Roberto Firmino Liverpool’un bu sezonki başarısında en önemli pay sahiplerinden biri. Brezilyalı forvetin hikâyesi ise ilginç anektodlarla dolu. Firmino’nun kariyerine ve yükselişine yakından göz atalım

Belki şehre bir Brezilyalı gelir

“Önce yapman gerekenle başla, sonra mümkün olanı yap, sonra göreceksin ki yapılamaz deneni başarmışsın.”

En son şampiyonluğunu 1990’da yaşadı Liverpool FC, 70’li ve 80’li seneleri domine etmiş, yalnız Ada’da değil Avrupa arenalarında esmiş kükremiş, o sene köklü tarihinde 18. kez şampiyonluk kupasını kaldırmış futbol şehrinin kırmızılı takımı. İnanması güç ama o seneden sonra hasret kaldılar şampiyonluğa, geçen sürede yedi farklı takım şampiyonluk yaşarken onlar adına ummak ve beklemekle geçti zamanlar. Ve aradan geçen onca zamandan sonra, en yakın rakiplerine 25 puan fark attıkları sezonda şampiyonluğa çok yaklaşmışken hâlâ uzaklar kupaya, malum Corona virüsü nedeniyle ertelendi ligler, ne zaman başlar bilinmez!

Gelin korona illeti yüzünden futbolsuz kaldığımız, hayatın durduğu zamanlarda anlatalım ülkenin yoksul şehrinden Anfield’e uzanan, yüzündeki o sevimli gülümsemeyle iz bırakmış Brezilyalı golcülerinin hikâyesini, malum onun gelişiyle değişti takımın makus kaderi…

Takvim yaprakları 2 Ekim 1991’i gösterirken Brezilya’nın kuzeydoğusunda, 997 bin nüfuslu sahil şehri Maceio’nun varoşlarında dünyaya gelmiş. Babası Jose sokak satıcısıymış, maç günleri şehrin 20 bin kapasiteli Estadio Rei Pele Stadı’nda su satarak ailesini geçindirmeye çalışırmış. Kirli bir göl ve yoksulluğun kader olduğu Selecao mahallesinin viran evleri arasına sıkışmış bir gecekonduda geçmiş çocukluğu. Suç oranının çok yüksek olduğu, çocukların çok küçük yaşlarda uyuşturucu çeteleriyle tanıştığı bölgede annesi kol kanat germiş çocuğa, gözünden hiç ayırmamış. Çoğu yaşıtları gibi meraklıymış futbola, evin arka bahçesinde hırsızları uzak tutmak için örülen yüksek duvardan atlar, mahallenin sokaklarında top peşinde koştururmuş, o yılların efsaneleri Ronaldinho Gaucho ve Ronaldo kahramanları… 7 yaşında başladığı Escola Estadual ilkokulunun girişindeki yazı muhtemel gelişimini en iyi anlatan: “Önce yapman gerekenle başla, sonra mümkün olanı yap, sonra göreceksin ki yapılamaz deneni başarmışsın.” Çocukları suç dünyasından uzak tutmak için kurduğu futbol takımının başındaymış hocası Ari Santiago. Bir yaz sonu okulların açıldığı zamanlarda, okulda üç çocuğun o yaz çete cinayetlerinde hayatlarını kaybettiğini öğrenmiş üzüntüyle. Çocukları suçtan uzak tutmanın en etkili yolunun futbol, takımın en iyisinin o küçük çocuk olduğunu anlatıyor o yıllara dair söyleşilerinde.

'SESSİZ BİR ÇOCUKTU...'

14 yaşına bastığı zamanlarda bölgenin köklü takımlarından Clube de Regatas’ın seçmelerine katılmış. Hocası Guilherme Farias daha ilk antrenmanda fark etmiş elindeki cevheri: “Sessiz bir çocuktu ama futbol topuna hükmediyor, sürati ve bitireceğiyle kendisinden yaşça büyüklerin arasında göze batıyordu.” İlk zamanlarda defansif orta saha olduğunu, takım arkadaşları arasında ilerleyen zamanlarda Real Sociedad’da yıldızı parlayacak Willian Jose’nin de olduğunu hatırlatalım. O yılları anlatan arkadaşları, öğretmenleri “humilde” (alçakgönüllü) olarak tanımlıyor çocuğu. Azmi, futbol oynama isteği takdire şayan, Sao Paulo’da düzenlenen genç takımlar turnuvasına katılabilmek için otobüsle 120 saatlik yolculuk yapmış o yıllarda. Hocası, “Elimden çok yetenekli çocuklar geçti ama hiçbiri onun kadar istekli ve özverili değildi,” diyor söyleşilerinde. 16 yaşına bastığı zamanlarda hocasının da yardımıyla Sao Paulo’ya transferi gündeme gelmiş, iki hafta takımla antrenmanlara çıkmış ama sözleşme önermemiş kulüp yönetimi. Hayal kırıklığıyla evine döndüğünü ama o hüsranın içindeki futbol ateşini daha da harladığını anımsıyor…

EN İYİ GENÇ OYUNCU

2008 senesinde Figueirense’nin 17 yaş grubu seçmelerine katılmış, normalde genç adaylara tanınan iki haftalık deneme sürecini onun için gerekli görmemişler, daha ilk maçında kaydettiği iki enfes röveşata golü sonrasında takımda yerini almış. 17 yaş grubundaki hocası Hemerson Maria, çocuktaki bitiricilik yeteneğini ilk fark edenlerden, haliyle rakip kaleye daha yakın oynatmaya başlamış. 2009 senesinde Figueirense’nin ‘A’ takımına yaklaştığı zamanlarda Marsilya’nın seçmelerine davet edilmiş ama İspanya üzerinden uçuşu sırasında ülkeye kaçak yollardan girmeye çalıştığı gerekçesiyle ülkesine göndermişler. Bir ay sonra Marsilya ile antrenmanlara çıkıp göz doldurmuş ama bu kez de kulüp yönetimi 1 milyon Euro’luk bonservis bedelini ödemeye yanaşmayınca transfer suya düşmüş. Marsilya kulübün o dönem asbaşkanlığını yapan Jean-Philippe Durand 2018 senesinde yaptığı bir söyleşide, hata yaptıklarını dile getiriyor tüm içtenliğiyle. 18 yaşına bastığı günlerde, 16 numaralı siyah beyaz formasıyla Figueirense’de ilk maçına çıkmış. O sezon takımının Serie A’ya yükselmesine büyük katkı sağladığını, sezonun sonunda ligin en iyi genç futbolcusu seçildiğini hatırlatalım…

2010 senesine girildiğinde Avrupa devlerinin radarına girmişti. Arsenal ve PSV Eindhoven’den önce harekete geçen Hoffenheim o senenin aralık ayında 4 milyon Euro karşılığında renklerine bağladı Brezilyalıyı. Biraz zaman almış Almanya’ya alışması, malum yeni kültür, aşına olmadığın diyarlar. 2011-15 arasında takımla çıktığı 140 maçta 38 golü var. 2015 Haziran’ında Brezilya Milli Takımıyla Copa America’da boy gösterdiği zamanlarda 29 milyon sterlin bedelle Ada futbolunun devlerinden Liverpool’a transfer oluşu tarihe düşen notlardan. Hoffenheim futbol direktörü Alexander Rosen 2018 senesinde World Soccer dergisine verdiği röportajda, “Kulüp olarak iyi para kazanmış olmanın mutluluğu ama çok iyi bir futbolcuyu kaybetmenin üzüntüsüyle yolcu etmiştik” diyor.

PREMIER LİG TARİHİNE GEÇTİ

Liverpool’daki verileri takdire şayan, 2019 Ağustos’unda Premier Lig’de 50 golü bulan ilk Brezilyalı olarak tarihe geçerken, aralık ayında oynanan kulüplerarası dünya kupasında Flamengo karşısında tek golle galip gelen takımın golü ondan gelmişti. Tevekkeli değil, takımın makinesi olarak tanımlıyor oyuncusunu hocası Jurgen Klopp ve devam ediyor: “Burada, bizimle günümüz futbolunun yıldızları arasında olmaktan keyif alıyor, biz de onun hünerlerini izlemekten.”
Bilirim, futbolun adaleti yok derler ama temennimiz takımının nicedir hasret kaldığı şampiyonluk kupasını kaldırması sadece zamana kalsın, malum taraftarı olmasanız bile Liverpool’a hürmet, 70’li senelere yetişmiş olanlar için gönül borcudur. O enfes şarkıdan alıntıyla, o futbol şehrinin her daim gülümseyen golcüsüne gitsin sözleri: “Belki şehre bir Brezilyalı gelir, ıklim değişir, Akdeniz olur, gülümse”.

Son sözü doğup büyüdüğü, futbol hünerlerini geliştirdiği şehrin plajlarında satıcılıkla hayatını idame ettiren Sergio Araujo’ya bırakalım: “Roberto günümüzde dünya futbolunun en iyi Brezilyalısı. Her daim mütevazı olduğu için kendisi dile getirmez ama ben onun yerine söyleyeyim. Neymar hiçbir zaman Firmino kadar yetenekli ve azimli olmadı, onun yedeği bile olamaz.”