Bekçilere verilen yetkilerin genişletilmesi kadınların tedirginliğini artırdı. Kadınların yaşam tarzlarına müdahalenin de önünü açan uygulamaya dair “Uzun zamandır kadınların yaşam tarzına ciddi düzeyde bir müdahale var. Bu gözler hamileler sokağa çıkmasın dendiğini de gördü” diyen Avukat Aslı Karataş, Kadınların kaygılanmakta haklı oluğunu belirtti

Bekçilere verilen yetkiler kadınları endişelendiriyor

İlayda KOCABAŞ

Çarşı ve mahalle bekçilerine kimlik sorabilme yetkisi ile adli görevler verilmesi gibi düzenlemeleri içeren Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi, TBMM İçişleri Komisyonu’nda kabul edildi. Buna göre bekçiler artık kimlik sorabilecek, üst arayabilecek, silah ve zor kullanabilecek. Bekçilere verilen bu yetkiler ise kadınları tedirgin ediyor. Kadınlar, kişisel bilgilerinin ele geçirilmesi suretiyle bekçiler tarafından sosyal medyadan takibe alınarak tacize maruz bırakıldığını Twitter’da sürekli olarak beyan ediyor. Görevlendirilen 21 bin bekçiden yalnızca 70'inin kadın olması da bekçilerin “üst araması” yetkisi nedeniyle kadınları daha da endişelendiriyor.

"Bekçilere verilen yetkiler tacizin önünü açar mı, Bekçi tarafından taciz edilen bir kadının başvurabileceği hukuki yollar nelerdir?" gibi soruların yanıtlarını ‘SEBUKA’ (Sen bu kadınların avukatı mısın?) adlı internet sitesinin kurucusu, Avukat Aslı Karataş ile konuştuk.

bekcilere-verilen-yetkiler-kadinlari-endiselendiriyor-685454-1.Bir avukat olarak bekçilere duyulan ihtiyacı ve geniş yetkiler tanınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu yeni kanun teklifi ile ortaya atılan en kritik değişiklik bence bekçilere tanınan silah ve zor kullanma yetkisi. Kanun teklifinde de bu yetkiye dair madde zaten Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’na atıf yapıyor. Aslında burada polis ve jandarmaya alternatif bir silahlı kolluk kuvveti oluşturma maksadı var.
PVSK’daki silah ve zor kullanma maddesine baktığımızda çok ayrıntılı bir düzenleme görüyoruz.
Polis olabilmenin koşulları bekçi olabilmeye oranla çok daha kademeli. Bekçilerinse bugün yüzde 70’i lise ve altı okul mezunu, yalnızca 3 aylık bir eğitimden geçerek bekçi olabiliyorlar. Böylesine kapsamlı bir yetkiyi gereği gibi eğitmediğin bir kadroya tesis etmek çok büyük bir risk. Eğer yeterli polis yoksa kadronun artırılması ve polis teşkilatının büyütülmesi hedeflenmelidir. Maksat sadece kamu güvenliği ise izlenmesi gereken yol budur.

Polis araması söz konusu olduğunda kadınları kadın polisler arıyor. Ancak kadın bekçi sayısı oldukça az. Erkek bir bekçinin kadınları aramasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu, kadınlara yönelik taciz ve cinsel saldırının önünü açar mı?

Yoklama suretiyle kontrol, kişinin cinsiyetinde bulunan görevli tarafından yapılır. Bu kanuni bir zorunluluktur. Bence açar. Bu toplumda sınırlar o kadar anlaşılmıyor ki, eve yemek sipariş ettiğiniz için telefon numaranızı verdiğiniz kuryenin bile o telefon numarasına sonradan özel mesajlar atarak kadınları taciz ettiğine rastlıyoruz. Görevi kötüye kullanma hali salgın bir hastalık gibi.

“Makul şüphe”yi nasıl değerlendirmek gerekir? Bekçinin arama yapmasına karşı hukuki bir hakkımız var mı?

Üst arama dediğimiz usul ayrı bir yönetmelikle sınırları belirlenmiş bir tedbirdir. Makul şüphe gerekir, makul şüphenin somut olgulara dayandırılması gerekir. Bu hususları takdir etmek de ancak bilgi birikimi ve tecrübe ile olabilir.

Örneğin PVSK’ye göre durdurma yetkisinin kullanılabilmesi için “polisin tecrübesine ve içinde bulunulan durumdan edindiği izlenime dayanan” makul bir sebebin bulunması gerekir. 3 aylık basit bir eğitimden geçerek bu konuma gelmiş bir kimseye böyle nitelikli bir yetki vermek her açıdan sakıncalı.
Meşhur bir vaka vardır, bir polis bir adamı durdurur, üst araması yapmak ister, adam itiraz eder, aramanın gerekçelendirilmesini ister, polis adamın pantolonunun bir paçasının diğerinden kısa durduğunu bu sebeple belinde silah takılı olduğundan şüphelendiğini söyler ve gerçekten adamın üstünde ruhsatsız silah bulunur. Somut olgu budur. Rastgele herhangi bir insanı durdurup üst araması yapamazsınız, temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan bir durum olur. Durdurma yetkisinin kullanılabilmesi için, "umma" derecesinde makul şüphe bulunmalıdır.

İstanbul Sözleşmesi ve 6284 gibi yasalar uygulanmıyorken, kadınlara yönelik şiddetin önüne geçmenin yolu bekçi görevlendirmekle mi mümkün olur?

Bu konu ile ilgili yasa teklifinde önceki düzenlemeden farklı bir madde var: “Yardıma ihtiyaç duyduğu değerlendirilen, şiddet mağduru veya şiddete ya da istismara uğrama riski taşıyan kadın ve çocukları, kimsesizleri, engellileri ve acizleri en yakın genel kolluk birimine teslim etmek”. Bu madde önceden de vardı ama kadınlardan bahsetmiyordu. Ben bu noktada sokaklardaki huzuru bozan sebeplerin üzerine odaklanılması gerektiğini düşünüyorum. Ülkedeki suç oranlarının yüksekliğinin kök sebepleri üzerinde yeterli çalışma yapmadan 1 milyon tane de bekçi istihdam etseniz, suçların önüne geçemezsiniz.
Sokakta daha fazla silahlı ve üniformalı kişi görmek tüm insanların kendilerini güvende hissetmelerinden ziyade tehdit altında hissetmelerine yol açıyor.

Siyasal iktidar bu uygulamalarla kadınların yaşam tarzına yapılan müdahalenin önünü açıyor olabilir mi?
Bunu ilerleyen zamanlarda göreceğiz. Yasa teklifinde önceki yasadan farklı olarak özellikle kadınlara yönelik hazırlanmış bir tek önceki soruda belirttiğim şiddet tehlikesi altındaki kadın düzenlemesi var.
Uzun zamandır kadınların yaşam tarzına ciddi düzeyde bir müdahale var. Bu gözler hamileler sokağa çıkmasın dendiğini de gördü, kadınlar kahkaha atmasın dendiğini de duydu.

Bu sebeple böyle bir kaygının oluşması da çok normal.

DERHAL TUTANAK TUTTURUN

Bir bekçi tarafından taciz edilen veyahut arama sırasında cinsel saldırıya maruz bırakılan kadınların başvurabileceği hukuki yollar var mıdır?

Elbette. Kişisel bilgileri ele geçirilerek taciz edilen kadınlar derhal en yakın savcılığa gidip o kişi hakkında suç duyurusunda bulunsunlar. Arama sırasında cinsel saldırıya maruz kalma hususu da çok hassas. Öncelikle üst ve eşya araması, kişinin ilk durdurulduğu yerde veya o yerin yakınında yapılır. Başka yere götürülerek arama yapılamaz. Kontrolden sonra talep üzerine olay yerinde derhâl bir tutanak düzenlenir. Hemen o an üst araması yapıldığına dair tutanak tutulmasını talep ettiğinizi söyleyin.

Normal şartlarda bekçi bu tutanağı hazırlamak zorunda. Reddederse siz tutanak tutun, mümkünse etrafta başka bir görgü tanığı varsa onun da tanık olarak imzalamasını isteyin. Bekçinin tutanak tutmayı reddettiğini de tutanakta belirtin. Etrafta güvenlik kamerası olup olmadığını kontrol edin, sonrasında bu tutanakla suç duyurusunda bulunurken faydası olacaktır. Tabii insan cinsel saldırıya maruz kaldığında şok oluyor. İlk anda bütün bunların yapılmasını beklemek çok gerçekçi olmayabilir. Bu konuda baroların kadın hakları merkezlerinden de destek alınmasını öneririm.

Cinsel saldırı olmasa bile hukuka aykırı olarak bir kimsenin üstünün veya eşyasının aranması suçtur, bu suçu işleyen kamu görevlisine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir. Bunu da akılda tutmak lazım. Haksız arama hallerinde ayrıca tazminat davası açma hakkı da vardır.