Buralarda bir haftadır Çin yeni yılı tatilindeyiz. Malum, koyun yılına girdik. Benzetmek gibi olmasın, bu hayvana atfedilen özellikler aşağı yukarı buralarda da aynı. Tabii ki bizim atfettiğimiz olumsuz anlamlardan arındırmak gerekiyor. Koyun gibi olmak buralarda “yumuşak başlı, iyi huylu, uyumlu, sakin, nazik vs” gibi özelliklere sahip olmak demek. “Kurt” lakabıyla anılan HK yöneticisi de yeni yıl konuşmasında halka koyun gibi “uyumlu ve birlik içinde olun” çağrısı yaptı. İnsanların “Kime uyum ve kimlerle birlik içinde olmak” diye sormayacağını sanıyor olsa gerek. Halkın onların umduğu türden koyunlar olacağı konusunda fazla umutlanmasa kendisi ve ÇKP için iyi olur. Geçen üç dört aylık sakin ortamı kendisi (ve ÇKP) açısından hayra yoruyorsa, bence yanılıyor. Ortada insanların en doğal haklarına bir saldırı var ve buna ilk cevaplarını o büyük gösterilerle verdiler. O taleplerini unutmuş veya vazgeçmiş değiller.

Daha önceki yazılarımda da bahsetmiştim. Çin yeni yılı çok önemli bir gelenektir. Aslında, ay takvimine göre baharın gelişini, dolayısıyla doğanın canlanmasıyla yaşamın yeniden başlamasını simgeler. İnsanlar önceki yıla ait her şeyin sıfırlandığına ve yeni yıl ile birlikte yeni bir yaşama başlayacaklarına inanırlar. Ev tadilatları, evlilik hazırlıkları, iş planları vs iki ay öncesinden başlar ve son gün akşamı bıçak gibi kesilir.

Ben yeni yılın yaklaştığını sabahları duvarları delen, yıkan matkap ve hilti sesleriyle uyanmaya başladığımda anlarım. Bir de bizim sokağın köşesindeki evlilik organizatöründe çalışan genç kızın (Wendy) bana anlattıklarından (Burada tüm evlilik formalitelerini -gelinlik, nikâh, kokteylden balayına kadar her şey- bu evlilik organizatörleri halleder.) O günlerde ne kadar yoğun olduklarını, kaç çiftin evlendiğini, vitrindeki gelinliklerden en çok hangisinin tercih edildiğini vs anlatır. Düğün/nikâhta ne kadar bahşiş toplamayı beklediğini anlatırken neşesi yerine gelir ve bu hali ona ayrı bir sevimlilik katar. Fakat bu yıl pek yüzü gülmüyor. İşleri geçen yıla göre çok azalmış. Nedeni sorduğumda, şu cevabı verdi: İnsanlar geleceklerinden endişe duymaya başladılar. Gösterilerden önceki gibi güvenli hissetmiyorlar. Aynı sözleri dekorasyon işleri yapan İrlandalı arkadaştan da (ve daha başkalarından) işitmiştim. O da bu yıl işlerin kesat olduğundan yakınıyor. Bu sözleri tabii ki gösterilerden ve göstericilerden yakınmak anlamına gelmiyor. O patlamanın ortaya çıkardığı bir gerçeğe işaret ediyorlar.

Aslında anlatmak istediğim şey, son üç dört aydır HK ahalisinde bir şeylerin değiştiği. Gösterilerin en belirgin sonucu, Çin’den duygusal kopuşun daha açıkça hissedilir olması. Çin ile ortak bir kadere sıcak bakan pek kimse yok. Ayrıca, direnmek ve kaderlerine sahip çıkmaktan da tabii ki büyük gurur duyuyorlar. Fakat gösterilerden sonra HK ahalisine tam olarak adlandıramadığım ve anlamlandıramadığım bir şeyler oldu. İnsanlar “bu gösteriler neydi ve ne elde edildi” üzerine bir süredir yüksek sesle konuşmuyorlar, buna pek istekli değiller. Alttan alta bir gerilim fark ediyorum. Bence bu, değerlendirme ve sorgulamanın getirdiği gerilim. Gösteriler sonunda somut bir kazanım olmaması nedeniyle kendilerini sanki kaybetmiş gibi algılıyorlar ama bir taraftan da bunun hiç de öyle olmadığını hissediyorlar. Şimdi içten içe, alttan alta işte bu sorgulamanın sürdüğünü ve ne yapmalı sorusuna cevap arandığını hissediyorum. Bir süre sonra birilerinin vardıkları sonuçları dillendirmeye başlayacağını ve örgütlü ve önüne hedefler koyan bir olgun hareketin o zaman ortaya çıkacağını düşünüyorum. Bunun emek eksenli bir hareket olarak ortaya çıkmasını beklemek pek gerçekçi değil. Fakat en güçlü bileşenlerden biri olacağı kesin.

“Koyun yılı”nda kurtlar mı koyunlara saldıracak yoksa koyunlar mı kurtları uçurumun dibine doğru sürecek, göreceğiz…