Kılıçdaroğlu’nun “İkinci Yüzyıla Çağrı” toplantısından önce paylaştığı videoyu belki izlemişsinizdir. Video uzayın derinliklerinden dünyaya doğru hızla giden bir okla başlıyor ve aynı anda “Ey dünya, gözlerimize bak. İyice bak. Seninle rekabet etmeye geliyoruz” sözleri duyuluyor. Sonra o tek ok, konuyla ilgili görseller eşliğinde “Teknolojide, sanayide, eğitimde, … iyi olan her şeyde seninle rekabet etmeye geliyoruz” sözleriyle 6 ok olarak çoğalıyor ve “3 Aralık’ı bekleyin” duyurusunu yapan video uzayın derinliklerindeki 6 ok amblemiyle sona eriyor. (bkz., https://tinyurl.com/a7eu38hb).

Epey teatral bir duyuru! “Teatral”, tiyatro oyununa yakışır demek, öbür anlamı ise abartılı bir şekilde davranmaktır. Kılıçdaroğlu CHP’sinin teatral yeni vizyonu ve Altılı Masa’nın yine teatral şekilde açıkladığı anayasa taslağı bir “deus ex machina” olabilir mi? Cevabını aşağıda vereceğim.

***

3 Aralık CHP toplantısının eleştirel değerlendirmesini dün Hayri Kozanoğlu’nun kaleminden okuduk. Kemal Derviş’in 2001 sermaye programının güncellendiği görüşlere dair eleştirilerimiz saklı kalmak kaydıyla, geçim derdine bir nebze çare bulan bir hamleyle devam ettirilirse belki anlamlı olabilir. Önerilen taslak da mevcut Anayasa’ya kıyasla iyi sayılabilir. Şurası belli ki seçimlerde geçim derdi ve işsizlik sorunlarına somut çözüm önerenlerin sesine kulak verilecek. Bu çareleri bulmadığı sürece isterse en mükemmel ekonomik taslağı sunsun, en mükemmel anayasa taslağını hazırlasın, muhalefete sadece “taslak” gözüyle bakılacak. Ve asla asıl muhalefet olamayacak.

Önce şunu bilelim. Seçimleri teatral bir hadise, tiyatro oyunu olmaktan çıkarmadan hayatlarımızı özgürce yaşamak mümkün olmaz. Ama istiyorlar ki, seçmenler koltuklarında otursunlar siyaset tiyatrosunu seyretsinler.

CHP videosuyla neden “deus ex machina”nin akla geldiğini şimdi söyleyebilirim. Tiyatro oyunlarında yer alan deus ex machina’nin (deus eks makine diye okunur) birebir çevirisi “makineden tanrı” demektir. Ama savcıların hemen “dini değerlere hakaret” diye harekete geçmesine hiç gerek yoktur. Çünkü o “tanrı” mitoloji tanrısıdır ve deus ex machina de Antik Yunan tiyatrosunda bir tanrıyı canlandıran karakterin bir vinç (machina) yardımıyla yukarıdan indirilmesi anlamında kullanılmaktadır. (bkz., Vikipedi) Günümüzde ise bir kurguda, yapay veya imkânsız bir karakter veya olayın senaryo akışı içinde beklenmedik bir yerde aniden ortaya çıkmasına denir. Antik tiyatro eserlerinde, hikâyenin gidişi öyle karmaşık, içinden çıkılamaz bir hâl alırmış ki, artık yazarın üretebileceği ilginç bir çözüm kalmaz ve mitolojik tanrılar bir anda ortaya çıkarak olaya müdahale ederlermiş; ölmesi gerekeni öldürür, kurtarılması gerekeni kurtarırlarmış. Seçim öncesi oynatılan tiyatronun, anlatılan hikâyelerin gidişatı da öyle karmaşık, içinden çıkılamaz bir hal almaktadır ki, artık iktidar ve muhalefet politikacılarının üretebileceği ilginç ve inandırıcı bir çözüm kalmayınca yine her seçim öncesi sıklıkla hatırlatılan çarelere başvurulmaktadır. İktidarın deus ex machina’si “terör” ve Savaş Tanrısı’dır. Muhalefete göre ise “anayasa taslağı” olabilir veya videodaki uzaydan inen “altı ok” olabilir. İşte bu tür şeyler bir anda ortaya çıkacak ve olup bitenlere müdahale edecektir; iktidardan gitmesi gerekeni gönderecek, iktidara gelmesi gerekeni getirecektir. Bütün hikâyeler, bir deus ex machina beklentisi üzerine kuruludur.

***

Sahici seçmenler ise o tiyatro oyununda rol almıyorlar, açlıkla-yoksullukla işsizlikle boğuşuyorlar. Gökten inen bir makine (uzaydan atılan altı ok!) çözmeyecek sorunları, yeryüzünde sahici seçmen yurttaşlar ayağa kalktığında çözülecek. Seyirciler sahneye değil sahaya çıktığında asıl hayat mücadelesi yaşanacak.

Peki, seçimlerin hiç mi önemi yok? Var elbette, yeni anayasa önerisiyle muhalefet inisiyatif kazanmış ve CHP de ekonomik vizyonuyla inisiyatif artırmış sayılabilir ve bütün bunlar seçimlerin bir referandum havasına girmesine yarayabilir. Ama bu yine de bir nevi “şarap” referandumudur. Yani?

Hani Bektaşi’ye iki şişe şarap vermişler ve “hangisi iyi” diye sormuşlar. İlk şarabı içmiş ve ikincisini içmeden “ikincisi daha iyi” demiş. “Yahu içmeden nasıl bildin” demişler, o da “ilkinden daha berbatı olamaz” demiş ya… İşte Saraylılarınki yerine ikinci şişe muhalefet şarabı da bir nevi deus ex machina olabilir, hepsi o kadar…