Ortalık toz duman, ufuk çizgisi görünmüyor. Böyle durumlarda propaganda gerçeklerin önüne geçer, normal. Peki gerçek ne?
Berkin Elvan 16 Haziran 2013’te başından gaz fişeğiyle vuruldu, 11 Mart 2014’te hayatını kaybetti. Vurulmasının üzerinden neredeyse iki sene geçti, soruşturma halen sürüyor, failler belirlenmedi, henüz hiçbir polise suçlama yöneltilmedi/dava açılmadı.

Savcı Mehmet Kiraz’ın öldürülmesinin ardından Berkin Elvan cinayetiyle ilgili soruşturmaya dair herkes fikir beyan etti. Ortak görüşleri, Radikal ve Star gazetelerinde iddia edildiği gibi “Savcı Kiraz’ın dosyayı çözmeye yaklaştığıydı”, savcının öldürülmüş olmasını buna bağlayanlar oldu. Bir kişi de çıkıp dosyanın avukatlarına, (dosyayı en iyi ve herkesten daha iyi bilen kişilere) “Bu işin gerçeği ne, soruşturma ne aşamada?” diye sormadı.

Avukat Oya Aslan’a dosyada sona yaklaşıldığı, savcının gerçekleri ortaya çıkardığı söyleniyor, dedim, anlattı: “Basında soruşturmayla ilgili yazılanların hepsi yanlış.”

DOĞRUSU NE?

“Soruşturma dört savcı değiştirdi. Savcı Mehmet Selim Kiraz dosyayı Savcı Faruk Bildirici’den Ağustos 2014’te, yedi ay önce aldı. O atandığında bilirkişi raporu zaten dosyadaydı, Ulusal Kriminal Büro’nun raporu daha önceki savcı döneminde gönderilmişti. Berkin Elvan’ın vurulmasıyla ilgili Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu’nun hazırladığı rapor da Aralık 2014’te tamamlandı. Soruşturma dosyasına, Okmeydanı’nında görev almış Çevik Kuvvet polislerinin gaz fişeği attıklarını ve atış açılarını gösteren başka görüntüler de aynı tarihlerde sunuldu. Kiraz, dosyayı aldığında, olaya karışan bir polisin kimliği belirlenmişti, o polisin tanık olarak ifadesinin alınması için dilekçe verdik, kabul etmedi. Polisin şüpheli sıfatıyla dosyada yer alması gerektiğini talep ettik, onu da kabul etmedi. Talimat veren amirin de kim olduğu belliydi, onun da ifadesi alınmadı. Dosyaya fotoğrafların girmesi de avukatlar olarak verdiğimiz iki dilekçenin ardından oldu.”

“Bilirkişi raporunun ardından, itiraz etmemize rağmen kimliklerin belirlenmesi için dosyayı Adli Tıp Kurumu’na yolladı. İtirazımızın sebebi şu: Faillerin kim olduğunun Emniyet’e sorulması gerekir, Emniyet’te zaten orada hangi polislerin olduğunun ve görüntülerdeki polislerin kimlik bilgileri var. Ancak Adli Tıp Kurumu’nda bu bilgiler yok. Ayrıca Adli Tıp bu incelemeyi altı ayda da tamamlayabilir ve sonrasında ‘kimlikleri belirleyemediğini’ söyleyebilir. Böylece faillerin yargı önüne çıkması imkânsız hale gelebilir. Buna rağmen Emniyet Müdürlüğünden bir daha talepte bulunmadı.”

Savcı Kiraz, daha önce eşkalleri belirlenen ancak açık kimliklerine ulaşılamayan üç polisin fotoğrafları ile emniyetin yolladığı 21 polisin fotoğraflarını ve kimlik bilgilerini Adli Tıp Kurumu Ses ve Görüntü İnceleme Şube Müdürlüğü’ne yolladı. Henüz bir rapor yok.

“Çevik Kuvvet ile ilişiği kesildi” denilerek Berkin Elvan soruşturmasına bilgileri gönderilmeyen polislerin imzası, bir ay sonraki görüntü izleme tutanağından çıktı. Avukat Aslan, “Ya imzalar hatalı ya da ilişikleri kesilmedi, iki durumda da sahtecilik var” dedi. Bu sahtecilik de 29 Ocak’ta ortaya çıktı. Avukat Aslan, sahtecilik ve Savcı Bildirici’nin taleplerine rağmen olay günü görev yapan polislerin kimlik bilgilerini savcılığa iletmeyen Emniyet görevlileri hakkında suç duyurusu yapılması taleplerinin de Savcı Kiraz tarafından reddedildiğini söyledi.

“Dosyada bazı polislerin fotoğraf ve kimlik bilgilerinin eksik olduğunu da biz avukatlar fark ettik ve 6-7 zet’çi (gaz silahı kullanan) polisin fotoğraflarının dosyaya girmesi için dilekçe verdik, ‘görüntüsü yollanmayan polisler arasında failler olabilir’ deyince kabul etti, fotoğraflar ondan sonra dosyaya girdi...”

Devletinizin üç kişiyi katlettiği bir olayla ilgili “analiz” yapacaksanız bari doğru bilgiler üzerinden yapın.