Berkant Ali: Körfezde Rüzgâr; 30 sene boyunca ne biriktirdiysem onların özeti gibi

TUĞÇE ÖZDENOĞLU

Berkant Ali, kaptanlık yaptığı günlerin hatırası körfezdeki rüzgarlardan, şehirdeki gözlemlerinden, yalnızlıktan ve en naif haliyle aşktan bahsettiği çıkış albümü “Körfezde Rüzgar”ı, DokuzSekiz etiketiyle 28 Eylül’de dinleyicileriyle buluşturdu.

14 Kasım Çarşamba akşamı Babylon’da gerçekleşecek ilk konserinden önce biz de Berkant Ali ile “Körfezde Rüzgar”ı ve 30 sene boyunca biriktirdiklerini konuştuk.

Müzikle yolunun ilk kesiştiği noktadan bugüne kadar geçen süreden bize bahseder misin? Şarkı söylemeye karar verdiğin zamanı hatırlıyor musun?

Şarkı söylemeye karar verdiğim keskin bir an olmadı. Bu tür şeyler için öyle keskinlik yok gibi. Genellikle bir şey oluyor o başka bir şeye yol açıyor. Oradan başka bir yere gitmeye başlıyorsunuz. Şarkı söylemeye karar vermek milyonlarca küçük şeyden oluşuyor. Çok keskin bir anı yok.

Denizcilik macerası nasıl başladı? O süreçten sonra müziğe yeniden nasıl yöneldin?

İlkokulda karar verdim diyebilirim. Helikopter pilotu ya da kaptan olmak istiyordum. Helikopter pilotu olmak daha zordu ve ona notlarım yetmeyecekti. Ben de denizciliğe geçtim. Denizcilikle ilgilenmeyi çok istiyordum. Bana hep iç ferahlatıcı bir fikir gibi geliyordu. Helikopter pilotu olmak da denizcilikle ilgilenmekte bir şeylerden kaçmak gibi değil de daha ziyade kendine dönmek gibi.

Sevdiğin bölümü seçmek hayal kırıklığı yarattı mı?

Benim romantikleştirdiğim gibi değilmiş onu gördüm. Her şey para üzerine kurulu olduğu için ve bir noktada da öyle olması gerektiği için romantizmi kaçırdım ben de orada.

Hiç müzikten vazgeçmeyi ve okuduğun bölüme dönmeyi düşündün mü?

Her zaman. Şu an bile. Okuduğum bölüm olmasa bile başka bir şeyler yapma fikri çok cezbediyor. Marangoz olma fikri de cezbediyor. Bir şeyler yazmak da cezbediyor ama bunların hep para kazanmakla ilgili şeyler olduğunu düşündüğüm için müzik her zaman ön planda olacak.

İlerisi için müzik dışında şimdiden yatırım yaptığın bir şey var mı?

Var evet. Bir senaryo yazıyorum. Berlin’de geçen bir Türk müzisyenin hikayesi. Almanya’nın köylerine gidip eski Türk Soul şarkıları çalıyor para kazanabilmek için. Böyle bir hikayem var, umarım tamamlarım.

“Körfezde Rüzgâr” albümün hazırlık aşamaları nasıldı? Albümdeki şarkılar arasında çok uzun geçmişi olanlar var mı? Şarkılar hangi dönemde yazıldı?

Körfezde Rüzgâr çok uzun bir periyodu kapsıyor. 20 yaşında yaptığım bir şarkı da var, albüme girmeden bir ay önce yaptığım bir şarkı da. 30 sene boyunca ne biriktirdiysem onların özeti gibi.

Körfezde Rüzgar’ın arkasında güzel bir ekip var. Ekibi tanıyabilir miyiz?

Erekli/Tunç stüdyolarında, sevgili dostum, arkadaşım, Mert Tunçmakas ile birlikte kaydettik albümü. Aynı zamanda Ömer Vatansever, Onur Gülanber, Anıl Ulusoy ile birlikte çalıştık. Mastering’ini Emre Kıral yaptı. Çok az ve öz bir ekibimiz var. Hepimiz müzikten anlıyoruz, ekstra bir şeye ihtiyacımız olmuyor. Daha öncesinde de birlikte albüm kaydetmiş olduğumuz için gayet kolay geçti albümü kaydetme aşamamız. Albümleri kaydetmenin çok zor olduğunu düşünmüyorum. Asıl mesele orada değil bence, öncesinde. Woody Allen mesela film yapmakla ilgili en süper sürecin senaryoyu yazarken olduğunu söyler. Tüm o zorluklar, finansör arama, nasıl çekilecek, hangi açıdan çekilecek, ne yapılacak vs. olmadan. Sadece senaryoyu yazarken çok eğleniyorum diyor. Bu da onun gibi bir şey. Şarkıyı yaparken eğleniyorum. Stüdyo sadece orada geçirmen gereken bir vakit gibi ve onu tamamlamalısın. Ondan sonra şarkı kayıt oluyor zaten.

Albümün en kişisel şarkısı hangisi?

En kişiseli Ali’dir. İsmim var kaçamam ilk bunu söylemem lazım.

Neden?

Çok konuşkan biri demem kendime. Bazı anların, sözlerin, dakikaların gizemine, büyüsüne inanıyorum. İnandım yani. Herkesle paylaşamıyorum. Bunun iyi ya da kötü bir şey olduğunu da düşünmüyorum. Sadece durumum böyle. O yüzden şarkılarla tam tersi şekilde ortaya koymak beni heyecanlandırıyor. Devamını merak ediyorum.

berkant-ali-korfezde-ruzgar-30-sene-boyunca-ne-biriktirdiysem-onlarin-ozeti-gibi-528384-1.

Şu anki duygularını en iyi anlatan parçan hangisi?

Her şeyi Önceden Gördüm”. Bir milisaniyelik bir an olur böyle hayatta, örneğin bir ilişki olur, bir iş olur, hayatla ilgili her şey aslında. Dersiniz ki ya galiba hep bir pattern var ve o pattern izleniyor. Ben de o pattern’in içindeyim. Bir birey olarak hepimiz çok özel olsak da bir noktada o pattern’in içine giremeden duramıyoruz çünkü her şey, tüm toplum, tüm hayat, tüm standartlar bizi o pattern’ın içine sokuyor ve benim de bununla ilgili bir sıkıntım vardı o yüzden dedim ki “Her şeyi Önceden Gördüm” ben daha fazla almayayım.

Kariyerinde aldığın en zor karar neydi?

Çok zor bir karar almadım galiba. Yani hep böyle orta dereceli kararlar. Nasıl yapsak işte, şu kısmı nasıl halletsek gibi böyle ufak ufak orta derece kararlardı. 2000’li yıllarda çok zor bir karar verebileceğimi düşünmüyorum zaten. Yani hayata çok keskin müdahaleler edecek kararlar almıyoruz. Tüm kararlarımız hep orta derecede.

Bir film için müzik besteleyecek olsan, filmi kim yönetsin isterdin?

Yavuz Turgul yönetsin isterdim. Yabancı yönetmenlerden ise Charlie Kaufman. Oldum olası Yavuz Turgul’u çok seviyorum. Hem reklam dünyasından gelen bir tarafı hem de lokal bir tarafı var. Bu coğrafyada doğup büyüyen bir insan olarak, böyle bam telini işleyen bir tarafı oluyor.

berkant-ali-korfezde-ruzgar-30-sene-boyunca-ne-biriktirdiysem-onlarin-ozeti-gibi-528385-1.

Yaşadığın, büyüdüğün şehir müziğini nasıl etkiledi?

Yaşadığım şehir İstanbul, doğma büyüme buralıyım. Ailem de hep buralıymış. Ama şöyle bir dezavantajı var, bir yere kaçamıyorsunuz. Çok imrenirdim insanlar böyle köye gittik, 10 kilo sucuk yedim falan deyince. Buranın müziğe etkisi bir tık negatif. O depresiflik de galiba buradan geliyor. Her şeyin aynı anda olduğu ve senin bazılarını kontrol edebildiğin bazılarını da edemediğin milyonlarca şey var. Büyük ihtimalle müzik yapma sürecimin de yarısını yaşadığım şehirden alıyorum. Başka yerde yaşıyor olsaydım hislerim kesin değişirdi. Daha agresif ve hırslı olurdum büyük ihtimalle. İstanbul’un farklı bir tarafı var. Yani burada 20 milyon insan var sen bir tanesin, o böyle özel hissetme kısmını biraz törpülüyor.

Şarkı sözlerinde yazdığın kısmı bu kez biz sana soralım isterim: "İnsan ne yapar ne yaşar bu hayatta? Aşık olduğunda, korktuğunda ne yapar?”

Aşık olduğunda veya korktuğunda yapabileceğin sonsuz bir derya var ve insanın yapabileceği şeylerden korkuyorum her zaman. Hem iyi hem kötü anlamda. İhtimaller de sonsuz bence. O yüzden bu şarkı ile aslında ne yapmam gerektiğini değil de ne yapmamam gerektiğini ben kendime söyledim. Yani birçok şey yaparsın ama şunları yapmasan daha iyi.

berkant-ali-korfezde-ruzgar-30-sene-boyunca-ne-biriktirdiysem-onlarin-ozeti-gibi-528386-1.

Yine şarkı sözünde bahsettiğin “Bugün olmazsa, yarın olmazsa, olacak bir gün” diye beklediğin neler var?

Bugün olmazsa yarın olmazsa olacak bir gün dediğim şey hepimizin sağlıklı, mutlu ve kardeşçe yaşayabildiği bir dünya. Herkesin de istediği şeyler aslında. Ben inanıyorum buna. Sadece 24 saat sürecekse bile bir gün hepimiz bir araya geleceğiz ve hepimizin böyle kolektif bir bilinci olacak. Şu aralar çok yalnızız hepimiz bence.

Son olarak, müzik dışında da seni tanımak isteriz. Hayatına bir tutam keyif katan ve seni motive eden olaylar nelerdir?

Keyif katan şey müzik yapmak. Motive eden olaylar yine aynı şekilde müziği destekleyen hikayeler oluyor. İstanbul’da galiba 30 tane ev değiştirdim. Emlakçıya veya depozite olarak verdiğimiz paralarla ev sahibi olabilirdim. Her yerinde yaşadım İstanbul’un yani. Bir noktada tüm semtlerdeki insanları da gözlemleyebildim. Süreyya Plajı olsun, Moda olsun, Cihangir, Avcılar, Bakırköy. Herkes aslında tüm semtlerde aynı. Mutlu olmak, başarılı ya da başarısız olmak hep aynı kapıya çıkıyor her yerde. En azında bu coğrafyada böyle.