Gittikçe iğrençleşiyor. Arkasında, yapılan son anketlere göre artık pek kalmadığı söylenen, “halk desteğine” güvendiği için olsa gerek ağzına geleni söylemeye devam ediyor hala. Daha önce polislerine sadece tacirlerini değil, müptelalarını da “öldürün” emri vererek sözüm ona uyuşturucuyla mücadele edebileceğini sanan Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte artık gerçekten mide bulandırıcı olmaya başladı.

Tepkiler büyük olduğu için muhtemelen geri alacaktır (sık sık yapıyor bunu çünkü) ama son ettiği laflar yenilir yutulur cinsten değil. Günümüzde bunun kadar rezilleşen bir “Devlet Başkanı” herhalde yoktur. Katıldığı bir toplantıda komünist kadın gerillalar için ordu mensuplarına “onları öldürmeyin, vajinalarından vurun” diyerek kendisine benzeyen ne kadar Misognist (kadın düşmanı) varsa fersah fersah geride bıraktı bu sevimsiz adam. Duterte, ne yalan söyleyeyim, yapıp ettiklerine bakınca bir “doğa yanlışı” gibi duruyor.

Hem kendi toplumuna hem insanlık ailesine bela tipler bunlar. Ne var ki toplumun büyük bir kesiminde destek buldu icraatları Duterte’nin, hem de uzun süre. Çok doğal bu da, çünkü hukukun adaleti eşit dağıtmadığına kendince gerekçelerle inanan sıradan yurttaşın intikamcı duygularına seslenir Duterte gibiler. Geçenlerde yasadışı yollarla ülkeye giren son model lüks otomobilleri buldozerlerle ezdirmesi de o duygulara yönelikti. Duterte’nin cezalandırmada ülke yasalarında olmayan uygulamaları devreye sokması bizde hani şu pek yaygın olan “sallandıracaksın Taksim’de beş on kişi bak bakalım yapıyor mu bir daha”nın Filipinler’de vücut bulmuş hali. Sıradan yurttaş böyle diye diye ülkesine faşizmi davet ettiğinin farkına varamadı, ayrı mesele.

Sorsan, dobra olduğunu, “halkı gibi” konuşacağını söyleyecektir Duterte de, kendisine benzeyen başkalarının yaptığı gibi. Oysa dobra olmak ile patavatsız olmak arasında herhalde bir fark vardır. Cinsiyetçiliğin, misognizmin yüzlerce yıllık bir geçmişi var elbette. “Kadının adı yok” diyenler haklı da kuşkusuz. Ne Yahudi, ne Roma ne de Yunan tarihinde kadın kahramana rastlanmaz bile. Hiç mi yoktu yahu? Aristo kadına köleliği yakıştırırdı, Konfüçyüs yüz tane kadının tek testisli bir adamla bile eşit olmayacağını söyledi ciddi ciddi. Tarihi böyle olan erkek egemen dünyanın “oğlan çocuğu” dur Duterte de nihayetinde.

Erkeğin zihin kodlarında hınzırlık gizli. Bu bir marifet gibi sergileniyor da üstelik. Kadın pedi markasına, Eski Yunanca’da “testis” anlamına gelen Orkid adı vermek böyle bir hınzırlıktır. “Kadınları vajinalarından vurun” demekle, kadın pedine “testis” adını koymaktaki zihniyet kardeşliği pek dikkat çekicidir benim açımdan.

Duterte berbat bir adam. Yıllar önce belediye başkanlığı yaptığı kentte batılı bir kadına tecavüz skandalı patladığında saldırganlardan söz ederken “başkan olarak tecavüz önceliğini bana vermeliydiler” diyecek kadar rezil biri. Ülkesindeki komünist gerillaların devletle yapılmak istenen barış anlaşmasının şartlarına uymaya hazır olduğunu ilan etmesinden kısa bir süre sonra anlaşmayı tanımayacağını söyleyerek toplumsal kavgadan yana tutum alan bir faşist aynı zamanda.

ABD’ye zaman zaman karşı çıkıyormuş gibi yapmasına ragmen kendisi gibi gel git akıllı ABD Başkanı Donald Trump’ı “çok iyi anladığını ve desteklediğini” ilan eden bir şarlatan olduğunu da eklemeliyim tabii ki.

Duterte gibi “bir sperm azizliği sonucu erkek doğmuşların” hakkından komünist kadınlar da gelir, Avustralya’nın eski Başbakanlarından Julia Gillard da. 2012’de parlamentoda harika bir konuşma yaparak muhalafetteki Liberal Parti’nin o zamanki başkanına olağanüstü bir ders vermişti kadın başbakan Gillard. Efsane bir konuşmadır. 2012’deydi sanırım. Bulup, izleyin ya da okuyun. Erkek olmanın avantajını kadın politikacıların üzerinde hayasızca kullanan bir densize nasıl ders verilirmiş bir tanık olun.

Duterte’yi kadınlar terbiye edecek elbette. Ama onu asla “testislerinden” vurmayacaklar. Katil olmak istemezler.

Kafasından değil oradan kurşun yerse öleceğini bilirler çünkü.