittifaklar ve siyasi blokları “hegemonya ve bencillik çıkarlarına hizmet eden küçük seçkin gruplar” olarak tanımlayan Savunma Bakanı, “Bu bloklardaki ülkeler diğerlerini ya dost ya da düşman olarak görür ve çıkarları birlikte paylaşır. Meşruiyetlerini korumak için rakipler yaratmaları gerekir” dedi.

Çin ordusunun küresel güvenliği güçlendirmek için tüm taraflarla diyaloga açık olduğunu ifade eden Dong, silahlanma yarışını körüklemek yerine barışı koruyacak askeri stratejilerin geliştirilmesi gerektiğini kaydetti. Çin ordusunun savunmacı doğasına işaret eden Dong, “Bizim askeri gelişmemiz bağımsızlığımızı, güvenliğimizi ve kalkınma çıkarlarımızı korumayı amaçlıyor” dedi.

NATO HEDEF GÖSTERMİŞTİ

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, ŞİÖ zirvesinin ardından Çin ile Rusya arasındaki yakınlaşmaya dikkat çekerek iki ülkenin savunma sanayilerindeki işbirliğinin daha önce benzeri görülmemiş bir seviyeye çıkardığını söylemişti.

İki ülkenin “küresel dünya düzenini değiştirmek, özgürlükler ve güvenliğin altını oymak için saldırganlaştığını” savunan Rutte, Pekin-Moskova ortaklığının “kendini uzun soluklu bir çatışmaya hazırladığını” öne sürerek Avrupalı müttefiklere daha fazla silahlanma çağrısında bulunmuştu.

TAYVAN AYRILMAZ PARÇA

Savunma Bakanı Dong ayrıca Tayvan’ın Çin’in ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgulayarak “Bu tarihi ve hukuki gerçek tartışmaya kapalı” dedi. Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun (PLA) “ulusal yeniden birleşmeyi savunacak vurucu güç” olduğunu belirten Dong, “dışarıdan desteklenen hiçbir ayrıcalıklı girişime izin verilmeyeceğini” söyledi. Pekin, “Tek Çin” ilkesi çerçevesinde Tayvan’ı kendi topraklarının bir parçası olarak görürken ABD’nin adayı silahlandırma çabaları sürüyor.

Dünya barışını korumak için askeri karşılıklı güveni derinleştirme ve çok taraflı işbirliğini güçlendirme çağrısı yapan Dong, Çin ordusunun dünyanın dört bir yanındaki ordularla birlikte “insanlık için ortak bir geleceğe ve dünya barışının korunmasına daha fazla katkıda bulunacağını” kaydetti. Singapur Savunma Bakanı Chan Chun Sing de Dong’un “bölünmüş dünya” uyarılarına dikkat çekerek “Bir kez daha İkinci Dünya Savaşı’na yol açan ekonomik çalkantı ve radikal siyasetin kısır döngüsüne düşme riskiyle karşı karşıyayız” dedi.

Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) Genel Sekreteri, Kao Kim Hourn da “Adil ve Eşitlikçi Bir Küresel Güvenlik Yönetişim Sistemi İnşa Etmek” başlıklı oturumda yaptığı konuşmasında “Ukrayna’daki savaştan Gazze’de ve Orta Doğu’da artan saldırılara, Afrika’daki uzun süreli krizlerden diğer uzun süreli çatışmalara kadar uluslararası hukuk ve düzen aşınıyor ve devletler arasında geçen yüzyılın yıkıcı dünya savaşlarını anımsatan daha geniş çaplı çatışmalar riski artıyor” dedi.

Kao, ASEAN’ın “diyalog ve işbirliği kültürüne, açık ve kapsayıcı katılıma ve uluslararası hukuka saygıya dayalı bir küresel güvenlik yönetişim sistemine verdiği desteği” vurguladı.

∗∗∗

GÜNDEM MÜNİH’İN TAM TERSİ

Xiangshan Forumu’nda konuşmacı olarak bulunan Almanya Sahra Wagenknecht Bündnis (Sahra Wagenknecht İttifakı-BSW) partisi Dış Politika Sözcüsü Sevim Dağdelen, “İçerik açısından Çin’deki forumun, Münih Güvenlik Konferasnı’nın tam tersi” olduğunu söyledi. Berliner Zeitung’a verdiği röportajda Dağdelen “Burada odak noktası çıkarların dengelenmesi ve savaşların nasıl sona erdirilebileceği sorusu. Münih’te ise tartışma, ABD savaşlarının nasıl meşrulaştırılabileceği üzerine” dedi. Küresel Güney’in NATO ülkelerinden çok farklı bir tartışma yürüttüğünü kaydeden Dağdelen, “Onlar diplomasi, karşılıklı güvenlik ve ekonomik iş birliğiyle ilgileniyor. Batı ise ekonomik savaşlar ve jeopolitik vekâlet çatışmaları yoluyla giderek daha fazla kendini izole ediyor” ifadelerini kullandı. “ABD, Çin’i baş düşman ilan etti” diyen Dağdelen, “Washington kendi düşüşünü her ne pahasına olursa olsun durdurmaya kararlı. Bu durum, özellikle Almanya ve Japonya gibi müttefiklerin ABD’nin Rusya ve Çin’e yönelik çatışmacı politikasını benimsemesi beklendiği için son derece tehlikeli bir küresel siyasi durum yaratıyor” diye konuştu.