BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne ilişkin, "Cumhurbaşkanı partili olabilir ama önümüzdeki dönemde yeni bir Anayasa değişikliği teklifi gelirse burada Cumhurbaşkanı olanın parti genel başkanlığından ayrılması yönünde BBP'nin görüşü var" dedi.

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici: Cumhurbaşkanı olan parti genel başkanlığından ayrılmalı

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Anayasa değişikliği ile ilgili, cumhurbaşkanı olanın parti genel başkanlığından ayrılması yönünde BBP'nin görüşü olduğunu açıklayan Destici, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ilgili başından itibaren bir uyum yasaları sürecinin tamamlanması gerektiğini söyledi. İki, yeni Anayasa taslağı hazırlığımızda da Cumhurbaşkanı partili olabilir ama önümüzdeki dönemde yeni bir Anayasa değişikliği teklifi gelirse burada Cumhurbaşkanı olanın parti genel başkanlığından ayrılması yönünde BBP'nin görüşü var. Keza Cumhurbaşkanı yardımcılarının seçimle iş başına gelmesi gibi hususlar bu iki maddeden başlayarak bizim bu konuda farklı görüşlerimiz var” dedi.

‘EN FAZLA BÜTÇEYİ AK PARTİ ALIYOR’

Siyasi partilere hazine yardımının olmaması gerektiğini söyleyen Destici, “Partilere seçim yardımı yapılmamalı diyoruz. Biz bunların hepsine karşıyız. Yapıyorsanız da adil yapın diyoruz. Bence Hz. Ömer'in adaleti diyoruz ya mum meselesi var ya ben sayın Cumhurbaşkanımızın o hassasiyeti gözettiğini düşünüyorum. Devlet işlerinde devletin mumu, parti işlerinde partinin mumu hassasiyetini gözettiğini düşünüyorum. Çünkü burada en fazla bütçeyi AK Parti alıyor” diyerek AKP’nin bütçe konusunda sorunu olmadığına dikkat çekti.

Millet İttifakı’nın tek adayda anlaşma ihtimalinin giderek azaldığını savunan Destici, “Tek aday etrafında anlaşma ihtimalleri gittikçe zayıfladı. Görüyorsunuz, partilerden yükselen 6'lı, 7'li, hatta 8'li masa, orada en az iki Cumhurbaşkanı adayı belki daha da fazla olabilir, en az iki veya üç milletvekili grubu görebiliriz. Şu anda iki var; bir altılı masa bir de HDP var” ifadelerini kullandı.

‘HEPSİNİN ALTINDA PARTİ ARABALARI VAR’

Siyasi partilere ödenen hazine yardımına ilişkin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in konuşmadığını belirten Destici, “Meclis'in en kalabalık olduğu toplantıda hepsi karşımdayken ben bunu ifade ettim. Bu gerçekten benim canımı acıtıyor. Ben bütün vatandaşlarımızın canını acıttığını düşünüyorum. 5 siyasi parti, isterse 15 siyasi parti olsun seçime 25 parti giriyor, 5 partiye veriyorsunuz, bir de 4,5 milyar lira dağıtıyorsunuz. Bana göre bu hakça değil; iki yeteri miktarın çok fevkinde. Bir partinin cari giderlerini karşılayacak miktar. Yani holding binaları gibi binalar aslında, yüzlerce insan çalıştırsınlar, hepsinin altında parti arabaları. Devlet hazinesinden karşılanıyor. Şimdi bu gerçekten Anayasa'nın tarif ettiği iki esasa da uymuyor. Bu Anayasa Mahkemesi'ne gitti, tek oyla reddedildi. Onun da karşı oyu vardı, haksızlık olduğu yönünde. BBP olarak diyoruz ki bu kaldırılsın. Biz nasıl ki parti üyelerinin aidatları ve bağışlarla yapıyorsak siyaseti, herkes bunu yapabilir. 5 siyasi partiye de bunu söylüyorum ama özellikle Cumhur İttifakı'nın karşısındaki sayın Kılıçdaroğlu, sayın Akşener, her konuyu dile getiriyorlar. Bu konuda tek laf etmiyorlar. Çünkü işlerine geliyor. Önümüzdeki yıl 1 milyar TL'ye yakın para alacak hazineden. 500 milyonun üzerinde de İYİ Parti alacak” diye konuştu.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’Nİ HEDEF ALDI

İstanbul Sözleşmesi’ni hedef alan ve Anayasa değişikliği teklifinde ailenin korunmasına ilişkin bir madde olacağını savunan Destici, "Bu tamamen Müslüman Türk ailesinin bizim kendi kültürümüze, inancımıza göre; daha doğrusu dünyadaki bütün inanç ve öğretilere göre, evrensel ahlaka göre bir aile yapımız var. Bu da kadın ve erkekten oluşuyor. Bunun korunmasına yönelik. Bir takım sapkın düşüncelerde, bizim inancımıza, kültürümüze ters olan hayat tarzlarından korunmasına yönelik. Müslüman Türk aile hayat tarzına bir müdahale var. Bunu aşağılama var. İstanbul Sözleşmesi'nde de bu türden ifadeler var. Dolayısıyla bizim inancımızı da kültürümüzü de kimse aşağılayamaz. Avrupa'da pek çok ülke de İstanbul Sözleşmesi'ni ya imzalamadı ya da sonradan çıktı. Dolayısıyla bence bu gelecek Anayasa değişikliği teklifinde en önemlisi başörtüsü ile ilgili bir düzenleme ve ikincisinin de Türk aile yapısının korunması” şeklinde konuştu.

Destici'nin konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:

“Mesela yeşil yoktu. Herhalde bundan sonra bir yeşil rengimiz de olacak. Bence aslında Gemlik yeşili, zeytin yeşili olması lazım. Orada Rize yeşili de konuşuldu işin doğrusu... Ama benim kanaatim, görüşüm Gemlik'te olduğu için zeytin yeşili. Bir de tabii o tasarımcıların işi, hangi yeşil tutar. Bu da çok önemli. Bu 6'ncı rengin yanına 7'nci renk de eklenecek. Öyle gözüküyor. Biz siyasette de olduğumuz için bizim için siyah biraz mecburi gibi oluyor. Siyaset dışı olsam, özel bindiğim bir araç olsa o zaman farklı bir renk tercihimiz olabilir. Zeytin yeşili gibi... Çıkarsa. Veya beyaz da olabilir, sade bir renk.

‘YERLİ ÜRETİMDE ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ OLMAYACAK’

Televizyon da izleyebiliyorsunuz ön panelde. Ama tabii şoförün izlememesi gerekiyor. İzlerse risk olabilir. Ama televizyon da olduğunu söylediler. Geniş bir ekranı var ön panelde. Fiyat konusunda orada ser verdiler, sır vermediler. Cumhurbaşkanımız da öyle bir şeyde bulunmadı. Orada böyle bir konu geçti ama... Orada özellikle soruldu. Ceo'nun verdiği cevap, Mart ayına 5 ay var, bir araç için fiyat belirlemek doğru olmaz, yanıltıcı olur dediler. Bir rakam telaffuz edilmedi. Bizim bu segmentte yurtdışından ithal ettiğimiz araçlarda özel tüketim vergisi var. Bu yerli üretim olduğu için özel tüketim vergisi olmayacak. Özel tüketim vergisi de ithal edilen bir araçta hemen hemen fiyatın yarısına tekabül ediyor. O kadar olmasa bile 3'te 1 oranında daha ucuz olmasını bekliyorum.

‘HDP’NİN PAYINA DÜŞEN PARAYA TEDBİR KONULDU’

PKK'nın siyasi şubesi, kapatılma davası sürecinde. Ben Anayasa Mahkemesi'ne çağrı yaptım. Anayasa Mahkemesi Başkanı ile de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ile de bizzat görüştüm. Burada biz zaten hazine yardımına karşıyız ama PKK'nın siyasi partisine hazine yardımı verdiğiniz zaman burada inanılmaz bir çelişki var. Bir de kapatılma davası süreci var. Kapatılırsa ne olacak? Parayı verdiniz, para gitti. Bir daha geri dönmez... Şimdi bunlara verdiğiniz 600 trilyonu, parti de kapandı, geri alabilecek misiniz? Gitti devletin 600 trilyon PKK'ya. Peki şöyle sonuç doğdu, parti kapatılmadı, hazine yardımı kesilmesi kararı verildi, parayı da verdiniz, geri alabilecek misiniz? Toptan kaldırılsın diyoruz; iki, şimdi de hemen HDP'nin payına düşen paraya tedbir konuldu. Bu dava süreci tamamlanana kadar tedbir konulsun. Bize göre hukuk gerçekten işlenirse Anayasa'ya uyulursa yüzde 100 kapatılır. Bir siyasi karar verdiler diyelim, yenisi kuruldu, niye yenisi kurulsun kardeşim. Devlet yok mu burada? Niye PKK'ya yakın olan kişilere parti kurdursunlar ki.”

(ANKA)