23 Haziran sonrasında iktidarın rövanş peşinde koşacağını, İmamoğlu’nu çalıştırmamak için her türlü yolu deneyeceğini yazmıştık. Geride bıraktığımız yaklaşık 4 aylık sürede hem iktidar hem de bürokratik mekanizmalar, akıl almaz yöntemlere başvurarak İBB’nin elini kolunu bağlamaya çalıştı; şimdilerde buna yenilerini ekliyorlar. Haydarpaşa ve Sirkeci garları ihalesinden İBB’nin usulsüz bir biçimde elenmesi skandallar dizisinin son halkası.

Haydarpaşa ve Sirkeci garları İstanbul’un en önemli sembollerinden, hafıza mekânlarından ikisi. Osmanlı-Türkiye modernleşmesinin serüvenini yalnızca bu iki binaya bakarak anlatmak mümkün. Sirkeci Garı, 1890’da faaliyete geçtiği günden bu yana Avrupa ile Asya’nın birleşim noktası olmuş. Doğu’yu merak eden Avrupalı zenginleri büyülemiş, yıkılan Osmanlı’ya ve yeni kurulan cumhuriyete tanıklık etmiş. II. Dünya Savaşı’nda Varlık Vergisi Kanunu yürürlükteyken Aşkale’ye çalışma kamplarına sürülen gayrimüslimlere ev sahipliği yapan Sirkeci Garı 1950’lerin başında Balkanlardan göç edenlerin ilk durağı olmuş. 1960’larda Almanya’ya çalışmaya giden işçilerin önce tedirgin bekleyişi, sonrasında memleket özlemi sinmiş duvarlarına.

1908’de törenle açılan Haydarpaşa garının öyküsünün de Sirkeci’deki ahbabından geri kalır yanı yok. Kadıköy yakasına damgasını vuran tarihi bina Anadolu’dan İstanbul’a gelenlere yıllarca kucak açmış, filmlere, şarkılara konu olmuş. Garın denize inen merdivenlerinde tahta bavullarıyla Marmara’ya bakan nice yüzün arkasında dağ misali dikilmiş.

Haydarpaşa’nın kapısına onca yıl hizmet verdikten sonra ansızın kilit vuruldu, 7,5 yıldır gara hâkim olan telaş ve umut değil kasvet. AKP aradan geçen zamanda Haydarpaşa ve çevresini ranta açmak için yapmadığını bırakmadı. Gördüğü her büyük binaya gelir kapısı olarak bakan tüccar zihniyete karşı garın işlevini koruyarak ayakta kalmasını savunan İstanbullular ise 405 haftadır nöbette. Gar alanını tepkiler nedeniyle bütün olarak özelleştiremeyen iktidar ise epeydir Turizm Bakanlığı aracılığıyla araziyi parça parça ranta açarak hedefine ulaşmaya çalışıyor.

Haydarpaşa ve Sirkeci garlarının etrafının kamucu bir anlayışla yeniden düzenlenmesi İstanbullunun yıllardır özlemini çektiği sosyal mekânlara ve kültürel çevreye ulaşabilmeleri için müthiş bir fırsat. İktidar ise bu fırsatı İmamoğlu’ndan rövanş alma adına heba etmekte ısrarlı.

TCDD, tarihi garların bazı bölümlerinin kültür ve sanat faaliyetleri için kiraya vereceğini açıkladığında yeni bir başlangıç umudu doğmuştu. İmamoğlu, İBB’nin 16 milyon İstanbullu için bu ihaleye gireceğini söyleyince tepelerde bir yerde fırtınalar koptu. Ulaştırma Bakanlığı da hemen itiraz etti. Zira ihalenin kime verileceği baştan itibaren belliydi. Bakanlık, itirazına gerekçe olarak İBB’nin sürece dahil olmasının diğer adayları “caydırabileceğini” gösterdi. Halbuki İzmir’deki Tarihi Elektrik Fabrikası’nın kente kazandırılmasında İzmir BB ihaleyi girmiş ve kazanmıştı. Görünen o ki iktidarın İstanbul saplantısı diğer kentlerden farklı bir mekanizmanın devreye girmesine neden oluyor.

İBB, Bakanlığın engel olma girişimlerine rağmen geri adım atmadı ancak sudan bahanelerle elendi. İBB pazarlık aşamasına dahi dahil edilmezken, ihale Okçular Vakfı’nın kısa bir süre öncesine kadar başkanlığını yapmış Önder’in 10 binlik sermayesi olan şirketine verildi. Şahsın tek marifetinin CB’nın oğluyla arkadaş olması sürecin “şeffaflığına” dair yeteri kadar veri sunuyor. Kimse İstanbulluyu şehrin bu denli merkezi ve kıymetli alanlarının, eski bir İBB çalışanın ihaleden bir gün önce servet artırımı yaptığı şirketine bırakıldığını ikna edemez.

Ulaştırma Bakanlığı “Saray’ı memnun ettim”, TCDD bürokratları “aman başımıza iş açılmadı” diye düşünebilir. Ancak iktidar tüm unsurlarıyla bir kez daha geri tepecek bir dayatmaya imza attı. Siz bu satırları okurken muhtemelen İmamoğlu ihalenin iptali ve suç duyurusu için harekete geçmiş olacak. Çünkü artık oldubitti karşısında kabuğuna çekilmek, kabullenmek yok. Yurttaşlar 23 Haziran deneyimiyle gasp edilen hakkın söke söke alınabileceğini hatırladı. Bu nedenle İstanbulluların büyük bir kısmı iktidarın kumpasına inat belediyenin yanında duracak, kolektif hafızaya sahip çıkacak, tarihi ve kültürel mekânlar daha güçlü bir biçimde savunulacak.

Bir kez daha belirtmekte fayda var. Mesele yalnızca TCDD’nin Haydarpaşa ve Sirkeci garını yandaşa peşkeş çekmesi değildir. Asıl mesele AKP’nin çifte seçim mağlubiyetini kabul etmemesi, kamuya ait ne varsa tasfiye etme planını aksatmadan sürdürmek istemesi ve rant uğruna yurttaşın iradesini hiçe saymasıdır. Bugün tarihi garlar için yaptıklarını yarın başka kamusal alanlarda da deneyecekler. O nedenle barikatı doğru yere kurmak önemlidir, o barikatın arkasında cumhuriyetten, laiklikten, kamuculuktan yana olanları toplamak daha da önemlidir.