Tekno Safari Geçen hafta teknoloji gündemini en çok meşgul eden konu ne bir telefon, ne bir tablet ne de bilgisayar oldu. Geçen hafta en çok FaceApp isimli uygulamayı konuştuk. Uygulamayı bilmeyenler için kısa bir hatırlatma yapayım. Çok basit bir iş yapıyor aslında. Fotoğrafınızı çekiyorsunuz, üzerinde işlemler yapıyor ve sizin yüzünüzü ya da başka birinin yüzünü […]

Benim verim senin verin daha ben sana ne verim?
Tekno Safari

Geçen hafta teknoloji gündemini en çok meşgul eden konu ne bir telefon, ne bir tablet ne de bilgisayar oldu. Geçen hafta en çok FaceApp isimli uygulamayı konuştuk.

Uygulamayı bilmeyenler için kısa bir hatırlatma yapayım. Çok basit bir iş yapıyor aslında. Fotoğrafınızı çekiyorsunuz, üzerinde işlemler yapıyor ve sizin yüzünüzü ya da başka birinin yüzünü yaşlandırıyor, makyaj yapıyor, gülümsetiyor, karamsar yapıyor, saç modelinizi, saç renginizi değiştiriyor vs. Günün sonunda eğlence amaçlı kullanılan ve neredeyse sosyal medya kullanan herkes, ünlüsünden ünsüzüne bu uygulamayla yaptığı özellikle yaşlandırma efektlerini kendisine uygulayarak paylaştı. Herkes birbirine uygulamanın adını sordu, yaklaşık 2,5 milyon kez indirilen uygulama bir anda popüler oldu. Ünlülerin yaptığı paylaşımlar elbette bu akımın yayılmasında çok etkili oldu. Bu arada uygulama yeni değil. Yaklaşık iki yıl önce piyasaya çıkmış, kendi halinde eğlencelik bir uygulama aslında.

PARA YOKSA MÜDAHALE VAR

Bu kadar yükselince tabi ki dijital dünyanın ve tabi ki bu ekosistemin para babası, pastadan en çok kazananı Amerika “hop ne oluyoruz, deli gibi indiriliyor ama para kazanamıyoruz” dedi. Uygulama Rus yapımı! Hal böyle olunca tabi ki müdahale gecikmedi. Hemen ortaya bir ABD’li senatör çıktı ve FBI ve Federal Ticaret Komisyonu’na çağrı yaparak son günlerin popüler ‘yaşlandırma’ programı Rus FaceApp’in FBI tarafından soruşturulması gerektiğini belirtti. Senatör Chuck Schumer belli ki insanlar ve onların kişisel verileri konusunda çok hassas!

KİŞİSEL VERİLER ÇOKTAN GİTTİ

Bilindiği üzere Amerika’da NSA yani Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı diye bir kurum var. Facebook, Whatsapp, Instagram, Google, Twitter gibi hepimizin bildiği dev sosyal medya uygulamaları tüm verilerini NSA ile paylaşıyor. Yani NSA ile veri paylaşmayan ve milyonların kullandığı bir Rus uygulaması haliyle rahatsızlık verdi.

Kişisel verilerimizin havalarda uçuştuğu şu zamanda asıl rant bu verilerin işlenerek reklamlama çalışmalarında kullanılabilmesi. Yani Amerika dışında dev bir veri paketinin başkalarının elinde olması diyebiliriz. Yoksa biz kişisel verilerimizi çoktan kaybetmiş durumdayız. Sadece daha farklı bir milletin eline geçti o kadar. Amerika’nın hassasiyeti de bu aslında. Büyük pastadan bir dilim araklandı. Arkası gelirse, farklı farklı ülkelerin eline büyük veriler geçerse herkes kafasına göre bu verileri kullanabilir, reklam satış üzerinden farklı insanlar, ülkeler para kazanabilir. Zaten hemen negatif haberler her yerde çıktı ve uygulamadan soğutulma kampanyaları başladı. Başarılı oldu da! Bu arada ben sanki Rus hayranı gibi de görünmek istemem. Hatta pek haz etmem kendilerinden. Neticede onlar da başka bir tekel. Aslında olması gereken kişisel verilerimizin kimseyle paylaşılmaması. Maalesef bunun için artık çok geç. Yeni dünya tamamen bu veriler üzerine kuruldu. Neredeyse tüm dijital ticaret bu verilerle yapılıyor.

ONAYLIYORUZ VE İŞ BİTİYOR!

Peki bu işten kurtulmak mümkün mü? Pek mümkün değil. Aslında mümkün ama 1990’lı yılların başına kadar kendimizi başa sarmamız gerekiyor. Yani cep telefonlarından tamamen kurtulmamız gerekiyor. Üzerimizde taşıdığımız bu çok akıllı cihazlarla tüm reklam sisteminin tam ortasında başrol bizim. Her şeyi geçin, hiç bir uygulamayı kullanmasak bile akıllı telefon aldığımız andan itibaren sistemin bir parçası oluyoruz. Yeni aldığınız telefonu kutudan çıkarttığınız ve güç tuşuna bastığınız anda sistem size ‘merhaba’ diyor! Yani aslında ‘merhaba’ diyen telefon değil, sistem. Kabul ettiğimiz şartlar, onayladığımız binlerce izin bizim sistemin bir parçası olmayı kabul etmemiz anlamına geliyor. Telefonumuzun kamerasını, mikrofonunu, ekranını, gezdiğimiz siteleri, indirdiğimiz uygulamaları her şeyi ellerimizle karşı tarafın kullanımına veriyoruz. O yüzden çok kafayı takmamak lazım. Takmak gerekirse telefonları kullanamıyoruz. Sözleşmeyi onaylamadığımız anda telefon kurulumu duruyor ve bir adım dahi ileri gitme şansımız kalmıyor. Kaçacak yer yok bari salalım durumdan zevk alalım bari de dememek lazım tabi ki. Sahte yazılımlar, serverın nerede olduğu belli olmayan uygulamaları elbette kullanmayın. Antivirüs yazılımı kullanmadan özellikle Android telefonlardan bankacılık işlemi vs. yapmayın. Uygulamanın görselini aynı, başlığını aynı yaparak sahte şirketler sizin tüm gizli bilgilerinizi ele geçiriyor. Bankacılık için gelen SMS’i kendilerine yönlendirebiliyor. Daha önce bu konuda yazılar yazmıştım. Arşivimizden bulabilirsiniz.

CEM YILMAZ EĞLENDİ, EĞLENDİRDİ

Uzun lafın kısası, bu hafta herkes bir yaşlandı, dişlek oldu, sarışın oldu, esmer oldu. Özellikle Cem Yılmaz iyi eğlendi, eğlendirdi. Ben de bir gün boyunca epeyce eğlendim. Fotoğrafları görüyorsunuz, ‘yorumsuz’ diyor susuyorum!

YİNE ÇÖKTÜK… VE HAYAT

Geçen hafta yine bir Facebook, Whatsapp, Instagram çökme günü daha yaşadık. Sürekli kurcaladıklarından mıdır, sürekli saldırıya uğradıklarından mıdır bilinmez ama sosyal medyasız anlar bence hiç fena gitmiyor. Çökmese bile biz arada sırada oradan kopmalı ve gerçek hayata karışmalıyız diye düşünüyorum. Özellikle Instagram facia durumda. Herkes bir mekânı, bir elbiseyi, bir tatili, bir ayakkabıyı, bir çantayı pazarlıyor. Adeta, Ortaköy çay bahçesinde yoldan geçenleri tavlamaya çalışan garsonlar gibi ya da pazarda sebze meyve, ikizlere takke satan satıcılar gibi olmuş durumda. Benim artık içim sıkıldı. Klasik algoritma zaten sizi sizin için takip edenlere göstermemek üzerine kurgulanmış durumda. Yani para vermezsen seni senin için takip edenlere bile göstermem mantığında çalıştığından, hatta bunu son dönemlerde doruklara taşıdığından işin tadı iyice kaçmış durumda. En ufak bir doğallık, samimiyet yok. İşin doğasına aykırı bir durum söz konusu. Yakında insanlar bu sistem değişmezse ilgisini kaybedecek ve bir gecede alternatifini bulsalar kaçacak duruma geldi. Bakalım neler olacak, göreceğiz.