15 milyon ilk ve orta bölüm gençliğine sahip olmamız konusunu sürekli gündemde tutarak kendimize bir pay çıkarmaya çalışıyoruz. Ama sadece sayısal bilgi ile ilgili bir övünç kaynağı ortada durmakta…

Arka plandaki acı ve derin gerçek ile yüzleşmek kimsenin işine gelmiyor.
Ortadaki gerçek; oluşturulamayan ciddi bir spor politikası/programı ve kalifiye elamanların istihdamıdır.
İşte bizim açmazlarımız burada başlıyor.

Çünkü mevcut olan hükümet programlarının aksine, evrensel bir yapı içeren bilimsel programlar uygulanması gerekmektedir.
Bunun arkasında duracak siyasi irade; var olan kişisel programların dışına çıkma kaygısı ile karşı karşıya kalmaktadır.

Bizim gibi az gelişmiş ülkeler için bu tip politikalar; kontrol kaybetme sıkıntısını mevcut yönetime yaşatıyor. Tabi ki bunlar olmaması gereken yapısal problemler. Olması gereken ise var olan mevcut kalifiye elemanların okul içi spor programların içinde kullanabilmektir. 

Sporda başarı; ancak sporu okul içine sokarak  gerçekleştirilebilir.

Hele hele 2020 Olimpiyat Oyunları'na aday olduğumuz bu dönemde; ne politikadaki bağımsız spor politikası, ne de beden eğitimi öğretmen açığının kapatılması ile ilgili hiçbir çalışmanın yapılmaması, 2020 ile çelişen önemli noktalarımızdır.

8 sene olimpiyatlara sporcu yetiştirmek için kısa bir zaman. Okul  içi spor programlarını bu yapı içinde bağımsız bir spor bilimi uzmanları eşliğinde hazırlanıp uygulamaya geçirilmesi sadece 2020 için değil uzun vadede tüm uluslararası yarışlarda önemli başarıların elde edilmesine neden olur.


Kendini yetiştirmiş ve en önemlisi devletin kendi olanaklarını kullanarak yetiştirdiği bu donanımlı insanlara karşı kayıtsız kalması anlaşılır gibi değil.

Yapılmaya çalışılanın şekli hiç önemli değildir, önemli olan uygulamadaki kaliteye sahip olunup olunmamasıdır. Bunun temeli de donanımlı insan sayısı ve bu insanları istihdam edecek politikaların uygulana bilmesidir.

Gerisi kısır politikalardır...