Bu memleketin devleti totaliterdir. Gözetler, dinler, araştırır, canı isterse gözaltına alır, tutuklar… Devletin haberi olmadan yeraltına inilir ama devletten icazet almadan ya da en azından haber vermeden “yerüstüne” çıkıp gündüz vakti yüzlerce sivilin arasında kilolarca bomba patlatmak çok zordur. Zira bombalı saldırı slogan atmaya benzemez. Para, hazırlık, istihbarat, teşkilat gerektirir. Zengin ve organize örgütün yapacağı iştir. Zaten devlet destekli değilse kısa sürede anlaşılır, failler de emri verenler de hatta onlara selam vermiş olanlar da önce manşetlere taşınır, sonra tutuklanır.

“Suriye’nin güneyinde bir devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Bedeli ne olursa olsun buna engel olacağız.”

Cumhurbaşkanı yakın zamanda böyle buyurmuştu. Bahsettiği bedellerden biri seçim öncesi Adana ve Mersin’de HDP binalarına yapılan bombalı saldırılar mı? Sahi ne oldu o iş? Nerede arkasındaki organize örgüt?
Ya da Diyarbakır mitingine saldırıyı tek başına yapmış gibi medyanın önüne attığınız “IŞİD’li gencin” arkasında asıl kim var? Emri nasıl, ne zaman, nereden ve neden verdiler? Buldunuz mu cevapları?

Dün sabah Suruç’taki kültür merkezine girmeden herkesin üzeri aranmış, bomba taşıyanın üzeri aranmadı mı?

Kaldı ki Suruç’ta patlamadan hemen önce, İstanbul’dan gidenlerden BEKSAV çalışanı Emrah İlingir ile Servet Toygar ilçe girişindeki polis kontrol noktasında, haklarında arama kararı olduğu gerekçesiyle gözaltına alındı.

Yani devlet kimlik kontrollerini sıkı tutuyordu ki İstanbul’da slogan atan öğrenciyi Urfa’da “yakalıyordu.” Kobane’ye park, kütüphane, hatıra ormanı yapmak için giden gençleri.

Bu arada hatırlar mısınız, Hatay’ın Reyhanlı ilçesindeki bombalı saldırıda 52 kişi ölmüştü, 2,5 yıl geçti üzerinden. Türkiye’nin AGİT Daimi Temsilcisi, Büyükelçi Tacan İldem, “Reyhanlı saldırısının, Suriye dışındaki El Kaide unsurları tarafından gerçekleştirildiğini” açıkladı. Dışişleri Bakanlığı hemen yalanladı. Açılan davanın 6 Şubat 2015’teki üçüncü duruşmasında ise mahkeme olayın IŞİD bağlantılı olabileceğine kanaat getirdi, IŞİD’in Niğde saldırısı dosyasının getirtilmesine karar verdi.

Suriye sınırındaki tüm kentler istihbaratçı kaynıyor. Hatta MİT’in yanı sıra diğer ülkelerin istihbarat kuruluşlarından da epeyce “çalışan” var (Ve maalesef “gazeteci” kimliğiyle de dolaştıkları için, Hatay’da konuştuğum insanların ilk sorusu “Sizinki hangi örgüt?” oluyordu).

Reyhanlı mahkemesi aynı duruşmada MİT’e, patlama öncesi ihbar yapılıp yapılmadığını, yapıldıysa bununla ilgili ne gibi bir işlem yapıldığını da sordu. (Cevap yok.)

Sahi haftalardır süren IŞİD operasyonundan bir sonuç çıktı mı, kaydadeğer bir bilgi/istihbarat falan?

Ya da Kobane eylemlerinde öldürülen onlarca kişinin faili bulundu mu? (Açılan tek dava Yasin Börü’nün ölümüyle ilgili)

Yoksa ölenler Kobane’ye destek vermenin bedelini mi ödüyor?

Peki bunca ölümün bedelini kim ödeyecek?

Bedeli ağır olmasın?