Batı’da ‘Filistin Devleti’ çatlağı
Fransa’nın Filistin’i tanıma kararı, uluslararası boyutta tepkilere neden oldu. Çok sayıda ülke karara destek verirken İsrail ile ABD, Paris’in kararına karşı çıktı. Sosyolog Bağrıaçık “Macron’un kararı, Trump yönetimine karşı Avrupa’nın göstereceği duruşun bir parçası” dedi.

Umut Can FIRTINA
İsrail’in soykırımı sürdürdüğü Gazze’de kitlesel açlıkla beraber giderek derinleşen insani felakete karşı Batı’da artan kamuoyu baskısı, hükümetleri birer birer harekete geçiriyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron önceki gün Paris’in Filistin’i eylül ayındaki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda devlet olarak tanıyacağını duyurdu. “Bugün acil olan şey, Gazze’deki savaşın sona ermesi ve sivil halkın kurtarılması” diyen Macron, bunun sağlanabilmesi için “Filistin Devleti’nin inşa edilmesi gerektiğini” belirtti. Macron, “Fransa’nın Ortadoğu’da adil ve sürdürülebilir bir barışa olan tarihi bağlılığı göz önüne alındığında, Filistin devletinin tanınmasına karar verdim. Barış mümkün” dedi.
İSRAİL VE ABD İTİRAZ ETTİ
İsrail ve ABD, Fransa’nın kararına sert tepki gösterdi. Batı Şeria’daki Filistin yönetimi ve Hamas’ın yanı sıra Arap ülkeleri dâhil birçok ülke kararı memnuiyetle karşıladı.
Kararı şiddetle kınayan ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu pervasız karar sadece Hamas’ın propagandasına hizmet eder ve barışı engeller. Bu karar 7 Ekim kurbanlarının yüzüne vurulmuş bir tokattır” dedi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise Fransa’nın açıklamasına tepki göstererek bunu “yakın bir müttefikin ihaneti” olarak nitelendirerek “terörü ödüllendireceğini” kaydetti. Netanyahu, “Bu koşullarda kurulacak bir Filistin devleti, İsrail’in yanında barış içinde yaşamak için değil, onu yok etmek için bir fırlatma rampası olacaktır” dedi.
MASAYI TERK ETTİLER
Öte yandan İsrailli ve Amerikalı müzakereciler, Katar’ın başkenti Doha’da yürütülen Gazze ateşkes görüşmelerinden çekilme kararı aldı. Washington, Hamas’ı “iyi niyetle hareket etmemekle” suçladı.
Macron’un Özel Temsilcisi Ofer Bronchtein, Fransa’nın Filistin’i tanıma kararının “terörü cesaretlendirdiği” yönündeki suçlamalara tepki gösterdi. Bronchtein, “7 Ekim’de Gazze’de Filistin egemenliği olsaydı, 7 Ekim olmazdı” ifadelerini kullandı.
HÜKÜMETLER BASKI ALTINDA
Daha önce Filistin Devleti’ni tanıyan İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ise Macron’un kararını memnuniyetle karşıladığını belirterek “Netanyahu’nun yok etmeye çalıştığı şeyi birlikte korumalıyız. İki devletli çözüm tek çözümdür” dedi. İngiltere Başbakanı Keir Starmer ise milletvekillerinden Fransa’nın izinden giderek Filistin devletini tanımaya yönelik baskı altında kalırken Almanya ise “kısa vadede Filistin’i tanımayı planlamadıklarını” açıkladı.
Alman Hükümet Sözcüsü Stefan Kornelius, “İsrail’in güvenliğinin hükümet için üstün öneme sahip olduğunu” belirterek Gazze’de acil ateşkese ihtiyaç duyulduğunu söyledi. İngiltere Başbakanı Keir Starmer ise Gazze’de ateşkesin sağlanması, esirlerin serbest bırakılması ve insani yardımların acilen bölgeye ulaştırılması çağrısını yineleyerek “Bir devletin, Filistin halkının devredilemez hakkı olduğunu açıkça ifade ediyoruz” diyerek benzer bir kararın sinyalini verdi.
Starmer, Fransa, Almanya ve İngiltere’den oluşan E3 grubunun Gazze’deki “ölümleri durdurmak, insanların temel gıda ihtiyaçlarını karşılamayı sağlamak ve kalıcı barış için gerekli adımları hızla atmak” amacıyla acil bir görüşme gerçekleştireceğini söyledi. Bugüne dek aralarında Türkiye, Norveç, İspanya ve İrlanda’nın da aralarında bulunduğu 142 ülke Filistin devletini ya tanıdı ya da tanıyacağını açıkladı. İsrail ile ABD ise iki devletli çözüme karşı çıkıyor.
∗∗∗
MACRON’UN ABD’YE KARŞI DURUŞ ADIMI
Sosyolog Dr. Deniz Bağrıaçık, Macron’un kararını değerlendirdi: “Macron’un kararı öncelikle Amerika’ya karşı bir duruş. Avrupa’nın uluslararası arenada konsolide olmuş etkin bir aktör olma adımlarının bir parçası. Fransa da Avrupa’nın en etkili ülkelerinden. Daha önce de Paris Filistin Devleti’ni tanıyacağının işaretlerini vermişti, Suudi Arabistan’la görüşülmüştü. Ancak İsrail’in İran’a saldırısıyla başlayan “12 günlük savaş” bunu biraz geciktirdi.
Evet, bir insanlık dramı var ve çok uzun süredir devam ediyor. Fransa, İngiltere, Almanya, buralarda da çok ciddi bir zaten toplumsal baskı da var. Halkın çok çeşitli katmanlarında yankı bulan bir mesele ve hükümetler de bunu duyuyorlar.
Fakat şu anda Ortadoğu, ABD öncülüğünde tekrardan yapılanıyor ve bu süreçte Avrupa kendisini çok dışlanmış hissediyor. Amerika’nın çok öngörülmez bir politika izlemesi, Avrupa’yı bunun karşısında konsolide olmaya de götürüyor. Başta Fransa olmak üzere bu ülkelerin de Suriye’den ve daha geniş çapta Ortadoğu’dan geçmişten gelen çok katmanlı siyasi ve jeopolitik çıkarları var. Bu ellerinden giderken Amerika ve İsrail ortaklığında bir noktaya sürükleniyor.
Şimdi bir de ABD’de Başkan Donald Trump yönetimi 1 Ağustos’ta gümrük vergilerini devreye sokacak. Bu Avrupa’da çok yankı uyandıran ve hiç hoşlarına gitmeyen bir şeydi. Müzakereler devam edecekti ama olmadı. Fransa’nın Filistin’i tanıması buna karşı bir karar olarak da okunabilir. Bu kararı alan ilk G7 ülkesi olan Fransa, diğer ülkelerin de peşinden geleceğini düşünüyor. İngiltere, Almanya, Fransa arasında çok yoğun bir diplomasi trafiği var. Diğer yandan Kanada ve Japonya’nın da katılması bekleniyor.
PLANLI GÜÇ GÖSTERİSİ
Avrupa ortak bir duruş sergilemek istiyor ve Fransa’nın kararı önemli bir dönemeç.
Trump’ın bu popülist ve öngörülemeyen politikalarına karşı “Biz de varız” demek. Avrupa istikrar sever. Yüz yıllık dış politikaları, yüz yıllık planları bellidir Avrupa’nın. Özellikle dünyanın her noktasında çatışmalar artarken, Tayland-Kamboçya çatışması gibi sınırlarda gerginliklerin arttığı bir dönemde ne kadar uzlaşmacı ve diplomatik açıdan da barışa yönelik adımlar atılırsa önemli olacaktır.
Şu anda çok planlı bir güç gösterisi devam ediyor. Fransa’da Filistin’in tanınması dışında Georges Abdallah’ın 41 sene sonra serbest bırakılması, diplomatik açıdan daha ılımlı bir Genelkurmay Başkanı’nın atanması da bunun bir parçası.”

∗∗∗
BİRLEŞEN SOLDAN BASKI
Erken seçime hazırlanan Hollanda’da ikinci güç konumuma gelen sol muhalefet partileri, hükümete Macron’un adımını takip ederek Filistin’i devlet olarak resmen tanıması için baskıyı artırdı. Yeşil Sol-İşçi Partisi (GL-PvdA) lideri Frans Timmermans, sosyal medyadan, “Macron haklı. Filistin’in tanınması barışa doğru gerekli bir adım” paylaşımında bulundu. Timmermans, “Hollanda’nın da bu adımı atmasının zamanı geldi. Netanyahu, Gazze’yi haritadan silmek ve Gazzelileri şiddet ve açlık yoluyla kovmak istiyor. Lahey’in göz yumup hiçbir şey yapmaması kabul edilemez” dedi. Sosyalist Partisi (SP) Milletvekili Sarah Dobbe da “Hükümet hala görmezden gelmeyi tercih ediyor ancak bu, işlerin farklı şekilde yapılabileceğini bir kez daha gösteriyor” mesajını paylaştı.
∗∗∗
41 YIL SONRA SERBEST BIRAKILDI
Macron’un Filistin Devleti’ni tanıma kararının ardından Filistin davasının sembol isimlerinden Georges Abdallah, Fransa’da hapiste geçirdiği 41 yılın ardından serbest bırakıldı. Avukatı tarafından “İsrail-Filistin çatışmasıyla bağlantılı olaylar nedeniyle en uzun süre hapis yatan kişi” olarak tanımlanan Abdallah, dün sabahın erken saatlerinde Fransa’nın güneyindeki bir cezaevinden tahliye edildi ve doğrudan Beyrut’a gönderilmek üzere bir uçağa bindirildi. Lübnanlı bir öğretmen olan Abdallah, 1980’lerde İsrail ve ABD hedeflerine yönelik saldırılarla ilişkilendirilen silahlı bir Marksist grup olan LARF’ın kurucuları arasında yer alıyordu. Abdallah, 1987’de Fransa’da biri Amerikalı, diğeri İsrailli iki diplomata düzenlenen suikastlara yardımdan suçlu bulunarak mahkûm edilmişti.



