Giderek çığırından çıkıp, küstahlaşan; zoru görünce kıvırmayı beceren, yeniden güçlenince mangalda kül bırakmayan tiplerden bıktık, usandık artık! Gece yarısı büyük bir askeri zaferle ‘Süleyman Şah Türbesi’ni araklamayı başaran bu arkadaşlar, şimdi Putin’den randevu bile alamadıkları için kıvranıp duruyor. Uçağı vurdunuz, sonra “Vallahi de billahi de sizin olduğunu bilmiyorduk” diye zırlayıp duruyorsunuz. Sorun uçağın vurulması değil! Haklı olursun, memleket savunmasındasındır, tüm halk ardında durur. Ama hakikat bu değil… Yanı başımızda devletleşmiş sapıkları yok etmek için gelen bir Rus uçağını vuruyorsun… Niye?

Can ve Erdem’i niye içeri tıktığınızı biliyoruz. Esasen söz konusu “MİT TIRları” haberi daha önce Aydınlık gazetesinde yayınlandı. O zaman niye sesiniz çıkmadı mesela? Bugün kol kola olduğunuz o adamların toplumda karşılığı yoktu. Oysa Cumhuriyet gazetesini ne denli hırpalarsanız, saldırırsanız, yok etmeye çalışırsanız daha da büyür. Bir sözün doğruluğu hangi ağızdan çıktığıyla ölçülür. Cumhuriyet yazınca iş değişti elbet! Haberi kim servis etti sorusunun hiçbir önemi yoktur. Esas olan doğruluğudur. Bugün de abluka altına alıp, maliyecileri gönderdiniz gazeteye. Elinizden geleni ardınıza koymayın. Cumhuriyet gazetesiyle uğraşıp da kazananı hiç görmedim ben! Çok iktidar gördü Cumhuriyet gazetesi çok…

Üç mert BirGün üyesini hâkim karşısına çıkardınız. Suçları hakaret etmek… Kime? Padişaha… Yahu bu çocuklar gazeteci, üstelik solcu… Siz hiç namertçe, pusu kurarak davrandığını gördünüz mü solcuların? Korkup, sindiklerini? 12 Mart’ta, 12 Eylül’de bu dostların ağabeyleri işkence gördü, darağacında can verdi. Yine de vazgeçmediler. Siz devletin eteği altına gizlenirken, o insanlar; adil, eşit, özgür bir dünya için kavga verdiler. Hiç birinin sarayı yok. Ama onurla oturdukları yoksul sofraları var.

Manyak muhtarlarınız orada burada atıp tutuyor. Gücü nerden aldıklarını biliyoruz. Akşamları parklarda gezen kızları dövecekmiş efendi. Ne o namus bekçiliği, şeriat polisliği mi başladı. Hadi bir denesenize kızlarımıza dokunmayı! Başka bir alçak, metroda kadınlara bildiri dağıtıyor. Neymiş topuklu giyemezmiş kadınlar. Bu meczupların hepsini siz yarattınız siz… Fakat hesaba katmadığınız bir şey var… Kadınlar…
Bakın “Cumartesi Anneleri” yıllar var ki, inatla, dirençle katillerin yüzüne fener tutmaya devam ediyorlar, evlatlarının en azından kemiklerini bulmak için, her zulme direnip mücadeleye devam ediyorlar. Boyun eğdiler mi? Asla…

Peki, siz Rakel Dink’in yüzünde en ufak bir yılgınlık, çaresizlik, korku ve en önemlisi düşmanlık gördünüz mü? “Bir bebekten katil yaratan düzeni” lanetledi bu Malatyalı güzel kalpli kadın; “Sevgilim” diye haykırdı. Boyun eğdi mi? Asla…

Ve… Türkan Elçi… En zor günde, milyonlarca insanımız kanlı gözyaşı dökerken; umutsuz ve çaresiz, hatta korkmuşken; çıktı, dimdik durdu ve hesap sordu. Faili meçhullerin peşinden giden, barış için can veren eşinin katillerinden hesap sordu. Ne korku, ne pes eden bir ifade… Boyun eğdi mi? Asla…

Örnekler çok. Bu coğrafyanın kadınları acıyla yoğrulmuş; kimi zaman can vermiş, çoğu zaman can veren evlatlarının, eşlerinin, oğullarının ardından dimdik ve dirençle durmuştur. Bu dünyanın zalime kalmayacağını varlıklarıyla kanıtlamışlardır. Koskoca faili meçhuller mezarlığına dönen memleketimizde, her bahar açan yaban çiçeğidir onlar…

Sanırsınız ki, siz esip savurunca bu kadınlar geri adım atacak. O gün metroya saldığınız o alçağa haddini yine kadınlar bildirdi. “Topuklu da giyeceğiz, mini etekte giyeceğiz, âşık da olacağız, sevişeceğiz de, seveceğiz ve sevileceğiz de ve inadına yaşamı savunacağız” dediler yüzünüze! Acıyı, kederi bildiği kadar; kadınlar direnmeyi, savaşmayı ve yaşamayı da bilirler. Hele size hiç sormazlar hiç…

Tarih boyu kadınlarla bir türlü yıldızı barışmayan, bir at eşcinsel ilişkiye girdi diye idam edecek kadar sapkın erkekler dünyasının egemenliğinde yaşıyoruz. En son Trabzonspor başkanının resmi ideolojinizi tarif eden sözlerini de işittik… Sizin adınıza, insanlık adına biz utandık da, siz de tık yok… Ucuz sözler, mahalle kabadayılığı yaparsınız ancak… Anlayışınıza bu yakışır… Pusu kültürü…

Hayatımızı çalıyorsunuz biliyoruz. Gazetecileri yargılayıp gözdağı veriyorsunuz, kadınları tehdit edip sindirmek istiyorsunuz…

Benden söylemesi hepsi tamam da; Boyun eğmeyen kadınları hesaba katmadınız!

Bence ayağınızı denk alın!