Krizle birlikte firmalar ve yurttaşlar bankalara olan borcunu ödeyemiyor. Batık krediler bankacılık sektörünü zora soktu. BDDK’nın durumu kağıt üstünde toparlamak için ağustos ayında bankalara yazı göndererek bilançoları makyajladığı ortaya çıktı

BDDK’den bankacılıkta  kalem oyunu

OZAN GÜNDOĞDU

2008 küresel ekonomik krizinin ardından gelişmiş ülkelerdeki merkez bankalarının faizleri 0’a indirmesiyle, bu ülkelerden Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere sermaye deyim yerindeyse aktı. 2016 sonrası başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerde faizler peyderpey arttırılarak normale dönerken, bundan en çok etkilenen ülkelerin başında cari açığı ve borçluluk oranı yüksek olan Türkiye geldi. 2016 yılından bu yana doların ve diğer para birimlerinin TL karşısında hızla yükselmesi 2018 yazına gelindiğinde zirve yaptı. Dolar kuru geçtiğimiz Ağustos ayında 7,20TL seviyesini gördü.

Riskli alacaklara makyaj
BDDK, kurun 7 TL’yi geçtiği 13 Ağustos’ta alelacele banka yönetim kurullarına, kamuoyuna duyurmadan, mektup aracılığı ile bir talimat verdi. Buna göre BDDK, bankalara toplam risk ağırlıklı tutarlarını hesaplarken ya 13 Ağustos öncesi kur ortalamasını ya da 30 Haziran dolar kurunu dikkate almalarını söyledi. BDDK bu duyurusuyla bankacılık sisteminin gerçek riskini düşük göstermeye çalıştı. Kamuoyuna duyurulmayan talimat ise özel bir bankanın 3. Çeyrek raporunda yer alan bir dipnotla açığa çıkıyor. Bankanın raporunda yer alan dipnot şöyle: “13 Ağustos 2018 tarihli BDDK duyurusu uyarınca, kredi riskine esas döviz cinsinden tutarların TL karşılıklarının hesaplanmasında, rapor tarihi öncesi 252 iş günü Merkez Bankası döviz alış kurlarının basit aritmetik ortalaması ile 30 Haziran 2018 tarihli finansal tabloların hazırlanmasında esas alınan döviz alış kurundan yüksek olanı dikkate alınmıştır.”

BDDK NE YAPMIŞ OLDU?
Çok açık ki 13 ağustos ve sonrasında ortaya çıkan kur tırmanışı hesaba katılırsa, bankaların risk ağırlıklı tutarları daha yüksek çıkacaktı. Bu makyaj ile tutar düşük gösterilebildi.

Sermaye yeterlilik oranı (SYO) bir bankanın öz kaynakları ile toplam risk ağırlıklı tutarlarının oranlanmasıyla elde ediliyor. BDDK’nın eylül ayında açıkladığı rapora gör çekirdek SYO yüzde 13’e kadar geriledi. Yönetmeliğine göre bankaların bu oranının yüzde 12’nin altına inmemesi gerekiyor. Eğer 12’nin altına inerse o bankaya başta yeni şube açamamak gibi bir dizi karantina önlemi uygulanıyor. Bu durumda da BDDK bankanın piyasadaki işlemlerini riskli buluyor.

KREDİ BASKISI DEVAM EDİYOR
Sermaye yeterlilik oranı düşen bankaların normal koşullar altında yeni ve riskli kredi vermeyerek bir süre frene basması gerekiyor. Böylece risk ağırlıklı tutarlarını sürdürülebilir seviyeye çekerek, sermaye yeterliliğini arttırmaları bekleniyor. Ancak böyle bir durum özellikle seçimler öncesinde ekonomiyi durgunluğa sürükleyeceğinden, bu süreçte büyümeden taviz verilmiyor. Böylece olası bir finansal kriz seçim sonrasına erteleniyor. Bunu hisseden piyasa yapıcıları ise TL’den uzaklaşarak dolar kurunun bugünden artmasına sebep oluyor. Bedelini ise sepetinde soğan ve patates olan yoksul halk kesimleri ödüyor.