Belgesel tadında Ruşen Hakkı kitabı
Fotoğraf: Kadir İncesu

Kadir İNCESU

11 Nisan 2012’de kaybettiğimiz şair, yazar, gazeteci Ruşen Hakkı, İzmit’in simge isimlerindendi. Kaybı sonrası İzmit’te hemen hemen her yıl dostlarının katılımıyla anma toplantıları düzenlendi. Kızı Nilgün Sezeralp, ‘Babalar da Birer Kuştur’ adlı babası için yazdığı yazıların yer aldığı bir kitaba imza attı bu süreçte… Sonrasında ise Ruşen Hakkı’nın damadı Rıfat Sezeralp, uzun sürecek bir projeyi hayata geçirmek için kolları sıvadı. Teoriyle pratiğin hiçbir zaman uyuşmadığı bir ortamda, böylesine geniş oylumlu bir çalışmaya imza atmanın ne kadar zor olacağı belliyken bu gözü karalığın takdir edilmesi gerektiği düşüncesindeyim. Kitap lansmanının yapıldığı gün İzmit Belediyesi tarafından Ruşen Hakkı Anısına, Şiir ve Edebiyat Evi’nin de açılışı yapıldı. Sezeralp ile büyük bir sabır, titizlik ve özveri ile hazırladığı, İzmit Belediyesi tarafından yayımlanan ‘Ruşen Hakkı İle’ adlı kitabı üzerine konuştuk.

Böyle bir kitap fikri nasıl oluştu?

Ruşen Hakkı’nın vefatından sonra, KYÖD (Kocaeli Yüksek Öğrenim Derneği) ve Aydili Sanat Derneği tarafından her yıl ortaklaşa anma etkinlikleri düzenlendi. Bu etkinliklerin altıncısında akademisyen-yazar Nejat Gacar, konuşmasını şu sözlerle bitirdi: “Sen, ben, bizim oğlan; konuş konuş, nereye kadar! Bir süre sonra konuşulanlar tekrara dönüşüyor. Buradan seslenmek istiyorum. Sevenleri mi olur, ailesi mi olur ya da hep birlikte mi olur? Bilemem! Bundan böyle anısına düzenlenecek olan ve O’na yaraşır, adına verilen bir şiir ödülüyle veya adına düzenlenecek bir sempozyumla ya da her ikisiyle Ruşen Hakkı adının yaşatılması daha isabetli olacaktır diye düşünüyorum ve öneriyorum.”

RUŞEN HAKKI İLE, Rıfat Sezeralp, İzmit Belediyesi, 2022RUŞEN HAKKI İLE, Rıfat Sezeralp, İzmit Belediyesi, 2022

Yerinde bir öneriymiş.

Bundan hareketle önce, ölümünün onuncu yılı olan 2021’de dostlarının Ruşen Hakkı’yı anlattıkları yazıların yer aldığı bu kitapla Ruşen Hakkı’yı anma düşüncesi oluştu. Yazı isteyeceğimiz kişileri belirleyerek işe koyulduk.

Yazı yazanlardan “Ruşen Hakkı’nın Ruşen Hakkı’ya anlatılması” istenmiş. Özellikle mi böyle istediniz?

Evet. Ruşen Hakkı’nın okuyucuya anlatılmasını istedik. Ölen birinin arkasından yazılmış yazılar olmasın diye düşündük.

Bundan amaç neydi?

Eserlerini okumamış olması bir yana, Ruşen Hakkı’nın adını bile duymamış, cismini-suretini bile görmemiş birisi, bu kitabı okurken bir süre sonra kendisini, Ruşen Hakkı’yı Ruşen Hakkı’ya anlatıyor gibi hissedebilsin ve böylece daha çok merak etsin diye düşündük. Bu yüzden Ruşen Hakkı, yazılarda ikinci tekil şahıs olsun istedik.

Yazılarda başka neler olmasını istediniz?

Ruşen Hakkı ile ilk karşılaşmalarını ve ilk izlenimlerini anlatmalarını istedik yazı yazanlardan. Ruşen Hakkı’nın sanatçı kimliği, politik duruşu, insancıllığı, mütevazılığı ve şiir anlayışı, yaşanmışlıklar eşliğinde yazılarda yer alsın ve Ruşen Hakkı ile göründükleri fotoğraflarla desteklensin diye düşündük. En önemlisi cevap hakkı doğuracak ifadelerden kaçınılmasını istedik.

Ama kitap üç bölümden oluşuyor?

Yazılar gelmeye başlayınca, süreç içerisinde, ‘acaba Ruşen Hakkı kendini nasıl anlatmış?’ diye merak ettik. Kendisiyle yapılan röportajların izini sürdük. Kitabın birinci bölümünü bu röportajlar oluşturdu. Radyo söyleşileri de...

Ya üçüncü bölüm…

Ruşen Hakkı hastanede yatarken, çalıştığı gazetedeki köşesinde dostlarının ‘sağlık dilekleri’ yayınlandı. Vefatına kadar yayınlanan bu sağlık temennileriyle de kitabımızın üçüncü bölümü oluştu.

Ruşen Hakkı çok sevdiğim birisiydi; hem insan olarak hem de yazar olarak. Onun için bir şeyler yapabilmek çok güzel. Tekrar kitaba dönersek, uzun bir süreç olmuş!

Yeniden teşekkür ederiz. Çalışmanın basılabilir duruma gelmesi üç buçuk yıl sürdü. Basılması da yaklaşık bir yılı buldu. Bir yandan pandemide uygulanan sokağa çıkma kısıtlamaları, bir yandan döviz kurunun sürekli yükselmesi, kâğıt ve baskı maliyetlerinin artması yüzünden süreç uzadı. Bu süreçte sağlık nedenlerinin olanak vermemesi nedeniyle yazısını yazamadan ve yazıları yer aldığı halde kitabımızı göremeden aramızdan ayrılan dostlarımızın acısı hâlâ yüreğimizde. Ruhları şâd olsun!

‘Ruşen Hakkı İle’ye bir ‘Ruşen Hakkı belgeseli’ diyebilir miyiz?

Bu tanımlama iddialı olur. Ama dikkatli bir okuyucu, kitabın ‘Ruşen Hakkı İle Yapılan Söyleşiler’ bölümünde, değişik zamanlar da sorulmuş benzer sorulara Ruşen Hakkı’nın verdiği yanıtlarda bir sapma olmadığını ve ayrıca özeliyle ilgili sorulara verdiği yanıtlarda bile o günlerde ülkenin içinden geçtiği dönemin izlerini görecektir.

“Ruşen Hakkı’yı Ruşen Hakkı’ya Anlattılar” bölümünde, Ruşen Hakkı’nın dostlarının yalnızca edebiyatçılardan ve gazetecilerden olmadığı, çeşitli meslek gruplarından, değişik görüşteki siyasilerden, akademisyenlerden ve öğretmenlerden, kısaca çevresi geniş biri olduğu da görülecektir. Farklı söylemlerle kaleme alınmış olsalar bile, bu bölümdeki yazıların benzer bir Ruşen Hakkı tanımlamasında birleştiği de görülecektir. Ruşen Hakkı’nın kişilik yapısının mavi boncuk dağıtmaya yatkın olmadığı gibi. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. O yüzden “belgesel tadında” demek daha doğru olur, diye düşünüyorum.