Berat Bey: Salondaki gergedan!

Bir salon düşünün. Kanepeler, koltuklar... Masa, halı... Yani her şey olması gerektiği ya da hep olduğu gibi. İnsanlar da oturmuş sohbet ediyor.

Ama ortada çok ama çok tuhaf bir şey var: Salonun orta yerinde bir gergedan duruyor. Bildiğiniz gergedan. Görülmemesi, fark edilmemesi mümkün değil. Ne var ki, salondakiler onu görmemiş gibi. Ne bakıyorlar ne de söz ediyorlar.

Teşbihte hata olmaz! Başlıkta yazdığım üzere Berat Bey’den, yani damat Berat Albayrak’tan salondaki gergedan diye söz etmem de, yazıyı okuyunca anlayacaksınız, hata değil. Hatta teşbih bile değil!

• • •

İzninizle, önce Kabataş yalanına dair bir anımı (yeniden) paylaşarak yazıya gireyim. Malum, genç bir anne ortaya çıktı ve Kabataş’ta kalabalık bir grubun saldırısına uğradığını anlattı. Yandaş kalemler elbette anlatılanların üzerine atladı. Olay büyüdü. Gezi günlerinde iktidarın “sopası” haline geldi. İşte o sırada Yurt Gazetesi’ndeki yazımda, HER NEDENSE kimsenin görmediği çok kritik / can alıcı bir duruma dikkat çektim. Genç kadın -sayıları 70’le 100 arasında değişen- saldırganları “deri eldivenli, belden yukarısı çıplak” diye tarif etmişti. Sadece ve sadece bu tarife bakarak, yalanın yalan olduğu anlaşılabilirdi. Ancak, HER NEDENSE kimse görmüyordu. Yazılarda, tartışmalarda, haberlerde bu AYRINTI (!) hiç yer almıyordu.

Yazdım. Yine duyan, gören olmadı. Bunun üzerine Mehmet Tezkan’ı aradım. Meseleyi özetledim. “Aaa orasını okumamışım” dedi. Neyse ki ertesi gün yazdı. Bir sonraki gün Tezkan’dan gören Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet’te yazdı. Ve sonunda YALAN görünür oldu.

• • •

Bazen çok yoğun gündemde gözünüzden kaçar... Bazen birileri en kritik resmi öylesine bir kargaşada gizler ki bakarsınız ama görmezsiniz... Tabii çoğu kez de görmek işinize gelmez, görmez / duymaz / konuşmaz / yazmazsınız...

Berat Bey meselesinde hangisi geçerli bilmiyorum.

Ama şunu biliyorum. Anlatılan, çok kritik bir konu. AKP’nin FETÖ tarafından aldatılıp aldatılmadığı tartışmasında hayati önem taşıyan bir “belge”. Belgeyi bizlere bağışlayansa Nagehan Alçı.

Belli ki Nagehan, Berat Bey’i övmek için yazmış. Galiba aslında ne yazdığını, ne ifşa ettiğini anlamadan! Buyurun:

“CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın Gülen okullarından mezun olduğunu TBMM gündemine taşıdı ve FETÖ ile yakınlık ithamında bulundu. Enerji Bakanı da bu iddiaya “Evet, o okulda okudum ama hiçbir zaman ben aklımı kiraya vermedim” diye cevap verdi.

Bu olay vesilesiyle ben de konuyla ilgili bir tanıklığımı aktarmak isterim. Hem Berat Albayrak’ı hem de ağabeyi Sabah-ATV Medya Grup Başkanı Serhat Albayrak’ı 2011’den beri tanırım. Hiç unutmuyorum, 2011’in Eylül ayında Serhat Bey’in odasında o zaman bir holdingin CEO’su olan Berat Albayrak, bana ve Rasim’e Gülenistlerin askeri vesayetten sonra yeni tehdit olabilme ihtimalini somut örneklerle uzun uzun anlatmıştı. Yani o okulda tahsil görmeleri bilakis Gülenizmin amaçlarını daha isabetli analiz etmelerini sağlıyordu. İtiraf edeyim o dönem ben bu analizleri abartılı bulmuş ve duyduklarıma şaşırmıştım.

Ama Serhat ve Berat Albayrak’ın tespitlerinin haklı olduğu zaman içinde herkes tarafından anlaşıldı. Kısacası Berat Albayrak CHP’nin iddiasının aksine, FETÖ konusundaki en duyarlı ve en çetin mücadele vermiş insanlardan biridir.
Şimdi bunları söyleyince Erdoğan muhalifleri “E o zaman niye 2011’de Gülen’e savaş açılmadı?” gibi sorular soracak. Kimse kusura bakmasın, 27 Mayıs’ta başbakan idam etmiş askeri vesayet rejimi dimdik ayakta dururken elbette Erdoğan, “Askeri vesayeti bırakalım, Gülenistlere bakalım” diyemezdi. Ayrıca 2011-12’de Gülen’e savaş açılsaydı AK Parti tavanında ve tabanında hiç kimse ikna olmazdı.

Elbette önce 27 Mayıs kalıntısı rejim bitirildi sonra Gülenistlerle soğuk savaş başladı ve 17 Aralık 2013 saldırısıyla beraber fiili savaşa geçildi.”

• • •

Doğrusu gerçek anlamda “tarihi” bir yazı. Erdoğan’ın damadı olarak zaten hep çekirdek ekipte yer alan... Bugün Enerji Bakanı olarak Türkiye’nin en kritik başlığında yetki sahibi olan... Bu ünvanıyla da Nagehan’ın gazetesi HABERTÜRK’ün patronu Ciner’in canı ciğeri Berat Bey... Meğerse;

»Gülen okullarında iyi ki okumuş, bu sayede Gülenizm’in amaçlarını daha iyi tespit ve analiz etme imkânı bulmuş.

»Nitekim, Gülenizm hakkında brifing verecek kadar bilgi / deneyim sahibi olmuş. Nagehan - Rasim Ozan çiftini de bunlardan mahrum etmemiş. Onlara daha 2011 yılında “GÜLENİSTLER YENİ TEHDİT OLABİLİR” bile demiş.

»Yine Nagehan’ın anlattıklarından anlıyoruz ki, bu “tehdit” ihtimaline rağmen, “askeri vesayeti” bitirmek için FETÖ desteklenmeye devam edilmiş.

»Yani, her şeyi yapabildiklerini bugün Türkiye’nin apaçık gördüğü Gülenciler’in o kumpas günlerinde neler yaptığını biliyorlarmış. Görüyorlarmış. “Eski rejimi” bitirebilmek adına bilmezden, görmezden gelmişler.

»Yani, bugün “kandırıldık” diyorlar ya! Nagehan’ın bir hafta önce yazdığı ve şu ana kadar yalanlanmayan yazısına göre, RTE ve iktidarı, (onun ifadesiyle) Gülenistler’i KULLANMIŞ. Ne kadar tehlikeli olduklarını, ne yapabileceklerini bile bile TSK’yi / yargıyı / medyayı kontrollerine geçirebilmek için kullanmış. Daha sonra pek çoğu bozulan, iktidarın da artık savunamadığı kumpas davalarında SUÇ ORTAKLIĞI yapmış.

»Ama sonunda… (Aslında çok sonra da değil, Berat Bey’in bu brifingi nden sadece 5 ay sonra MİT Müsteşarı’na yönelik operasyonla) SOĞUK SAVAŞ dönemi başlamış. 17 Aralık sonrasında da FİİLİ SAVAŞ haline geçilmiş!

• • •

“Kimse kusura bakmasın” diyor Nagehan, “Erdoğan, ‘Askeri vesayeti bırakalım, Gülenistlere bakalım’ diyemezdi. Ayrıca 2011-12’de Gülen’e savaş açılsaydı AK Parti tavanında ve tabanında hiç kimse ikna olmazdı.”

Sen kusura bakma Nagehan! Kazı yakmışsın! Artık çevirsen ne olur! AKP tavan ve tabanı, iktidarın FETÖ konusunda yanıla yanıla / kandırıla kandırıla / yazık, bilemeden göremeden darbelere geldiğine ve daha nelere nelere inandı da… Buna mı ikna olmayacaktı!

Bunun adı itiraftır. İfşadır. Gerçeğin dile getirilişidir.

Salonun ortasında kocaman bir gergedan duruyor artık. İstediğiniz kadar görmemeye çalışın, elbette göreceksiniz. Herkes görecek. Eksik olma!