Pandemi arası verilen Meclis’in, yeniden açılması sonrası ilk gündem maddesi “Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi” oldu. Alelacele, talimatla HDP’li Leyla Güven ve Musa Farisoğulları ile CHP’li Enis Berberoğlu’nun vekilliklerinin düşürülmesi gibi gündemdeki çoğu konu bekçilikle ilgili.

Saray rejimi, iktidarını sürdürme yolunu muhalefeti çelmelemekte bulurken, ülkeyi de yeni gerici ve antidemokratik uygulamalara sürüklemek için fırsat arıyor. Öte yandan Türkiye yönetilemiyor, ekonomik kriz her kesimi derinden etkiliyor. Tepkiler artıyor. İktidar ise uzlaşma veya çözüm yerine bunları bastırmak istiyor.

AKP ve MHP oylarıyla 18 maddelik teklifin ilk 7 maddesi kabul edildi. Yasa, bekçilere kimlik sormak, silah kullanmak, üst araması, gösteri ve yürüyüşleri önlemek, halkın huzurunu bozanları ya da başkalarını rahatsız edenleri engellemek gibi geniş ve belirsiz yetkiler tanınıyor.

24 Haziran 2018’deki “başkanlık” seçimlerinin ardından, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kafasında tahayyül ettiği meşruiyeti sağlayamadı. Seçmenin yarısı kendini benimsemiyor. Üstelik tabanı da her geçen gün eriyor.

CHP Parti Meclisi Üyesi (PM) İlhan Cihaner, “bekçilik” tartışmalarının ne zaman ortaya çıktığını anımsattı. Erdoğan, Başkanlık sistemi sonrası da kendisini rahat hissetmemiş olacak ki, bir ay geçmeden düğmeye bastı. “Gece yatarken bekçi düdüğü duymak istiyorum” dedi. Önceden hesaplanmıştı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul’daki polis akademisi mezuniyet töreninde Erdoğan’ın ifadelerini anımsattı ve bekçi alımlarına başladıklarını söyledi. TBMM Genel Kurulu’nda teklif tartışılırken, CHP Grubu adına konuşan Maraş Milletvekili Ali Öztunç, 28 bin 266 bekçinin görev yaptığını söyledi.

HEDEF 100 BİN

Sayının kademeli olarak 100 bine ulaşması hedefleniyor. Türkiye’de 256 bin polis, 190 bin jandarma var. Önceki yılın rakamlarına göre 283 bin özel güvenlik istihdamda. 47 bin 360’ı kısa, 5 bin 199’u uzun namlulu silah taşıyor. Adliyeler dahil pek çok kurumda silahlı güvenlik bulunuyor. 1 milyon 600 bin kişi de özel güvenlik sertifikasına sahip.

185 KİŞİYE BİR GÜVENLİK GÖREVLİSİ DÜŞÜYOR

Yine CHP PM Üyesi Cihaner, Avrupa Birliği (AB) ortalamasında, 314 kişiye bir kolluk görevlisinin düştüğünü belirtti. Türkiye’de ise bu sayı AB’nin yaklaşık 2 katı. Türkiye’de 185 kişiye bir kolluk görevlisi düşüyor. 10 yılda Türkiye’deki kolluk sayısı yüzde 26 artarken, AB’de ortalamasında ise yüzde 3.4 oranında azaldı.

MİNİ ETEK GİYENE VEYA BİRA İÇENE “DUYARLI ABİLER”

Sözcü yazarı Çiğdem Toker, Kamu İhale Kurumu (KİK) bültenine göre Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 1 milyon plastik mermi alınacağını köşesine taşımış, “taarruz el bombası ve biber gazı alımı” ihalelerinin de dikkat çekici boyutta olduğunu yazmıştı. Durum, güvenlik ve bekçi sayısının yükselmesinden bağımsız değil.

Teklif yan konular ile değerlendirdiğinde, Saray’ın eski Türkiye özlemi ya da “düdük nostaljisi” ile pek ilgisi olmadığı ortaya çıkıyor. Bekçilik, “beka koruma” dürtüsünün yanı sıra “ahlak” inşası için de uygun bir kılıf. Mini etek giyene veya bira içene “duyarlı abiler” müessesi gibi de okunabilir. Alımların yüzde ellisi mülakatla.

BESİC MİLİSLERİ

Liyakat yerine AKP ve MHP teşkilatları referans. Mülakatta ise “Darbe gecesi ne yaptınız?” ve “Size göre iyi lider nasıl olur?” gibi sorular var. Muhalefet sıkça Naziler’deki “kahverengi gömlekliler” vurgusu yapıyor. Vurgu, “düzenin sağlanması” konusuna uygun. Saray muhafızlığı ya da ahlak kavramları göz önünde alındığında bekçilik, İran’daki Besic Direniş Güçleri’ni de çağrıştırıyor.

Humeyni’nin 1979’da kurduğu milis gücü, İran Devrim Muhafız Ordusu’nun bir alt kolu. Ahlak polis olarak da görev yapıyor. Besic, 2009’da Mahmut Ahmedinejad’ın, “usulüzlüklerin damga vurduğu” seçimi kazandığını duyurması üzerine tepki gösteren halka saldırdı, evlerine girdi.

İddialar, yıllardır camileri karargâh olarak kullanan Besic milislerinin, buraların bodrum katlarda işkence yaptıkları ve muhalifleri gayri resmi Devrim Muhafızları hapishanelerine yolladıkları yönünde. HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, Türkiye’deki “bekçilik” tarihine vurgu yapıyor. Bu vurgu da “tehlikeli” yaklaşımı pekiştirici:

“Korkuyu kılcal damarlara yaymak için bir araç. Düzeni koruma çabası. Üstelik bunu Erdoğan icad etmedi. Darbeci Talat ve Enver Paşalar, Babıali’yi basıp meclisi devre dışı bıraktılar. Sopalı seçimler yaptılar. Toplumun nefes alma ve iş ile aş taleplerini bastırmak için 24 Nisan 1914’te bekçi yasası çıkardılar.”

Paylan, Erdoğan’ın iktidarını sürdürme çabasını devlet hafızası ile birleştirdiğinden söz ediyor. Gelişmeler benzer: “İttihatçılar o kanunla birlikte, cezaevlerindeki mafya üyelerini de tıpkı bugün olduğu gibi salmışlardı.”