Bazı kitaplardan sonra artık  siz başka birisinizdir

JEHAN BARBUR

Kitap okumaktan ve kitaplardan bu kadar korkan bir çocuk olarak, üniversitede edebiyat bölümünden mezun olduktan sonra, hayatı ancak müzik ve edebiyatla anlamlandıran birine dönüşmüş olmam, kişisel hikâyemin küçük bir ayrıntısıdır.

Ortaokulda günlükler tutmaya, iç dökümleri yazmaya başladığım zaman, kendi irademle bir kitap dahi alıp okumamıştım. Okuldaki hocalarımın beni yazma konusunda bu kadar tutkulu bulması, okumadaki zayıflığımı yersiz ve anlaşılmaz kılıyordu. “Okumadan yazı yazamazsın” dediklerini hâlâ hatırlarım. İçerden dökülüyordu yazı -iyi ya da kötü- ama bağlanıyordum yazmaya. Dinlediğim şarkıların sözleri bir yerlerime işlemeye de başlıyor, oradaki dünya beni kendimce sağaltıyordu.

Sanırım on beş yaşındaydım. İskenderun’da bir sahafa girip insiyaki bir biçimde adını daha evvel duymadığım yazarın kitabını aldım. Son İstanbul, Murathan Mungan yazıyordu kitabın üzerinde. Yığınlarca kitap arasından avucumun içine kendiliğinden düştü; bir bildiği vardı demek! İlk okuduğum yazar böylece Murathan Mungan oldu. Sonra da dur durak bilmeden okumaya başladım. Kitapları yer gibi, gecikmiş gibi bir şeylere. Murathan Mungan’ın Son İstanbul kitabının içinde muhtemel ki bir müzik duyuyordum. Tüm yazılarında, şiirlerinde... Tek bir kitapla müziğimi şekillendirdim desem yalan olur ama Son İstanbul’un dimağımda açtığı görsel çağrışım, şarkılarımı yazarken yola çıktığım yeri doğurdu. Kafamdaki görsele, bir yazının oluşturabildiği fotoğrafa, hikâyesi olmasını istediğim şarkılar yazmaya başladım Son İstanbul’dan tam on sene sonra.

Bugün müziğime -becerebilirsem eğer- dışarıdan bakmaya çalıştığımda Edip Cansever’in yazdığı şiirlerdeki dünyaya da sırt dayadığımı düşünmek isterim. Onun sesine, kelimelerinin müziğine, ahengine… Ne kadar oluyordur bilemem çünkü o etkiyi fark etmeden yansıtıyorumdur ve hakkını da teslim etmek boynumun borcudur.

Son beş yıldır ise müziğimi etkilediğini düşündüğüm Hasan Ali Toptaş’ın bu yıl okuduğum Kuşlar Yasına Gider kitabının beni devindirmesi umudundayım. Çünkü Hasan Ali bana yeni bir görsel hafıza kazandırdı. Başka bir renk, başka tür bire birlik… Avurta konan bir sineğin ölümü böylesi güzel anlatışını, bir şarkıya nasıl sığdırabilirim? Nasıl sığdırmalıyım?

Tek bir kitaptan bahsedemediğim için üzgünüm. Müzik ne denli akar ve değişken bir olguysa -özellikle üretiyorsanız- hayatınızda sizinle dövüşen her şeyi edebiyatla döşünüzde yumuşatırsınız, en azından ben buna inanıyorum. O anlarda da bazı kitaplardan sonra artık siz başka birisinizdir ve bundan sonraki müziğiniz de, yazacağınız o şarkı da…