Salı günü Türkiye’nin her yanından gelen kadınlar TBMM’nin önünde toplandılar...
Meydanda müthiş bir kalabalık ve aynı oranda da büyük bir öfke vardı.
“Bedenime karışma!.. Çocuk geline izin verme!.. Tecavüzcüyü affetme!..” sloganları etrafı inletiyordu.
İktidara karşı açıkça kavga veriyorlardı!.
“AKP’nin yaklaşık 3000 yandaşını kurtarmak” için çıkarmaya çalıştığı yasaya karşı duruyor ve yapılan ahlaksızlığa tepki gösteriyorlardı…
Hükümet yasayı geri çekti!..
Başardılar!.
Bir kez daha kadınlar zafer kazandılar!..

•••

Kadın isterse ve de mücadele etmeye karar verirse, zor da olsa, amacına ulaşabiliyor!..
Bu başarı bana, Yaşar Seyman’ın çok ustaca yazdığı son kitabı ‘Benazir’i anımsattı.

•••

Bu vesileyle ‘Benazir’den bahsetmek isterim.
Bilindiği gibi ‘Benazir,’ Seyman’ın ince zekâsı, etkin gözlemi, romantik tümceleri ve kıvrak üslubuyla yazılmış bir “biyografik romandı.”
‘Benazir’, Pakistan’ın ilk kadın başbakanı olan Benazir Butto’nun hayat hikâyesini anlatır. Roman, Butto’nun hazin sonunun yanı sıra, kadının, daha doğrusu ‘kadınların,’ yaşamda varlıklarını tehdit eden erkek egemen anlayışıyla olan mücadelesinin de altını çizer.
Yaşar Seyman romanında; gerçeklerden uzaklaşmadan, metaforlar yaparak olayları anlatan, zaman zaman kendini de yaşananların ortasına koyan, bazen Benazir’le konuşan, akıl veren, bazen eleştiren, ülkeleri ve kadınları karşılaştıran, geleceği kurmak adına görüşler beyan eden ilginç ve sürükleyici bir dil kullanmış.
Böylece Seyman ‘Benazir’ romanıyla, evrensel ile yereli birleştiren, öğretici, bir o kadar da düşündüren bir eser yaratmış!

•••

Yaşar Seyman; boydan boya uzanan, kavruk Pakistan topraklarında yaşamı var eden İndüs nehri ile ülkesini yaşanılacak bir ülke yapmaya çalışan, çağdaş ama geleneklerinden uzaklaşmayan bir kadının, Benazir’in yol hikâyesini de birlikte uzaklara taşımış!..
Yaşar Seyman; kadının gücünü, Zerdari’ye olan aşkını, ülkesine duyduğu sevgisini, kendisine sunulan müreffeh yaşamı bir yana iterek Benazir’in faşist diktatörle olan cesur mücadelesini sergilemiş bizlere!..

•••

Romanında yer yer ülkelerimizi karşılaştırmış Yaşar Seyman.
Bir yandan; Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında müthiş katkı sunan kadınlarımız haklarını alırken, Pakistanlı kadının geride kalışının nedenlerini irdelemiş...
Diğer yandan; uygarlığa yürüyen Türkiye’nin geri bırakılmış Pakistan’a yaptığı önderliği aktarmış…
Şiddetle birlikte yaşayan Pakistan kentlerinin içinden çıkamadığı karmaşayı aktarırken aslında, bu gün bizim düştüğümüz terör sarmalının nedenlerini de açıklamaya çalışmış Seyman!..

•••

Yaşar Seyman; Benazir’in babası Zülfikar Ali Butto’nun idamını anlatırken siyasal ve sosyal gelişmelerin tarihini de sıralıyor.
Bizdeki ‘üç fidan’ın idam edilmesine göndermeler yaparak bizim yaşadığımız acı ve vahim serüvenimizi de gözler önüne seriyor…
Müslüman ülkeler içinde ilk kadın başbakan olan Benazir’le Tansu Çiller’i karşılaştırıyor.
Aralarındaki farkı, ülkelerini yönetme tarzı, kadına bakışı ve de karşılıklı kıskançlığı dile getiriyor.

Benazir’i haklı olarak koruyor!..
Tansu Çiller’in yönetirken kadın kimliğinden uzaklaşıp erkekleşme hevesine kapıldığını anlatıyor.
Benazir’in yaşamın her anında, giyiminden makyajına kadar, kadın olduğu unutmadan çalışmasını takdir ediyor.
Hevesler, zaaflar ve hedeflerin birbirileriyle doğrudan ilişkilerine değiniyor…
Kadın olmanın gerçekliğini avantaja çevirmenin yolunu gösteriyor…

•••

Romanda Yaşar Seyman’ın Benazir’le yakın dostluğunu hemen anlıyorsunuz.
Seyman bir yandan İndüs nehrini ve Benazir Butto’yu yazarken, diğer yandan onlarla birlikte romanın içine girip birlikte yol yürümüş.
Okudukça, yaşamları boyunca hiç karşılaşmayan iki kadının, sanki aynı ailenin içinde yetişen kız kardeşler gibi ortak düşündüklerine, birleşen karakterlerine şahit oluyoruz.
Zaman zaman tartışan, eleştiren, irdeleyen bir üslup kullanan Yaşar Seyman, bazen Benazir’in ablası gibi, bazen de hayallerini, gerçekleştiremediklerini, aşkını, çocuğunun doğumunu anlatırken de sevgi dolu kardeşi oluveriyor...
Satır aralarında; Benazir’e “neden babanın başlattığı devrimleri devam ettirmedin!” diye çıkışırken, patlayan bombayla sonlanan yaşamı bilerek onu daha fazla incitmek istemeyen naifliği yakalıyorsunuz…

•••

Yaşar Seyman tümceler aralarında ince ince bir özlemini dile getiriyor.
Benazir bizim ülkemizi yönetseydi yaşamımız nasıl olurdu?..
Bu soruyu irdelemek ve yanıtlamakla birlikte cesaret vermek ve öncü olmak adına kendi yaşamını kadınlara örnek olarak ustaca aktarmaya çalışıyor!..
Bir komplekse kapılmadan, abartmadan kendini ortaya koyuyor…

•••

‘Benazir’i okuduğumda çok etkilenmiştim. Aradan epey zaman geçmiş olmasına rağmen, bazı bölümleri beni daha da heyecanlandırıyor.
Heyecanımın nedeni Yaşar Seyman’ın, kadın haklarına ve yaşam gerçeklerine dokunurken yaşadığı coşkuyu bilmemden kaynaklanıyor.
Seyman önce; şefkatli bir anne, güzel ve alımlı bir babaanne, başarılı bir sendikacı, birikimli bir politikacıdır. Kısaca kıblesi insan olan doğru ve iyi bir kadındır…
Her şeyden önce doğaldır!..
Sevecendir ama düşündüğünü dürüstçe söylemekten çekinmez.
Cesurdur tuttuğunu koparır!
CHP tarihindeki ilk kadın genel başkan yardımcısıdır!..

•••

Yaşar Seyman benim çok sevdiğim, aklına çok güvendiğim bir dostumdur.
Kararlı, cesur ve vakur duruşuyla kadınlar, tek başlarına kalsalar da onurlu bir şekilde ayakta durabileceklerinin somut bir örneğidir.
BirGün’le yaptığı söyleşisinde Seyman; “Kadın olarak doğmak yetmiyor. Hele bugün yaşamlar bile tasarlanıyorken kendini yeniden yaratmak gerekiyor!.. Yani amacınız ve kadın olarak hedefiniz olmalı!.. Amacınız varsa mücadele edersiniz!. Dünyada ki insanlık dışı yaşamları ancak amacı ve kavgası olan kadınlar düzeltir!..” diyor.

•••

Yaşar Seyman çok haklı!.. Son başarılı örneğini salı günü yaşadık!..
15 yıllık iktidar sarhoşu AKP’ye, amacı ve yaşam kavgası olan kadınlar geri adım attırdılar!..
Evet hayat bir kavgadır!..
Bu kavgada başarılı olabilmenin tek yolu, kadının kavgada olduğu gibi yönetimde de erkeklerin önünde olabilmesidir!..