Seçimlere yönelik hukuki düzenlemelere dikkat çeken CHP’li Bekaroğlu, “Devlet imkanlarını bütünüyle kullanıyor seçimlerde. Seçimleri eşit seçim olmaktan çıkarıyorlar, daha sonra mahkemeleri araç olarak kullanarak seçimleri serbest seçim olmaktan çıkarıyorlar. Yapılan işler budur” dedi. Kılıçdaroğlu’na linç davası hakkında da konuşan Bekaroğlu, “Basit yaralama’ demek, hukukun ırzına geçmektir!” dedi.

Bekaroğlu: Seçimleri serbest seçim olmaktan çıkarıyorlar

TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmede bulunan CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, bu günlerde muhalif siyasetçilere yönelik devam eden ve sonuçlanan mahkemelerin, hukukun araçsallaştırılması ve siyasete alet edilmesi anlamına geldiğini söyledi. SADAT Yöneticisi Ensar Ergür’ün “Kanla kazandığımız vatanı sandıkta vermeyiz” sözüne sert tepki gösteren Bekaroğlu, “O ortam geldiğinde korkudan altınıza edersiniz soytarılar” diyerek, Ergül'ün tehditkar ifadeleri hakkında gereğini yapmak üzere Adalet Bakanı Bozdağ ile İçişleri Bakanı Soylu'yu göreve çağırdı.

“‘BASİT YARALAMA’ DEMEK, HUKUKUN IRZINA GEÇMEKTİR!”

Bu günlerde muhalif siyasetçilere yönelik açılmış olan, kimisi devam eden, kimisi sonuçlanan davalara değinen Bekaroğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun mahkeme süreçlerinin manidar olduğunu söyledi.

Çubuk’ta Kılıçdaroğlu’na saldırı davasının basit yaralama cezası ile sonuçlanmasının hukukun ırzına geçildiğinin göstergesi olduğunu ifade eden Bekaroğlu, “Basit yaralamadan ceza verdiler ve hükmün açıklanmasını geri bıraktılar. Halbuki orada basit yaralama yoktu, başka şeyler de vardı; yakın diyordu biri, linç girişimi, öldürmeye tam teşebbüs vardı. Bunlar çok anlamlı şeyler; Kılıçdaroğlu’nun öldürülmeye kalkışılması ve mahkemenin basit yaralama diye neredeyse adamları ödüllendirmesi, rezalet kelimesi ile izah edilebilecek bir şey değildir. Bu hukukun ırzına geçilmesidir.” dedi.

“AKP FETÖ’NÜN YÖNTEMLERİNİ KULLANIYOR”

Muhalif siyasetçilere yönelik davaların, 30 yıldır dönem dönem yaşanan siyasi davalarla benzerlik taşıdığını ifade eden Bekaroğlu, “Bu ülkede son 30 senede devir devir bunlar oldu. Önce 28 Şubatçılar çıktı, yükselmekte olan Refah Partisinin Fazilet Partisi’nin önünü kesti, temsilcilerini aynen böyle gözünün üstünde kaşın var diye, şiir okudu diye, şunu söyledi bunu söyledi diye yargıladı, siyaseten yasakladı, bizzat Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı yasakladı, Erbakan’ı yasakladı, başkalarını yasakladı, partilerini kapattı. O geçti gitti. Daha sonra Ergenekon davaları çıktı. Delil uydurmalarla ağırlaştırılmış müebbet hapisler falan. Onlar da geçti. Sonra FETÖ’cüler… FETÖ’leşen Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı, FETÖ yöntemlerini kullanarak içeri atıyor. Bütün bunlar yapılırken mahkemeler araç olarak kullanılıyor. Siyasi rakibini yenmek için mahkemeleri araç olarak kullanıyor. Tuzun kokması bu. Yapılacak bir şey değil, sürdürülebilir bir şey değil.” diye konuştu.

“SEÇİMLER SERBEST SEÇİM OLMAKTAN ÇIKARILMAK İSTENİYOR”

1950’den itibaren dünyanın en iyi seçim sistemlerinden birinin işlemekte olduğunu kaydeden Bekaroğlu, “Bakın ne yapıyor; geçmişte de aynı şeyler yapıldı. Devlet imkanlarını bütünüyle kullanıyor seçimlerde. Seçimleri eşit seçim olmaktan çıkarıyorlar, daha sonra mahkemeleri araç olarak kullanarak seçimleri serbest seçim olmaktan çıkarıyorlar. Yapılan işler budur. Kanun çıkardılar, Cumhurbaşkanını seçim yasaklarından muaf tutmak için. Daha önce Başbakan için seçim yasakları vardı, her şeyi yapamazdı. Seçimlerin serbest ve eşit şartlarda yapılması için yasaklar vardı. Cumhurbaşkanı şimdi istediği gibi yapacak, uçağı kullanacak, devleti kullanacak, bir yerde açılış yapacak herkes gidecek, memurları zorla mitinglere götürecekler… Bütün bunlara rağmen, seçimleri serbest seçim olmaktan çıkarmalarına rağmen seçimler olacak, sandık kurulacak ve bu seçimi muhalefet kazanacak.” şeklinde konuştu.

“O ORTAM GELDİĞİNDE KORKUDAN ALTINA EDERSİN, SOYTARI!”

SADAT Yöneticisi Ensar Ergür’ün “Kanla kazandığımız vatanı sandıkta vermeyiz” sözüne sert tepki gösteren Bekaroğlu, şöyle devam etti:

“Muhalefet kazanacak ve bu soytarının dediği gibi hiçbir şey olmayacak. Kim bu soytarı; Ensar Ergür diye bir soytarı. SADAT’ın yöneticisi bu soytarı demişti ki, “Bu vatan kanla alındı, kanla savunuluyor. Bu vatanı Türkiye düşmanlarıyla işbirliği yapanlara sandıkta teslim etmeyeceğiz, vatan sağolsun.” Hadi oradan! Sen böyle bir ortama çıksan altına eder kaçarsın, korkak. Sandıkta alınan idareyi vermeyecekmiş. Kim, bu soytarı. Beş tane silah edindi de öyle sanıyor. Bu millet nerelerden geldi geçti. Ne sanıyor bunlar kendilerini. Ne yaparlarsa yapsınlar; Anayasa gereği en çok 2023 Haziranı’nın 3’üncü haftasına kadar götürebilirler. Orada seçim olacak. Adil, eşit, serbest seçim olmaktan çıkmasına rağmen bu seçimi kazanacağız ve bu korkaklar hiçbir şey yapamayacaklar. Bu korkaklar paçalarını bağlarlar; korkularından altlarına edeceklerinden dolayı. Başka da hiçbir şey yapamaz bu korkaklar. Kanla kazanmış da sandıkta vermeyecekmiş. Şuna bak, ne yapıldı bununla ilgili. Bununla ilgili Adalet Bakanı ne yaptı, konuşuyor sürekli olarak, ne yaptı bununla ilgili? Bununla ilgili bu ülkenin İçişleri Bakanı olduğunu söyleyen insan, bu soytarılarla ilgili ne yaptı? Milleti kanla tehdit edenlerle ilgili, seçimlere kastedenlerle ilgili…”

“MEYDANA NE ZAMAN ÇIKILIR, BİZ BİLİRİZ”

“Bu ülkenin en büyük kazanımı serbest seçimlerdir. 1950’de Demokrat Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi yetkilileri biraraya gelmişler, oturmuş seçim kanunu hazırlamışlar ve neredeyse bugünkine yakın –gerçi bugünkini bozdular- bir seçim düzeni kurmuşlar. Dünyanın en iyi seçim kanunlarından bir tanesi, serbest seçimler yapılıyor ve tüm problemlere rağmen bugüne kadar seçimlerle ilgili kimse bir şey söyleyememiştir. Şimdi bunlar çıkıyor seçimleri serbest seçim olmaktan çıkarıyorlar. Yetmiyor, ondan sonra ‘sandıkta alırsanız, kan akıtırız.’ Kimsiniz siz, ne kanı akıtacaksınız soytarılar. Meydanı boş mu buldunuz? Meydana ne zaman çıkılır, biz biliriz. Bunu da biliriz. Siz sandıkta alınan iktidarı vermeyin bakalım, böyle bir şeye teşebbüs edin, ne oluyor göreceksiniz.”