Dün Türkiye’yi eleme boğan bir kayıp haberiyle güne başladık.

Duayen gazeteci Bekir Coşkun’u kaybettik.

Türkiye çok önemli yazarını, bizler de kadim bir dostumuzu ebediyete gönderdik.

Aslında böyle yaşamda iz bırakmış insanların öldüğünü söylemek ve de kabul etmek mümkün değil. O her zaman gülüşü ve ince esprileriyle kalbimizde yaşayacak…

Işıklar içinde uyusun!

Bekir Coşkun; yeri doldurulması mümkün olmayan bir düşünür, bir filozof, yazar, gazeteci ama bunların da ötesinde doğaya olan düşkünlüğü ve çevreyi koruyan duyarlı tutumuyla Türkiye’nin sevgisini kazanmış bir yurttaştı…

Her yazısı okuyucularına ayrı bir lezzet sunardı.

Keskin kalemi, ince zekâsı, kararlı ve cesur duruşu O’nu Türkiye’nin bağrına bastığı ve peşinden koştuğu bir yazar yapmıştı.

Hayvanları çok severdi.

Ülkemize hayvan sevgisini aşılayan önemli kişilik olmuştu

Çevreyi yok eden her hareketin karşısında olan bir aktivist, topluma zarar veren her hareketin önünde engel olarak duran kararlı bir insandı.

Dahası yanlışları net ve basit bir şekilde anlatan bir kalemşordu!

Tüm iyi insanlar gibi çok çabuk aramızdan ayrıldı.

Delicesine sevdiği eşi Andre’yi ve bizleri yalnız bıraktı.

Bekir Coşkun bilmeli ki, sıkıştığımızda, zorlandığımızda ve siyasetin ağırlığından kaçmaya çalıştığımızda O’nunla yine anılarımızla birlikte olmaya devam edeceğiz…

Türkiye’nin 2021 yılı bütçesi Cumhurbaşkanlığı’nca TBMM’ye sunuldu.

AKP döneminin 19. Bütçesi olan ancak parti yönetiminin değil, Saray inisiyatifinin hazırladığı bütçe laf olsun diye yakında TBMM’de görüşülecek.

“Laf olsun” sözü belki biraz ağır karşılansa da işin gerçeğiyle ters düşmez.

Çünkü bugünkü rejime göre şayet TBMM bütçeyi onaylamazsa Cumhurbaşkanı 2020 bütçesini istediği oranda artırarak görevine devam edebilir...

Parlamenter sistemde olduğu gibi bütçe kabul edilmezse iktidar düşmez!

Durum şudur; halkın vekili olan milletvekilleri, halkın çıkarı adına halkın bütçesini yapamaz!

Demem o ki, halkın meclisine tek adamın bütçesini sadece onaylamak kalıyor!

Gelelim 2021 bütçesine; bütçe giderleri 1 trilyon 346,1 milyar lira, gelirleri 1 trilyon 101,1 milyar lira, vergi gelirleri 922,7 milyar lira, bütçe açığı 245 milyar lira olarak öngörülmüş…

Yani daha baştan kabul edilen bu bütçe açık verecek.

2020’de açık yaklaşık 138 milyar TL olarak ön görülmüştü. 2020 sonuna doğru 310 milyar TL’yi geçeceği tahmin ediliyor. Yani yaklaşık 200 milyar TL daha eklenmiş.

2021 farklı olmayacak.

Yıl içinde ödenecek borç ve faizleri bütçenin 1/3’üne yaklaşacak…

Çiftçi, işçi, esnaf, emekli, memur, genç yok. Kısaca bu bütçede halk yok!

Sosyal devlet yok. Türk parasının değeri daha da düşecek, sonuç ekonomik çöküş.

Dahası pandemi, işsizlik derken 129 ülkeden 159 tarım ürünü ithal eden Türkiye alımları durduracak, perişan olan çiftçi de üretimi durduracak. Sonuç; bu bütçeyle gelecek yıl ülkede kıtlık ve açlık en büyük sorun olacak!

Gerçekler böyleyken iktidarın, toplumun yaşamın doğrularını görmesinin engellenmesi doğal. Çünkü Göbelsvari algı yönetenlerin önünde şimdilik hiçbir engel yok

Hal böyleyken muhalefetin de “mış” gibi yaparak alanlara çıkmak, halkın içine girmek yerine yasak savan işler yapması ve bolca konuşması Türkiye’yi başka bir yere götürüyor…

Bu durumu Berna Aysu’nun yayınladığı Kity Genovese sendromuyla açıklamak istiyorum…

1964 yılında New York şehrinde akşamüstü Kity Genovese isimli bir kadın, çok da ıssız olmayan bir caddede önce tecavüze uğrar, sonra öldürülür...

Olayı görmeleri ve de izlemelerine karşın insanlar yapılanı engellemezler!

Çünkü;
Olaya tanık kişilerin hepsi, bir başkası mutlaka polise haber verir veya müdahale eder diyerek duyarsız kalmıştır.
Bu sosyal davranışa, katledilen kadının adı ile Kity Genovese sendromu adı verilir.

Ne acı! Türkiye son 18 yılda her yapılana aynı şekilde duyarsız kalıyor!