DENİZ CEM ATEŞ Romanlarıyla tanıdığımız Mehmet Anıl bu kez Kediler, İnfazlar ve Hayaletler Üzerine adlı deneme türünden kitabıyla okuyucularıyla buluştu. Yazarın gerek edebiyat ve yazmakla ilişkisi gerekse yaratıcı yazarlık atölyeleri gibi zamane arayışları merkeze koyduğu bu denemeler, çeperinde evrim, zaman, ölüm, milliyetçilik gibi konuları, yanı sıra fazlasıyla bize has bazı kültürel arızalarımızı ele alıyor. Mehmet […]

Bazı arızalara dair maruzat

DENİZ CEM ATEŞ

Romanlarıyla tanıdığımız Mehmet Anıl bu kez Kediler, İnfazlar ve Hayaletler Üzerine adlı deneme türünden kitabıyla okuyucularıyla buluştu. Yazarın gerek edebiyat ve yazmakla ilişkisi gerekse yaratıcı yazarlık atölyeleri gibi zamane arayışları merkeze koyduğu bu denemeler, çeperinde evrim, zaman, ölüm, milliyetçilik gibi konuları, yanı sıra fazlasıyla bize has bazı kültürel arızalarımızı ele alıyor. Mehmet Anıl ile yeni kitabı üzerine konuştuk

Sizi bugüne kadar hep romanlarınızla tanıdık. Bu ilk deneme kitabınız. Romanlara ara vermek miydi amacınız?

Katiyen değildi. Roman benim asli işim. Zaten bir deneme kitabı -eğer klasik manada deneme kitabı denilebilirse tabii- yazayım diye işe koyulmadım. Biriken yazılar ve yeni yazılanların bir toplamı demek daha doğru. Yeniden birikirse ve ben bu yazıların özgün olduğuna inanırsam yeni bir deneme kitabı yazarım. Romana gelince, roman yazmak benim için kolay bir uğraş olsa peşpeşe romanlar yazarım ama öyle değil. Bazen soluklanmak için ara vermek zorunluluğu doğuyor. Roman yazmasam ölmem ama mutsuz olurum.

Birbirinden farklı konular var kitapta. Aklınıza takılanlar ya da sizi rahatsız edenler hakkında mı yazdınız?

Öyle denebilir. Ya da kesinkes öyle. Beni memnun eden şeyler hakkında yazmadığım kesin. Düşünen ve yazan bir kişi olarak sorumluluk hissediyorum haliyle. Gerçi körler sağırlar birbirini ağırlar durumu çıkmıyor değil. Okumayı alışkanlık haline getiren çoğu insanla benzer duygu ve fikirleri paylaşıyoruz zaten. Gene de değişik bir bakış açısı sunmak hepimiz için ufuk açıcıdır diyebiliriz herhalde. Susup oturacak halimiz yok. Gene de bu kitaba klasik anlamda deneme denir mi emin değilim. Hiciv ve mizah kullanarak farklı bir deneme anlayışı geliştirmeye çalıştım. Ciddi konuları sulandırmadan hicvetmek, akademik dil kullanmaktan çok daha zor, ama çok daha etkili.

Kitabınızı İhsan Oktay Anar’a ithaf etmişsiniz. Yazdıklarınızda kendisinden de bahsediyorsunuz. Özellikle bu denemelerin dostluğunuzda bir önemi var mı?

Dostluğumuzun bu kitabın yazılmasıyla doğrudan bir ilişkisi yok. Kitabı ithaf etmiş olmamın amacı elbette dostluğumuzu taçlandırmak. İhsan Oktay ile çok eğlenceli bir arkadaşlığımız var. Bazı sohbetlerimiz ikimizin arasında kalmasın, okurla da paylaşayım diye düşündüm. Çok güzeller çünkü.. Ne var ki kitaba aldıklarım çok küçük bir bölümü. Aramızda neler neler konuşuyoruz aklınız durur. Günün birinde sırf bununla ilgili bir kitap yazabilirim, tabii olurunu almak koşuluyla. Şimdilik merak edeceksiniz.

Yazarlık üzerine farklı konuları farklı bölümlerde anlatmışsınız. Bu aslında bir rehber de olabilir mi yazmaya başlayanlar için. Yoksa (kitapta da bahsettiğiniz gibi) bunların bir yol gösterme olarak düşünülmesi sizi rahatsız mı eder?

Burada paradoksal bir durum var. Elbette yazar adayına bazı önerilerde bulunulabilir. Ne var ki bunu yaparken yazar adayının özgünlük gelişimine ket vurmamak gerekir. Nasıl yazılması gerektiğinden çok, nasıl yaşamalı, bakmalı, düşünmeli, çalışmalı vs gibi konularda yol gösterilebilir o kadar. Fazla müdahale özgünlüğe zarar verir. Belki en iyisi hiç müdahale etmeden, yazar adayının düşe kalka yazmasını sağlamak. Evet, en iyisi bu. Rehberlik daha çok pozitif bilimlerde işe yarar.

Son olarak klasik bir soruyla kapatalım: Romanlara ara mı verdiniz? Yoksa yeni bir roman da okuyabilecek miyiz sizden?

Romana gerçek manada ara vermek istemem. Sadece dinlenmek ve biriktirmek için zamana ihtiyacım oluyor. Kısa bir tatil diyelim. Dediğim gibi uzmanlık alanım roman. Başka uzmanlıklar geliştirmek için ayıracak zamanım yok. İşimi iyi yapayım yeter bana. Bunların dışında çocuk kitapları yazıyorum. Kafka’nın Dönüşüm’ünden sonra şimdi Steinbeck’in Fareler ve İnsanlar’ının çocuk versiyonlarını yazıyorum. Bunu bir görev olarak, metni basitçe çocuklaştırarak değil, yüksek edebiyata bir başlangıç, bir eşik olsun diye yapıyorum. Çocuklar ve gençler iyi edebiyata kolayca giriş yapsınlar diye. Dönüşüm’de kafkaesk havayı bozmadan yazdım ama hiç de kolay olmadı.