Google Play Store
App Store

Kadının hakları AKP’nin iki dudağının arasında. Kadın rahmiyle ilgili hastaneye başvurduğunda ailesindeki bir erkekten ya da eşinden imza isteniyor. Kadınlar “Devlet erkektir ve muhatap olarak erkek ister” diye tepki gösteriyor.

Beden hakkına devlet kuşatması
İlayda Kaya
İlayda Kaya
ilaydakaya@birgun.net

Kadınların hakları AKP iktidarı tarafından teker teker kuşatılıyor. Bir yandan beden hakkı diğer yandan ise sosyal haklar… Sağlık ise kadınların en çok mağdur edildiği alan olarak karşımıza çıkıyor.

Kadınlar kanser riski taşısa dahi evli oldukları erkeklerin izni olmadan rahmini aldıramıyor, belirli işlemleri yaptıramıyor, hatta doğururken ‘nasıl’ doğuracağının kararını bile veremiyor... Yani kadının doğurganlığının riske girmesi halinde rahmiyle ilgili söz hakkı, erkek devletin iki dudağının arasına sıkıştırılıyor.

Bu kadınlardan biri de İstanbul’da yaşayan S.D.

Bir devlet hastanesine giderek rahmine baktıran S.D.’ye yapılan tetkiklerin ardından rahminde kanser şüphesi bulunan hücreler görüldü. Hastane hastane gezdiğini anlatan S.D. ameliyat olmak istediğinde ise evli olduğu erkekten imza istendiğini söyledi.

Yaşadıklarını öfkeyle anlatan S.D., hastaneye dava açacağını söyleyerek “Benim bedenimle ilgili kararları ben veremiyorum. Eşimden imza isteniyor. Asla kabul etmedim ve hastaneden çıktım. Eşim imza atardı ancak bunun kararını neden ben veremiyorum? Asla kabul etmiyorum bu süreci. Ölmek, hastalanmak istemiyorum. Erkek devlet muhatap olarak erkek istiyor. Kadının iradesine ket vuruluyor. Ben rahmimi aldırmak istersem eşimden izinsiz hareket edemiyorum. Asıl soru şu: Eşim tam tersi durumda, vazektomi olsa bana sorulacak mı” diye isyan etti.

‘KANSERİ TERCİH ETTİLER’

Benzer olayları yaşayan kadınlar yaşadıklarını sosyal medya hesaplarından paylaştı. Bir kadın “Buna inanmıyorlar ama rahmimde kanser hücreleri olduğu fark edilince bana devlet hastanesinde ‘Annen de baban da ameliyat için imza atarsa olabilirsin, evli olsan da kocandan isterdik’ imzayı dediler. Ameliyattan sonra çocuğum olma ihtimali düşeceği için yarın öbür gün çocuğum olmuyor diye kocam dava ederse doktorum ne yapacakmış!” diyerek yaşadıklarına tepki gösterdi.

Bir kadın da birkaç yıl önce yaşadığı olayı anlatarak “Rahim ağzı kanseri riskim vardı, örnek alınması gerekiyordu. Evli değilim diye yapmadılar. Hastaneye gittim, Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi'ne (KETEM) gittim. Hiçbir yerde ikna edemedim. Kanser olmamı tercih ettiler” dedi.

Bir başka kadın ise yaşadıklarını şöyle aktardı: “Ben de KETEM’e başvurdum. 30 yaşından küçük olduğum için yapmadılar. Sonra 3 tane eğitim ve araştırma hastanesi gezdim ve hiçbiri yapmadı. ‘Sağlıklı beslen, spor yap. Vücudun atar, gençsin’ dediler. Hasta mıyım öğrenmeme bile izin vermediler. 4. gittiğim hastanede artık ağlaya ağlaya isteyince yaptılar. Onun sonucu da 1 ayda çıktı.”

Antalya Barosu'ndan Avukat Umut Çiftci, kadınların beden haklarının kararını sadece kendilerinin verebileceğini vurguladı. Ciftci, BirGün’e şunları söyledi: “Ülkemizde, kadının doğurganlığını etkileyen konularda, kadının evli olması halinde eş rızası gündeme geliyor. Rahim alınmasını kapsayan durumlarda eşin izni isteniyor. Tıbbi gereklilik nedeniyle bu ameliyatların yapılması eşin iznine bağlanması başta Birleşmiş Milletler Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW), İstanbul Sözleşmesi ve tüm ulusal ve uluslararası yasalara aykırı. En başta insan haklarına ve yaşam hakkına aykırı. Kişiden sağlık hakkı alınamaz. Bu durum eşitliği de ortadan kaldırır.”

***

TÜRKİYE’DE DURUM VAHİM!

Türkiye’de Nüfus Planlaması Hakkında Kanun (NPHK) ve Rahim Tahliyesi ve Sterilizasyon Hizmetlerinin Yürütülmesi ve Denetlenmesine İlişkin Tüzük’e göre; evli kadının kürtaj yaptırması ve üreme organlarının alınabilmesi için eşinin de rızası gerekiyor. Avukatlar, NPHK’nin bazı maddelerinin bir an önce değiştirilmesi yönünde çağrı yapıyor.

Bu durumun dünyadaki örneklerine baktığımızda ise ülkeden ülkeye farklılıklarıyla göze çarpıyor. Batı Avrupa, Kuzey Amerika ve İskandinav ülkelerinde kadının bedeni üzerindeki karar hakkının tamamen kendisine ait olduğu vurgulanıyor. Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Güney Asya ülkelerinde ise toplumsal ve dini normlar gereği eş onayı halen zorunlu tutuluyor. Latin Amerika’da ise son yıllarda kürtaj yasalarında esnemeler görülse de üreme organlarını alınabilmesi ya da benzer işlemlerde eş onayı isteniyor.

Bazı ülkelerde durum şöyle:

ABD 

ABD’de eyaletten eyalete farklılık gösteriyor. Bazı yerlerde eş onayı istenmezken bazı eyaletlerde süreç daha katı. Arkansas’ta annenin yaşamı tehlikede değilse asla izin verilmiyor.

KANADA 

Kanada’da kadının üreme organları üzerindeki karar hakkı tamamen kendisine ait. Eşin izni veya bilgilendirilmesi gerekmiyor.

ALMANYA

Almanya’da da eş onayı talep edilmiyor. Kadının rızası yeterli.

FRANSA 

Fransa’da sterilizasyon ve rahim aldırma gibi prosedürler için kadının onay vermesi yeterli.

İRAN VE SUUDİ ARABİSTAN 

Bu ülkelerde kadının üreme sağlığı ile ilgili kararlarında eşin veya erkek bir aile ferdinin onayı zorunlu tutuluyor.

HİNDİSTAN 

Sterilizasyon işlemlerinde kadının rızası yeterli. Ancak bazı bölgelerde uygulamada farklılıklar olabiliyor ve kadının ailesi veya eşi baskı yapabiliyor.

FAS 

Kürtaj, annenin hayatı tehlikede olduğunda yapılıyor. Sterilizasyon ve benzer işlemlerde eşin izni aranıyor.

BREZİLYA 

Kürtaj yalnızca cinsel istismar, annenin hayatı tehlikede olduğunda yapılıyor. Sterilizasyon işlemleri için eşin onayı talep ediliyor.

***

HUKUKİ MÜCADELE BAŞLATTI

Benzer olay geçen sene Ankara’da yaşanmıştı. Acil olarak rahim ve yumurtalıkları alınması için ameliyat önerilen kadına, operasyon için boşanma aşamasında olduğu eşinden izin alması koşulu getirilmişti. Ancak boşanma aşamasındaki erkek, ‘şartlı onay’ verebileceğini söylemişti. Bunun üzerine kadın, Aile Mahkemesi’ne başvurarak hukuki mücadele başlatmıştı.

***

HANİ VERDİĞİNİZ SÖZLER?

Kadınların haklarına yönelik saldırılar bununla sınırlı değil. 140’tan fazla ülkede rutin olarak yapılan HPV aşısı için ülkemizde gerçekçi bir adım atılmadı. Her gün 7 kadın rahim ağzı kanseri tanısı alıyor ve üçü hayatını kaybediyor. Dünyada da her yıl 500 binden fazla kadın ölüyor. Sağlık Bakanlığı’nın 2025 bütçesi TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi ancak görüşmede HPV kelimesi 4 kere geçti. 2 yıl önce eski Bakan Koca’nın sözünü verdiği HPV aşıları Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun gündeminde değil.